Mısırlı mahkumlar kanserin kıskacında

Kanser hastalığına yakalanmış mahkumların, hapishanelerin zorlu şartlarının yanı sıra gerekli tıbbi bakımdan mahrum bırakıldığı ifade ediliyor - Hapishane yetkilileri, tüm tutuklulara gerekli sağlık desteğinin sağlandığını savunuyor - İnsan Hakları ve Öz

İSKENDERİYE (AA) - RAŞA MAHMUD - Mısır'da kanser hastası mahkumların, hapishanelerin zorlu şartlarının yanı sıra gerekli tıbbi bakımdan mahrum olduklarını ifade ederken, yetkililer tüm tutuklulara yeterli sağlık desteğinin sağlandığını savunuyor.

İnsan hakları kurumları, Mısır'daki hapishanelerde mahkumlara gerekli sağlık hizmetinin sağlanmadığını belirtirken, özellikle kanser hastalığına yakalanan tutukluların yakınları, tedavilerin ihmal edildiğini vurguluyor.

Başkent Kahire'deki Rabia el-Adaviyye ve Nahda meydanlarına güvenlik güçlerinin müdahalesinin ardından yaşanan olaylar kapsamında göz altında alınan ve hükümet binasını kundaklama suçlamasıyla tutuklanan Nadi Fethi Cahin'in (50) eşi Hale Avd, "Eşim, Ağustos 2013'te gözaltına alındıktan bir buçuk yıl sonra sağlığında bazı aksaklıklar yaşamaya başladı." dedi.

Avd, eşinin gözaltından iki yıl sonra 15 yıl hapis cezasına çarptırıldığını belirterek, "Hastalığın ilk belirtilerinin ardından kan kaybı, bayılma hali ve zayıflama gibi hastalığa ilişkin somut veriler gözlemlenmeye başlandı." diye konuştu.

Ebadiyye Hapishanesinden Burc el-Arap Hapishanesine nakledilen eşinin hastalık sürecini şöyle anlattı:

"Burc el-Arap Hapishanesine naklinden sonra Nadi'nin sağlık durumu kötüleşti ve yetkililer, hastalığının teşhis edilmesi konusunda talimat verdi. Tetkikler sonucu rektum kanseri tanısı konuldu ve İskenderiye'deki Miri Devlet Hastanesine kaldırıldı. Bir süre kemoterapi tedavisi gördü. Doktorlar, hastalığın büyük kısmının kontrol altına alındığını söyleseler de bir süre sonra akciğer başta olmak üzere diğer organlarda metastaz yaptı."

Hastalığın ilerlemesinin ardından doktorun ameliyat kararı verdiğini belirten Avd, şunları söyledi:

"Cezaevi yönetiminden geçtiğimiz şubatta eşimin sağlık nedeniyle af kapsamına alınmasını talep ettik. Savcı Nebil Sadık'ın görevlendirdiği heyet tarafından hazırlanan raporu da kendilerine ilettik. Şu ana kadar talebimize ilişkin herhangi bir cevap alamadık. Eşim hem cezaevi hem de hastalığın sıkıntısını bir arada yaşıyor, çoğu insanın tahammül edemeyeceği acılara duçar."

Avd, hapishanedeki görüşmelerin birinde eşini bitkin, diğerinde yüksek ateşli ya da kemoterapinin yan etkisi nedeniyle dişlerini kaybetmiş şekilde gördüğünü aktardı.

Rabia ve Nahda meydanlarında düzenlen baskının ardından 2013'teki gösterilerde "şiddete teşvik" suçlamasıyla hakkında 15 yıl hapis cezası verilen 7 Şubat 2014'ten bu yana El-Mansura hapishanesinde tutuklu bulunan Muhammed Talat Şemis'in (64) kızı Zehra Şemis, babasında hastalık belirtilerinin cilt rahatsızlığı, zayıflama ve uykusuzluk olarak baş gösterdiğini belirterek, "Bu şikayetleri için verilen ilaçların bir faydası görülmeyince yapılan kan tahlili sonucu babamın cilt kanserine yakalandığı anlaşıldı." ifadelerini kullandı.

Zehra babasının olaylardan önce Eğitim ve Öğretim Bakanlığında görevli olduğunu ifade ederek, ziyaretler sırasında Şemis'in yorgun, bitkin ve halsiz göründüğünü belirtti.

- Hapishane, kanser, ölüm

Mısır hapishanelerinde kanser hastalığıyla mücadele edenlerin yanı sıra hikayesi acı şekilde sonlanan tutuklular da bulunuyor.

