MHP TBMM Grup Toplantısı

Genel Başkan Bahçeli: (1)- "Dün yapılan vahim hatalar, bugün mermi, bomba, mayın ve düşmanlık olarak önümüze koyuluyor"- "(Yeni anayasa süreci) Cumhuriyet Halk Partisi, komisyonun kuruluş adı ve amacı dışında farklı farklı isteklerde bulunmuş, sudan bahan

TBMM (AA) - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Dün yapılan vahim hatalar, bugün mermi, bomba, mayın ve düşmanlık olarak Türkiye'nin önüne konuluyor" dedi.

Bahçeli, partisin TBMM Grup Toplantısı'nda, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye’nin felaket üstüne felaket yaşadığını, ülkenin adeta ölümle imtihan edildiğini, kurşuna dizildiğini ve günden güne infaz edildiğini savunan Bahçeli, "Açıkça itiraf edelim ki acılara gömülmüş, gözyaşlarıyla boğulmuş bir Türkiye gerçeğiyle yüz yüzeyiz" diye konuştu.

Bahçeli, şunları söyledi:

"Dün atılan yanlış adımlar bugün ihanet, melanet ve rezalet serisine dönüşüyor. Milli mücadele yıllarında dahi görülmemiş bir fitne kuşatması altındayız. Hırsız içeride olduğu için hiçbir kapının kilit tutmadığını görüyoruz. Yedi düvelle savaşırken bu kadar durgunluk ve çaresizlik yaşanmamıştı. İstiklal mücadelemiz esnasında cepheden cepheye koşup, imkansızlıkları imanla ve inançla eritirken bu denli umutsuzlukla karşılaşılmamıştı. Geçmişte Osmanlı’ya hasta adam muamelesi yapanlar, şimdilerde işbirlikçileri vasıtasıyla Türkiye’yi içten içe çürütmek ve çökertmek amacıyla tüm güçlerini seferber ediyorlar.

Cumhurbaşkanı ne söylerse söylesin, Başbakan hangi bahaneye sığınırsa sığınsın, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kötü, en buhranlı günlerini yaşamaktadır. Ve bu AKP iktidarının mimar ve müellifi olduğu yıkım ve çözülme süreçlerinin eseridir."

- "CHP’ye göre komisyona isim bahane, uzlaşma masasını yıkmak şahanedir"

Devlet Bahçeli, Anayasa Mutabakat Komisyonunun çalışmalarına da değinerek siyasi ve toplumsal kutuplaşmaların Türkiye'nin elini zayıflattığını ifade etti.

İş birliği ve uzlaşma kanallarının tıkandığını her kesim, her ideolojik grup ve her siyasi çevrenin kendi dünya görüşüne uygun olarak içe kapandığını ifade eden Bahçeli, yeni anayasa yapım veya anayasanın yenilenme sürecinin kesintiye uğramasının temelinde de bunun olduğunu söyledi.

Bahçeli, ilk iki toplantıda komisyonun çalışma usullerinin ele alındığını, komisyonun adı ve görevine ilişkin maddelerin müzakereleri sırasında kurulan masanın devrildiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Yapılan açıklamalardan çıkardığımız sonuç şudur: Cumhuriyet Halk Partisi, komisyonun kuruluş adı ve amacı dışında farklı farklı isteklerde bulunmuş, sudan bahanelerle uzlaşma sürecini sabote etmiştir. 24. Dönem'de ismi belirlenen; 'Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Uzlaşma Komisyonu' tabirini beğenmeyen CHP, söz konusu komisyonun isminin 'Türkiye’yi Darbe Hukukundan Arındırma Komisyonu' şeklinde değiştirilmesini dayatmıştır.

