Modern İnsanın Kaybı: Medeniyet

Derviş Argun

Medeniyet ve Modernizm sürekli ortak noktaları aranmış ama uzlaştırılabilmesi mümkün olmayan ortaksızlar olarak karşımıza çıkmıştır. Çünkü medeniyet kalıtsallığı, asaleti, kültür mirasını, dini ve edebi bağların meydana getirdiği sosyal letafeti temsil eder. Buna karşın modernizm ise, ürettiği için tüketen, tükettiği için de üretmek zorunda kalan daire adamların oluşturduğu bir sistemdir.

Bu sistem neredeyse tüm dünyada homojen toplumlar oluşturmak için makinaya teslim olmuş vida insanlar üretmek istemektedir. Bu insanlar, yaşam tarzı açısından kendisinden başka kimseye sorumlu olmayan, sorgulanabilirlikten uzak, başkasının hukukunu kendi sözde özgürlük alanları içinde yok etmeye çalışan batılı anlayışın ürünüdür.

Biz Avrupalı olmayan Müslümanların en büyük sorunu ise modernizmin teslim aldığı medeniyetimizi, sömürgeciliğin temsilcisi batılıların kucağında aramamızdır. Batıdan esen bu modernizm rüzgarının şiddeti bizi ve bizimle birlikte ailemizi de bu sürecin içine katmıştır.

Bu öyle bir süreçtir ki, Türk ya da Türkler gibi batılı olmayan Müslüman ülkelerin tamamı bu rüzgârdan etkilenmiş, giyim kuşam ya da yaşam şekillerini oluşturan ruhsal ve düşünsel melekelerini bu modernizm rüzgarına teslim etmişlerdir.

On beş yaşındaki gül misali kızlarımızın, bellerindeki bir karışlık müstehcen sunum, bu rüzgârın etkisiyle oluşmuş, kırklık zontalarımızın ise bu çocukların fizikselinden görsel ve daha ileri faydalanma arzuları modernizmle ifadelendirilmiştir.

Modernizm tanımlaması altındaki bu değişim, bununla da kalmamış Medeniyetimizin -ki bu medeniyet bize inancımızın bıraktığı bir mirastır- bize sunduğu nasıl düşüneceğiz ve nasıl giyineceğiz ya da arzularımızı ve hatta kavgalarımızı nasıl yapacağımıza kadar sirayet etmiştir.

Her medeniyetin kendine özgü toplumları, o toplumların kendine özgü yaşamları, o yaşamların kendine özgü kuşamları olur. Biz batılı olmayan Türkler olarak kendimizi, bizi dik tutan bize karizma katan yaşam şeklinden, bizi palyaçoya çeviren, biraz oradan biraz buradan mozaik bir stile sokmuşuz. Bu stil üzerinde barındırdığı parçacıklar açısından doğunun gizemli bütünselliğinden uzak ama batınında taklitsel ve değişken parçalanmışlığına da pek yakın olmayan bir durumdur.

Bugün sokaklara yansımış rengarenk tesettür tiplemeleri ya da başörtüsü altına yerleştirilmiş şuh saç modelleri veya allanmış pullanmış yüzlerin etrafını çeviren seyirlik başörtüleri hep batılı anlayışın şekil verdiği modern görünme kaygısından ortaya çıkmıştır.

Erkeklerimiz ya da kadınlarımız açısından ayna karşısına geçip kendisinden utanmayan bir kişilik arayışı büyük çoğunluğumuz için hüsranla sonuçlanmaktadır. Çünkü modernizm dünyaya -ki maalesef biz ona tabii olmuşuz- medeniyet ise, kalıcılığa hitap eder.

Kendisini medeniyetinin -ki bizim medeniyetimiz referanslarını İslam’dan almıştır- tavsiye ettiklerine değil, modernizmin tarif ettiklerinin kucağına bırakan bir kişilik kendisiyle ve toplumuyla yüzleşmekten kaçan, sorumsuzluğu sorunsuzluk sayan bir kişiliktir. Oysa bizim medeniyetimizin referansı olan İslam, sorumluluklarımızın neye, fiziksel sunumlarımızın da kime olduğunu öğretmiştir.

Bu durumdan kendimizi kurtarıp aynanın karşısına geçtiğimiz zaman, kendisinden memnun kişilikler haline gelemezsek hem düşünsel hem de fiziksel değişimimize sebep olan bu modernizm tutkumuz bize oldukça pahalıya mal olacaktır.

Modernizmin teslim aldığı açık ya da mütesettir bayanlardan yine modernizmin teslim aldığı çağdaş ya da metroseksüellik anlamında bakımlı olmayı marifet bilen islamcı baylardan medeni çocuklar yetişmeyecektir. Mütesettir analar, kızlarından daha modern görünmeye çalıştıkça, kızlarımızın medeniyet kavgaları da maalesef sonuç vermeyecektir.

Bunun için toplum olarak medeniyetimize sahip çıkıp, hep beraber ama hiçbir istisnaya da fırsat vermeden olduğumuz yerden geri dönmeliyiz. Batının bize medeniyetimizi kaybettiren modrnizmine karşı durmalıyız. Kendimize özgü stillerimize sahip çıkıp, bize dayatılan üretim ve tüketim sarmalında kaybolmuş daire adam rollerine itiraz etmeliyiz.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.