Şükürler olsun ki; biz gençlere net şekilde örnek olarak yetişen Aziz Sancar’a… Mardin’in Savur ilçesinde fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi ve İstanbul Tıp Fakültesini kazandı. Tüm zorluklara rağmen gece gündüz demeden çalıştı durdu. Türkiye yeterli gelmedi, bilimsel çalışmalarını aldı gitti Amerika’ya. Bir gün duyduk ki Türk bir bilim adamı Nobel Kimya Ödülü almış. Hemen devlet büyüklerimiz devreye girdi Türkiye’ye davet etti. Gereken alakalar gösterildi, gereken davetler yapıldı. Konya’ya bir akrabasının düğününe katılmak için geldiğinde, hemen her şey hazırdı. Bulunmaz fırsat bu. Hemen Başkanlarımız, rektörlerimiz yanına gidip, Konya Bilim Merkezi’nde bir laboratuara ismi verildi. Kendi de çok mutlu oldu zaten. Aziz Sancar’ın kendisi de hiç hayır demedi bu davetlere. Hatta isminin verildiği hastanelerin, laboratuarların, bilim merkezlerinin açılışlarına katıldı. Gittiği her yerde bir amacı vardı aslında. Gençlere ulaşmak, onlara bir ağabey olarak nasihatler vermekti. Bu, onun ülkesinin meselesi çünkü. Aziz Sancar’ın Türkiye’den ayrıldığı senelerde darbeler, idamlar, sağ- sol kavgaları, silahlar, kundaklamalar, yol kesmeler, dur durak bilmiyordu. Bıyıkları terlemeye başlayan gençler ölüyor. Fakültelerde dersler olmuyor, aynı sınıftaki öğrenciler birbirini bıçaklıyor. Daha neler neler…
* * *
Eminim ki; ülkesinden gözleri yaşlı ayrılmıştır Sancar. Ülkedeki olan kaosları kendi gözleriyle gördü ve o tarihlerde İstanbul’daydı.
‘Tekrar döneceğim ve sizin için yaptıklarımı anlatacağım. Bu ülkeyi daha da yükseltmek, geliştirmek için ölünceye dek çalışacağım ve ülkemi, tek başına bir adamın nasıl gururlandırdığını göstereceğim’ demiştir.
Çünkü, ‘Gençler; Gözünüzü seveyim politikayla uğraşmayın, onu yapanlar var, çok çalışın. Ne yaparsanız, iyi yapmaya çalışın, çalışmadan olmaz’ diyen bir adam başkasını yaşayamaz.
Aziz Sancar’a; Allah, İnşallah daha uzun ömürler verirde bizlerde, görebildiğimiz kadar başarıyı, azmi ve vatan kahramanlığını görürüz. Siyasetle, kargaşayla çok uğraştık çünkü, çok kavga ettik, kan döktük.
* * *
Bilmiyorsak, bir bilene soralım. Ne diyor? İnsan DNA’sını çözen bilge adam.
“Öğrendim ki çalıştığımız ve ürettiğimiz sürece biz üstün olacağız. Yoksa üstünlük genetik değildir, bütün insanlar birbirine eşittir. Şahsi hırsım var, başarmak istiyorum fakat onlar bana güç veriyor. Bize ne oldu, niye öyle oldu? Viyana'dan başlayıp Birinci Dünya Savaşı'na kadar niye her yıl Teksas kadar arazi kaybediyorduk? Onun acısı bende hala duruyor. Artık imparatorluk kuracak durumda değiliz fakat memleketimizi dünyanın en iyi memleketleriyle yarışacak duruma getirmek hepimizin görevidir. Şahsi başarı isteğimin yanında memleket için bunu ispat etmek için içimde bir hırs, bir istek var ve o bana güç vermiştir yıllar boyunca"
Artık çalışmazsak, bilmezsek, öğrenmezsek; elin BBC muhabiri gelir böyle bir adama “- Siz Kürt müsünüz Arap mısınız?” diye kafamızı karıştıran sorular sorar…