Bahçeli emekli Korgeneral Engin Alan'ı Meclis'e taşıma niyetini ilan etti.
Hatta Devlet Bahçeli, Alan için 'önce Allah'a sonra MHP'ye emanet' dedi.
Bir liderin, partisine üye birisine bu denli sahip çıkması normal karşılanabilir fakat Alan tercihinin MHP'yi tartıştıracağı muhakkak.
Fakat önce son günlerde giderek daha yüksek sesle dile getirilen ve en az darbe planları kadar tehlikeli bir fikri not edelim.
MHP yönetimine göre Balyoz sanıkları terörle mücadele ettikleri için -burada kastedilen de PKK- tutuklandılar.
MHP yönetimi bu teorinin altını nasıl dolduruyor henüz net olarak göremedik. Birkaç genel başkan yardımcısı 'intikam alınıyor' söylemini dile getirdi. Bu görüşe göre Balyoz sanıklarını tutuklatan gücün PKK ya da onların uzantısı bir iradenin olması gerekir ki bu da izahı zor bir denklem demek.
Oysa iddianameden ya da ortaya çıkan belgelerden gördüğümüz kadarıyla sanıklar darbe girişiminden yargılanıyorlar.
O yüzden sapla samanı karıştırmamak lazım.
Bir asker terörle mücadele edebilir. Kahramanlıklar yapabilir. Ama bu durum onun suç işlemeyeceği, darbe girişiminde bulunmayacağı anlamına gelmez. Bu millet kahramanlık yapan askerini başının üstünde taşır. Geçmişte de taşıdı. Fakat terörle mücadele etmiş olmak dokunulmazlık sağlamaz. Sağlamamalı.
Engin Alan ve MHP ilişkisine geri dönersek.
Milliyetçi-muhafazakâr kesimler Türkiye'de TSK'nın doğal müttefikiydi. Geçmiş zaman ifadesi kullanıyorum çünkü bugün, ordunun arkasındaki milliyetçi-muhafazakâr destek yerini ulusalcı kesimlere bıraktı.
Mesela hafta sonu Ankara'da yapılan protesto gösterisinde tutuklu yakınları ve İşçi Partililer'le bazı marjinal sol gruplar vardı. O resme bakıp ordu yönetiminin 'biz ne yaptık da doğal müttefikimizi kaybettik' diye özeleştiri yapmasında fayda var.
Engin Alan, 28 Ocak'tan bu yana MHP'li ve Genel Başkan Danışmanı. Eğer parti yönetimi son dakika değişikliği yapmazsa vekil adayı. Garanti bir yerden aday yapılıp cezaevinden Meclis'e taşınabilir.
Ancak Alan'ın geçmişteki bazı icraatları MHP'yi sıkıntıya sokacak gibi. Haberlerini ve tabii ki belgelerini geçtiğimiz günlerde yayınladık. Engin Alan, 2. Kolordu Komutanı iken 'çok sıkıntılı' birtakım emirler vermiş.
'İrticacı' avına çıkmış.
Başörtülüleri ve mütedeyyin insanları fişletmiş. Hatta subay ve astsubayların kendileriyle yetinmeyip eş ve çocuklarını da takip ettirmiş. Sonradan imha edilen belgelere göre bu çalışmalar da düzenli yapılmış.
Metinlerdeki ifadeler, takip edilecek personelle ilgili talimatlar 28 Şubat'ı hatırlatıyor. Çok gizli ve kişiye özel belgelerde maalesef askerlik mesleği ile ilgili talimatlar, görevlendirmeler ve operasyonlar yok.
Bu arada not edelim.
2. Kolordu Komutanlığı bünyesinde bu tip emirler benim orada olduğum dönemde de vardı. Yedek subay olarak 2. Kolordu'da, Korg. Hasan Muratlı ve Korg. İlker Başbuğ döneminde askerlik yapmıştım.
Bırakın muvazzaf askerleri, eşlerinin ve çocuklarının da fişlendiğini görmüştüm. Demek ki 2. Kolordu'da bu tip faaliyetler kesintisiz sürmüş.
Engin Alan tercihinde MHP geleneği açısından ortada ciddi bir açmaz var.
Her ne kadar son yıllarda bazı parti yöneticileri klasik anlamdaki ülkücü tabandan uzaklaşsa da hâlâ Anadolu'da milliyetçilik ile muhafazakârlık beraber anılır.
Yarın bir gün miting meydanlarında Engin Alan'ı takdim ettiğinizde seçmenin kafasında 'eşleri ve çocukları dahil tüm muhafazakâr askerlerin fişlenmesi emrini veren komutan' akıllara gelecek.
Üstelik o asker, 'kendi halkına karşı darbe yapma niyetindeki bir cuntaya üye olma iddiasıyla' yargılanıyorsa MHP'nin işi kolay değil.
Kaldı ki bu sadece MHP'ye değil tüm partilere kaybettirebilir.