25 Ocak Devriminde yaşananları kayıt altına almak için gösterilere katılan Muhenned İhab, ülkenin demokratik yollarla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin görevinden uzaklaştırılmasının ardından düzenlenen protesto gösterilerinde de yer aldı. İhab, 17 yaşındaki iken 27 Aralık 2013'te tutuklandı ve 3 ay hapis cezasının ardından serbest bırakıldı. Sonraki yıllarda İskenderiye'de düzenlenen gösterilerde video çekimi yapan İhab, 21 Ocak 2011'de yeniden tutuklandı.

İhab, sosyal paylaşım sitesindeki hesabında, bulantı, iştahsızlık, burun kanaması ve el reflekslerinin zayıfladığını, hapishanedeki tetkiklere istinaden yapılan teşhislerin isabetsiz olduğunu belirterek, kendisinden alınan kan örneğinin dışarıda bir hastanede analiz edilmesinin ardından kendisine kan kanseri tanısının konulduğunu anlattı.

Hastalığını bir duruşma sırasında avukatın hakime durumunu anlatırken öğrendiğini ifade eden İhab, hakkında beraat kararı verilmesinin ardından tedavi için gittiği ABD'de geçen ekim ayı başlarında 20 yaşında iken hayatını kaybetti.

Mısır mahkemelerinde istisnai durumların da yaşandığına işaret edilerek, karaciğer kanserine yakalanmış tutuklu Atıf Salah'ın 19 Kasım'daki duruşmasında hakkında beraat kararı verildiği kayıtlara geçti.

- Hapishanelerde kanserin bilançosu

İnsan Hakları ve Özgürlükleri Gözlemevi'nin 16 Ekim'de yayımladığı raporda, "Mısır hapishanelerinde 200 mahkum kan, 200'ü lenfoma, 150'si akciğer, 100'ü pankreas, 90'ı prostat, 50'si kolon kanserine yakalanmış durumda." ifadesi kullanıldı.

Raporda, hasta mahkumların yaklaşık yüzde 50'sinin kanser hastalığına hapishanede iken yakalandığı diğerlerinin de hasta iken tutuklandığı belirtildi.

Afro-Arap İnsan Hakları ve Özgürlükleri Merkezi Müdürü Abdullah en-Neccar, cezaevlerindeki sağlık hizmetlerinde sorunlar yaşandığı ve yetkililerin de hasta mahkumların dışarıda muayenesine izin vermediğine dikkati çekerek, bu durumun hastalığın da etkisiyle sağlık alanında yaşanan sorunları artırdığını kaydetti.

"2013'ten bu yana 32 mahkum kanser, 491 mahkum ise tıbbi ihmal nedeniyle hayatını kaybetti." diyen Neccar, Mısırlı makamların mahkumlar aleyhindeki uygulamaların, "her mahkumun sağlık hizmetlerinden yararlanma ve gerektiği zaman periyodik muayenelerinin yapılması, bedensel ya da zihinsel bir rahatsızlığın tespiti durumunda gerekli tedavinin uygulanmasını" öngören uluslararası sözleşmeleri ihlal ettiğinin altını çizdi.

- Yetkililerden yalanlama

Mısır Hapishaneler Yönetimi Başkanı Tümgeneral Hasan es-Suhacı, ise konuya ilişkin yaptığı açıklamalarda, hapishaneler hakkında mahkum yakınları ile insan hakları kurumlarının dillendirdiği suçlamaların tamamının yersiz, yalan ve uydurma olduğunu söyledi.

Mahkum ölümlerinin, tıbbi ihmal ya da tedavinin geciktirilmesinden kaynaklanmadığını savunan Suhacı, "Kanser hastası olan mahkumların tedavileri yapılıyor, farklı görüşlere mensup tüm mahkumların tamamına iyi bir tedavi, tam teşekküllü tıbbi bakım imkanları sunuluyor." dedi.

AA

Gündem Haberleri

Hatay’ın Yeniden İnşasına Öncülük Eden Başkan Altay’a Fahri Doktora Unvanı
MSB, teğmenlerin kılıçlı yemini için 'Mesele disiplinsizliktir' dedi
Irak ve Suriye’nin kuzeyinde 34 terörist etkisiz hale getirildi
Türkiye Diyanet Vakfı’ndan makam aracı açıklaması
Su borusu patladı, vatandaş arabasını yıkadı