Seçim öncesi sertleşen Bahçeli’nin hedefinde Kürt açılımına kızan milliyetçi AKP seçmeni kadar, yeni CHP’ye mesafeli duran kıyı şeritlerindeki ulusalcılar da var. Devlet Bahçeli’nin Başdanışmanı ve MHP MYK üyesi Doç. Dr. Vedat Bilgin 30 Kasım günü gazetelere düşen partiden istifa gerekçesinde şöyle diyordu: “Bugün gelinen nokta bana, ortaya konan politikaların partiyle birlikte siyaset etme imkânının tamamen ortadan kalktığını göstermektedir.” Bundan iki yıl önce Neşe Düzel’e “MHP devletten değil militarizmden koptu” diyen, demokrat ve ılımlı fikirleriyle öne çıkan Bilgin’i istifa ettiren “MHP’nin geldiği son nokta” neydi peki? Bunun somut verileri Bahçeli’nin son dönem sertleşen üslubunda görülebilir. “İhanet”, “PKK ile işbirliği” söylemini sertleştiren Bahçeli, geçen haftaki grup konuşmasında demokratik açılım nedeniyle Beşir Atalay’ı yüce divanda yargılayacaklarını söylemişti. Dünkü grupta hesap sorulacaklar listesine Diyarbakır ziyareti nedeniyle Cumhurbaşkanı Gül’ü de ekledi. Dün Meclis Grubu’nda hedefinde “Ana muhalefet partisi de gelişmeleri duyarsız, tepkisiz izlemekte, bir anlamda iktidarın değirmenine su taşımaktadır” sözleriyle CHP de vardı.
LİSTELERİ BAHÇELİ HAZIRLIYOR
2007 seçimlerinin ardından Meclis’e girerek Gül’e cumhurbaşkanlığının önünü açan, Ergenekon davasıyla arasına mesafe koyan, askerhükümet krizlerinde demokratik mesajlar veren, MHP’li gençleri sokaklardan uzak tutan Bahçeli için değişimi başlatan CHP’de Kılıçdaroğlu’nun göreve gelmesi oldu.Bu yeni siyasi çizginin ilk somut sonucu “MHP’yi baraja gömün” diye başlıklar atan, bir dönem MHP teşkilatlarına sokulmayan ulusalcı Yeniçağ gazetesiyle Bahçeli’nin yeniden barışması. Bahçeli’nin Balyoz davasına “siyasi” demesi, üç generalin görevden alınmasına karşı çıkması da bu yeni siyasetin ilk işaretleri.
Taraf