Bütün büyük edebiyatların en önemli konusu ''aşk''tır. Bütün büyük şairlerin en güzel şiirleri ''aşk'' üzerinedir.
Klasik şiirimizde sevgili, kavuşma ümidinden daha çok bir kere olsun görme ve iltifatına mazhar olma hayalleri üzerine sayısız gazeller yazılan soyut bir kişilikti.
Tasavvuf hayatının öne çıkan isimleri arasında bugün de önemli bir yere sahip olan Yunus Emre ve onun ardından gelen yüzlerce tasavvuf şairi ise bütün kitaplarına Allah'a duydukları aşkı anlatarak başlangıç yaparlar.
Yunus Emre, ''Ben yürürüm yane yane/Aşk boyadı beni kan'e/ne akılem ne divane/Gel gör beni aşk neyledi'' mısralarıyla, Allah aşkının kendisini düşürdüğü hali anlatmaya çalışır.
Cumhuriyet döneminde aşk
Cumhuriyet yıllarında dilde yaşanan sadeleşme şiirde kısa zamanda kendini gösterir ve aşk şiirleri yeniden sevgiliye yönelir.
Cumhuriyet döneminin en büyük şairlerin ''Sultan'uş Şuara'' Necip Fazıl, sevgilisine hasretini şu mısralarda haykırır: ''Ne hasta bekler sabahı/Ne taze ölüyü mezar/Ne de şeytan bir günahı/Seni beklediğim kadar...''
Şair Sezai Karakoç ise sevgiliye olan ulaşma isteğini ve kararlığını ''Monna Rosa'' isimli şiirinde; ''Ki ben, Monna Rosa bulurum seni/İncir kuşlarının bakışlarında/Hayatla doldurur bu boş yelkeni/O masum bakışlar Su kenarında/Ki ben Monna Rosa bulurum seni...'' mısralarıyla dile getirir.
Karakoç sevgiliye karşı olan çaresizliğini de şu mısralarıyla anlatır: ''Artık inan bana muhacir kızı/Dinle ve kabul et itirafımı/Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı/Alev alev sardı her tarafımı/Artik inan bana muhacir kızı...''
Modern zamanda aşk
Gazeteci-şair Cihan Oğuz ise dizelerinde aşkı bir satranca benzetiyor. Oğuz'un aşkı satrança benzettiği dizeleri ise şöyle: ''Aşk bir satrançtır kimi zaman/son hamle yine kalbine çekincesiz/gökyüzüne bağımlı bulutların arasından/sızan o yağmur tanesi,belki şaşkın bir yıldız/ nasıl incitirse ve ansızın yeni korkular yüklerse/öyle şimdi dilimde donup kalan söz-aşk mat...''
Ahmet Arif de sevgiliye olan duygularını dile getirirken, ''Terk etmedi sevdan beni aç kaldım,susuz kaldım/hayın karanlıkta gece/can garip,can suskun can paramparça/ve ellerim kelepçede/tütünsüz,uykusuz kaldım/terketmedi sevdan beni...'' diyor.