Elbette CHP’ye göre komisyona isim bahane, uzlaşma masasını yıkmak şahanedir. Ayrıca CHP’nin darbe hukukunun tasfiyesi, ilk dört maddenin müzakere dahi edilemeyeceği ve parlamenter sistem haricinde başkaca bir sistem önerisinin getirilemeyeceği düşünceleri kamuoyuna yansımıştır. Darbe hukukunun muhafazası elbette düşünülemeyecektir. Anayasa’nın ilk dört maddesi herkesten evvel bizim vazgeçilmezimiz, üzerinde pazarlık kabul etmeyecek kırmızı çizgilerimizdir."

Bahçeli, hem AK Parti’nin hem de CHP’nin bu konuda kafalarının oldukça karışık olduğunu savundu.

- "Bizim dışımızda hiçbir partinin anayasa konusunda samimi olmadığı meydandadır"

CHP’nin, bugünkü şartlarda anayasa uzlaşma sürecini tıkamasının doğru ve isabetli olmadığını belirten Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bizim dışımızda hiçbir partinin anayasa konusunda samimi olmadığı meydandadır. AKP anayasayı başkanlık sistemiyle peşinen kilitlemiştir. Erdoğan üstüne vazife olmadığı halde anayasa sürecine vadeler biçmiştir. Başkanlık sistemi çerçevesindeki sakat yaklaşım, AKP’nin yeni anayasa sürecine bakışını tamamen tesir altına almıştır. TBMM Başkanı da buna açıkça hizmet etmektedir. Erdoğan’ın dümen suyunda hareket edip kaçak saraya fiili sözcülük yapan TBMM’nin Sayın Başkanı’nın anayasadan ziyade başkanlık sistemine odaklanması büyük bir talihsizliktir. Ne var ki bu sözünü ettiğim hususlar yeni olmayıp herkesin bildiği çarpıklıktır.

CHP’nin uzlaşmadan kaçması bu yönüyle inandırıcı görülemeyecektir. Parti içi dengelerin ve son günlerde ivme kazanan tartışmaların Anayasa Uzlaşma Komisyonuna yansıması CHP adına bir kayıptır. Fırsattan istifade eden TBMM Başkanı’nın CHP olmadan da diğer partilerle anayasa yapılabileceğini söylemesi maksat ve haddini aşan bir değerlendirmedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak tam bir mutabakat zemini oluşmadan anayasa hazırlığının sonuç vermeyeceğini, verse bile kapsayıcı olmayacağını düşünüyoruz. Bize göre ana muhalefet partisi olmadan anayasa yazımına teşebbüs etmek kesinlikle sakıncalı ve mahsurludur. Bu itibarla CHP’nin ikna edilip masaya davetinin sağlanması lazımdır. Aksi takdirde anayasa hazırlığı ölü doğacaktır."

Yeni anayasanın 78 milyonun birliğinin ve beraberliğinin asgari şartlarını ihtiva etmesi gerektiğine işaret eden Bahçeli, "Yeni anayasa kesinlikle bir kişinin ihtiraslarına kurban verilemeyecektir. Biz Recep Tayyip Erdoğan’ı mutlu etmek, başkanlık hayalini temin etmek için anayasa yapamayız, yapmayacağız" dedi.

- "Kahraman kurşun asker tavrından vazgeçsin"

CHP'nin tekrar masaya dönmesi gerektiğini vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:

"TBMM Başkanı, Erdoğan’ın telkin ve yönlendirmesinden uzak duracak basiret ve cesareti gösterebilmeli, parlamenter sistemden ve anayasanın ilk dört maddesinden taviz verecek bir ilkelliğin tarafı olmamalıdır. Kaldı ki işgal ettiği makam her şeyden önce tarafsızlığı şart koşmaktadır. TBMM’nin saygınlığına gölge düşürülmemesi hepimizin hassasiyet göstermesi gereken bir konudur. Biz Sayın Kahraman’dan TBMM’yi onurlu bir şekilde temsil etmesini bekliyor, siyasi parti gruplarına parmak sallayan, Erdoğan’ın gizli gündemine kurşun asker gibi uyan tavrından vazgeçmesini ümit ediyoruz. CHP’nin uzlaşmaz tutumunu bırakarak insiyatif almasını diliyor, anayasa yapımıyla ilgili sürecin kaldığı yerden bir an önce devamını arzuluyoruz."

