Başbakan yine istediğini yaptı, gündemi kendisi belirledi.
Herkes, Kandil’le yatıp, kandil’le kalkarken. Ana muhalefet partisi başkanı “Konuş Başbakan susma” diye haykırırken. Gündem aniden ayrana kaydı.
Başbakan “Alkol Sempozyumu’nda” hem alkollü içeceklere verdi veriştirdi, hem de alkol üzerinden Atatürk ve İnönü’den bahsetmeden geçemedi. Bir taşla iki kuş vurdu.
Bu hafta gündemi ayrandı, gelecek haftanın gündemini de ayranla belirlemiş oldu. Evet, gelecek haftanın gündemi belli artık, “Sen Atatürk’e ve İnönü’ye sarhoş mu demek istedin?”
Aslında Başbakan bugünlerde bunu hep yapıyor. Muhalefetin bam teline dokunuyor. Muhalefette bu oyuna sık sık geliyor.
Vatandaş olarak bizlerde Başbakan’ın konuşmalarından bazılarını doğru bulurken bazılarında sadece bilgi eksikliği olduğunu gördük.
Başbakan “Tek parti döneminde alkol teşviki o kadar abartılı bir propagandaya dönüşmüştür ki lokantalara alkolün ne kadar yararlı olduğuna dair afişler asılmıştır. Bira milli içki olarak halka sunulmuştur. Halbuki bizim milli içkimiz ayrandır...” diyor
Ben bu söylenenleri az bile buluyor, bunlara ilave yapmak istiyorum
Cumhuriyet tarihinde alkollü içki almayanın dışlandığını, bu da yetmiyormuş gibi devletin teşvikiyle ilk açılan fabrikaların başında şarap ve bira fabrikalarının geldiğini, hala uçaklarımızda ve trenlerimizde su gibi alkollü içecek tüketildiğini biliyorum. Daha 10 yıl öncesine kadar Cumhurbaşkanlığı resepsiyonu “Alkolsüz olmaz” diyenlerde aynı düşüncenin temsilcileriydi.
Yalnız, burada Başbakan’ın yanıldığı bir gerçeği de söylemek istiyorum. Biz bira ile Cumhuriyet döneminde tanışmadık, ilk bira fabrikası 1890’da kuruldu. 1890 yılından tam kırk beş yıl sonra Ankara’daki bira fabrikası açıldı. Yani bu illet bizi ta Osmanlı zamanında zehirlemeye başlamıştı.
Başbakan gündemi belirlemede o kadar mahir ki, her yerde milli içki tartışması. İnternete düşen milli içki safsataları almış başını gidiyor. Buna da herkes ayak uydurmuş durumda.
Neymiş efendim AKP’nin milli içkisi ayranmış, CHP’nin milli içkisi rakı, MHP’nin milli içkisi kımız, BDP’nin milli içkisi de kaçak çaymış.
Yıllardır toplumu Sağcı - Solcu, Alevi - Suni, Türk - Kürt diye bölenler bu fırsatı da hemen değerlendirdi. Toplumu bu saçmalıklarla uğraştırmaya başladı.
Bir dönem bira, bir dönem de rakı, milli içkimizmiş. Rakı’ya aslan sütü dendi diye, nasıl rakı aslan sütü olmazsa, bunlarda bizim milli içkimiz olamaz. Tabi kımız da.
Sonra Başbakan “Cumhuriyet’in ilk yıllarında lokantalara alkolü içeceklerin ne kadar yararlı olduğuna ilişkin afişler asılırmış” diyor. Alkollü içeceklerle ilgili afişler sadece asılmakla kalmıyordu ki, büyük şehirlerde nerdeyse yemek yiyecek alkolsüz lokanta bulmak imkansızdı.
Bu insanlar birazda alkolün verdiği beyin dejenerasyonuyla “Milli içki ayrandır”, açıklamasına saçma bir gerekçeyle karşı çıkıyorlar. Ayran içki değil, içecekmiş. Bira veya rakı içkiymiş. Eskiler içkiye müskirat, içeceğe de meşrubat dermiş. Birbiriyle hiç ilgisi yokmuş.
Bir başka grup ise,
Bir taraftan alkollü içecekleri milli içki olarak kabul etmezken “Türklerin milli içeceği kımızdır diyor.” Bunların bu düşüncesi diğerlerinden çok daha garip. Kımız at sütünden yapılmış hammaddesi bira ve rakının hammaddesinden ayrı da olsa alkollü bir içecektir. Türkler bu alkollü içkiyi İslamiyet’ten önce kullanmıştır.
Buradan, Türklerin milli içeceği kımız diyenlerin yöneticilerine çağrıda bulunmak istiyorum. Lütfen sosyal medyada dolaşan kımız safsatasına pirim vermeyin. “Türklerin milli içkisi kımızdır” ifadesini beğenerek ya da paylaşarak bilmeden büyük bir yanlışlığın içerisindeyiz.
Alkollü içecekler zararlıdır. Alkolü içeceklerin zararları bilimsel şekilde ispatlanmıştır. Dinimizin alkollü içeceklere bakışı da bellidir. Bundan sonra bunlar halka anlatılmalıdır. İster bira olsun, ister rakı, isterse kımız. Alkol alkoldür. Birini reddederken diğerini kabul etmenin hiç anlamı yoktur.
Sayın Başbakan’a, bu illeti yasakla gitsin diyeceğim, diyemiyorum.
Çünkü yıllar önce bunu Mustafa Kemal’in yakınındaki bir silah arkadaşı “Paşam; Alkol’lü içeceklerin ve sigaranın zararları malum, yasaklayalım gitsin” demişti. Atatürk’ün buna verdiği cevap çok ilginçtir, ancak burada yazmak istemiyorum.
Peki, şimdi böyle bir konu gündeme gelse günümüzün ana muhalefet partisi yetkilileri ne der?
İsterseniz onu da ben söyleyeyim. “yasakçılık, ortaçağ yöntemidir, üstelik merak uyandırıcıdır, teşvik edicidir. Bir de alkollü içeceklerin ve sigaranın ekonomiye katkısı çoktur” diyeceklerdir. Dün olduğu gibi.