Modern zamanların çocukları olarak aslında bu soruyu soracak ya da bu konuyu tartışacak yaşta değiliz. Çünkü tamda gelenekle modernitenin arasında sıkışıp kalan kesime dâhil olduğumuzu düşünüyorum. Yani bizim jenerasyon ne oralı ne buralı… Sanki böyle ortada bir yerdeyiz. Ya da daha iyi bir tanımlama ile Arafta olabiliriz.
Sürekli tartışılagelen bir mevzu var. Bugünün insanının kalabalıklar içinde yalnız olduğundan falan bahsedilip üzerine saatlerce konuşuluyor. Alanda, romandan tutunda bir dolu hikâye hatta akademik çalışma bile var. Soru şu: Modern İnsan Yalnız Mı?
Kendi cevabımı hemen vermek istemiyorum. Yazının sonunda kendiliğinden su yüzüne çıksın. Birlikte biraz düşünerek gidelim isterim…
Modern insan dediğimiz şey, şu hani tüketimi bile tüketen birey değil mi? Şu alışveriş merkezlerini tıka basa dolduran, en son model cep telefonunu kullanan, lüks mekânlarda yemek yiyip iyi arabalara binen birey… Evet. Maddi ve manevi olarak bu zamana bir şekilde ayak uydurmuş ya da bir şekilde “kaptırmış” olan birey modern insan oluyor.
Kalabalıklar içinde yalnızlaşan insanlardan bahsediliyor falan hani… Paranın, sistemin, yeni modern kültürün insanı yalnızlığa ittiğinden falan…
Bilemiyorum.
Bu söylenenler belki şiirlerde olabilirmiş, yalnızlığı da bir tek şairler yaşayabilirmiş gibi geliyor bana. Zira modern insanımız yalnız olamayacak kadar meşgul.
Sosyal medya hesaplarının her birinde ayrı bir “ben” oluşturmak zorunda. Farklı fotoğraflar eklemek, her birinde biraz daha mutlu görünmek zorunda. Oturduğu mekânda hem telefondaki hem yanındaki arkadaşlarıyla gülüşmek zorunda. Çekilen selfieye poz vermek zorunda…
Kimsenin modern insanla bir problemi yok bana kalırsa. Kimsenin modern zamanların çocuklarını yalnızlığa itmek gibi de bir derdi yok. Kanaatim, bu zamanın çocuklarının kendi kendilerini bir şekilde adına “yalnızlık” diyiverdikleri oluşumun içine ittikleri.
Hani diyoruz ya, insanın kendine ettiğini kimse kimseye etmez, hah işte tam da bu. Modern insan yalnız olmayı seçiyor. Telefonuyla yalnız olmayı seçiyor, tabletiyle yalnız olmayı seçiyor, televizyonuyla yalnız olmayı seçiyor, sözüm ona kendisiyle yalnız olmayı seçiyor…
Kitaplarıyla yalnız olmayı seçenler de “modern insan yalnız mı” falan diye kafa patlatıyor. Herkesin keyfi gayet yerinde bana göre. Onca şikâyet, beğenmeme, terketme hissine rağmen şöyle kafamı kaldırıp etrafıma baktığımda gördüğüm şey keyiflerin gıcır olduğu.
Parası var, arkadaşı var, sevgilisi var, arabası var…
Harcıyor!
Sonra da vay efendim yalnız mıyız, yalnızlaştırılıyor muyuz da falan feşmekân… Kusura bakmayın yalnızlık öyle sana bana kalacak kadar “sığ” bir kavram değil.
“İnsan nasıl konuşur kendisiyle” diyen Orhan Veli’ler, “Ben dört duvar arasında değilim” diyen Ahmet Arif’ler, “Bu gece dağ başları kadar yalnızım” diyen Attila İlhan’lar, “Hangi kapıyı çalsan kimseler yok” diyen Cahit Sıtkı’lar varken modern insanın ne haddineymiş yalnız olmak?
Modern insan profiliyle, ışıklı fotoğraflarıyla, sosyal içerikli paylaşımlarına aldığı likelarıyla gayet mutlu ve eminim hiç de yalnız değil…
Bu konuda ısrar edenler, aksini düşünenler olacaktır.
Benim modern insana tavsiyem şudur: Safları sık tutun, o vakit yalnız falan kalmazsınız!