- Hocalı katliamı

Bahçeli, Yukarı Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında 25-26 Şubat 1992'de yaşanan katliamı hatırlatarak, "Azerbaycan Türklüğü tarihin ibretle kaydettiği zulüm ve saldırılara maruz kalmıştı" dedi.

Rusların destek ve kışkırtmasıyla harekete geçen Ermeni çetelerin masum canlara kastettiğini, insanlık değerlerini yok saydığını, dost ve kardeş ülke olan Azerbaycan’ın egemenlik haklarını ihlal ettiğini belirten Bahçeli, Türk topraklarının Rus ve Ermeni saldırganlığıyla kirletildiğini söyledi.

Hocalı’da katledilenin Türklük, hedef alınanın Türk’ün hayat ve varlık hakları olduğunu dile getiren Bahçeli, "Hocalı’da çocuk, kadın ve yaşlı demeden 613 soydaşımızın canına kast edenleri Türk milleti asla affetmeyecek, eğer varsa insanlık vicdanı unutmayacaktır. Unutsa bile emin olun biz unutturmayacağız. Türk’ün mührünü tarihin alnına vuran aziz ecdadımıza mahcup olmamak için ne gerekiyorsa yapacağız" diye konuştu.

Bahçeli, Hocalı’da etnik temizlik yapanların hala işbaşında olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Hocalı’da yuva yıkan, yurt yakan, eziyet ve işkenceleri bir yöntem olarak kullanan zalimler emellerinden hala bir şey kaybetmemiştir. Sözde Ermeni soykırım şakşakçılarının Hocalı’yı ağızlarına almaması, bir milyon kardeşimizin mağduriyetine gözlerini yummaları pek nadir göreceğimiz bir ikiyüzlülüktür. Küresel adalet Hocalı’da batmış, taktığı maskesini de düşürmüştür. İnsan hakları lobileri, özgürlük ve demokrasi havarileri, felçli halde bulunan uluslararası toplum bugüne kadar Hocalı’yı yok saymıştır. Çünkü ölen, yaralanan, kaybolan, vatanını kaybeden Türk’tür.

Aynı durumun Balkanlar’da, Bosna’da, Kaşgar, Kerkük, Musul, Tuzhurmatu ve Türkmen Dağı’nda da yaşandığını ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti:

"Ermenistan silahlı unsurları Karabağ etrafındaki yedi reyondan ön şartsız geri çekilmeden, burada Azerbaycan egemenliği yeniden tesis edilmeden Kafkaslar'a huzur gelmeyecektir. Yukarı Karabağ’ın esaret altına alınmasından sonra mülteci durumuna düşen soydaşlarımız evlerine dönmeden, topraklarına kavuşmadan ve zararlarının ödenmesi sağlanmadan Hocalı’nın yarası devamlı kanayacaktır. Bize göre, Yukarı Karabağ sorunu Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü içinde muhakkak çözülmeli ve hak yerini bulmalıdır. Hınçak kafası, Taşnak mantığı, Asala gözlüğü, Rus dayatması barışçıl taleplerin önündeki en bariz engeldir. Bir kez daha söylemeliyim ki Hocalı’nın Türk kimliğini hiçbir güç silemeyecektir. Hocalı Türk’ün öz yurdudur ve Türk’tür."

(Sürecek)

AA

Türkiye Haberleri

Yollarda Tehlike Kol Geziyor! Kime Neden Ceza Yazıldı? İşte Cevabı
Ekmek Tüketiminde Dünya Şampiyonu: Türkiye!
Hakkari'de son depremler 7 büyüklüğünde depreme işaret ediyor