ANKARA (AA) - Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, sağlıkçılara yıpranma hakkı verilmesiyle ilgili, "Mecliste olağanüstü gündem sorunu yaşamazsak, muhalefetin de buna itiraz edeceğini sanmıyorum, Meclis açılır açılmaz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızla çalışarak düzenlemesini getireceğiz. 5 yıla 1 yıl olarak düşünüyoruz" dedi.
Müezzinoğlu, konuk olduğu AA Editör Masası'nda sağlık gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın başarısında sağlık çalışanlarının katkısına işaret edilerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde söz verdiği sağlıkçılara yıpranma hakkı verilmesiyle ilgili düzenlemenin hangi aşamada olduğu sorulan Müezzinoğlu, sağlık hizmeti sunumunda elde edilen başarıda sağlık çalışanlarının katkısına dikkati çekti.
Bunun sırrını soranlara, hekimler ve diğer sağlık çalışanlarının gayretini örnek gösterdiğini anlatan Müezzinoğlu, dünyanın hiçbir ülkesinde 24 saatini, hafta sonunu, bayramını bu kadar fedakarca kullanan; insanını, mesleğini sevdiği, mesleğini saygın yapma derdi taşıdığı için mesai kavramı olmadan çalışan meslek grubu bulunmadığını belirtti.
Bakan Müezzinoğlu, sağlıkta elde edilen başarıda esas lokomotif görevini hekimler ve diğer sağlık çalışanlarının gördüğünü vurgulayarak şu bilgileri aktardı:
"Onların hakkını maddi düzenlemelerle de karşılayabileceğimiz kanaatinde değilim. Dolayısıyla ne verirsek verelim bir defa manevi boyutta yaptıkları hizmetin karşılığı çok daha büyüktür. Şiddetten şikayetçi olsak bile vatandaşımızın büyük çoğunluğu hemşiresini, hekimini seviyor ve ciddi düzeyde hayır duada bulunuyor. Tabii ki yıpranma payı 5 yıla 1, Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği 'Bu yıl sonuna kadar yasalaştıracağız'. Biz tabii Sayın Cumhurbaşkanımızın sözünü, Mecliste olağanüstü gündem sorunu yaşamazsak, muhalefetin de buna itiraz edeceğini sanmıyorum, Meclis açılır açılmaz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızla çalışarak düzenlemesini getireceğiz. 5 yıla 1 yıl olarak düşünüyoruz. Çalışmalar devam edince son şeklini nasıl alır Meclisten çıktığı halini görmek lazım. Ama bizim düşüncemiz bu. Daha iyi imkanları vermek istiyoruz, bunun için hükümet olarak da çalışıyoruz."
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun bakanlıklardan brifing alacağını anımsatan Müezzinoğlu, Sağlık Bakanlığındaki brifingde bu anlamdaki sorunları da ileteceklerini bildirdi.
Bakan Müezzinoğlu, ülkenin, bütçenin imkanları çerçevesinde sağlık çalışanlarının durumlarının iyileştirilmesi için düzenlemeler yapmayı sürdüreceklerini anlattı.
-Yabancı uyruklu hekimler
Türkiye'nin sağlık hizmet sunumunda çok iyi bir noktada olduğunu, ancak bunun daha kaliteli ve hızlı yapılabilmesi için hekim açığının giderilmesi gerektiğini belirten Müezzinoğlu, şu anda 20 bin uzman hekim, 10 bin pratisyen hekim açığı bulunduğunu ifade etti. Müezzinoğlu, gelecek 4-5 yıl içinde Türkiye'nin hekim açığının ortadan kalkacağını öngördüklerini dile getirdi.
Yabancı uyruklu hekimlerin özel sektörde olmak koşuluyla Türkiye'de çalışabileceklerine ilişkin yasal düzenlemenin yapıldığını anımsatan Müezzinoğlu, bunun için hekimin çalışma izninin bulunması ve Türkçe biliyor olmasının şart olarak konulduğunu hatırlattı. Hekimin mesleki yeterliliğinin YÖK tarafından denkliğinin onaylanması şartının arandığını belirten Müezzinoğlu, "Türkçe bilmesi, çalışma izni şartı getirildi. Bize genellikle gelişmiş ülkelerin hekimlerinden çok talep olmadı. Şimdi önümüzdeki süreçte kamuda da nicelikten ziyade nitelikli cerrahi, pediatri, onkoloji, kardiyovasküler cerrahide dünya çapında standartı yüksek ülkelerden hekim getirme stratejilerinin alt yapılarını kuruyoruz" açıklamasında bulundu.
"Şartların değişeceğine" dikkati çeken Müezzinoğlu, şunları kaydetti:
"Türkçe bilme şartı... Düşünebiliyor musunuz, 35 yaşında doçent olmuş, belli bir marka değeri olan hekime diyoruz ki 'Türkçe bilmeniz gerekli'. Oysa, yanına iyi bir tercümanı ver. Çünkü, bize onun mesleği, bilgi birikimi, icrası lazım.
Dolayısıyla, bizim eğitim ve araştırma hastanelerimizde, üniversitelerimizde bu tür bilgi birikiminin yüksek, eğitim kapasitesi olan, nitelikliğinin peşinde koşan bir bakış açısıyla alt yapıyı kuruyoruz. İnşallah, Mecliste, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı ve Sağlık Bilimleri Üniversitesinde bu alana da kamu olarak yasal hak tanıyoruz. O yasal hakları elde ettiğimizde, rakamlar çok daha değişecek."
-Edirne'de bir doktorun görevden alınması
Edirne Devlet Hastanesinde çalışan uzman doktorun, basına yaptığı açıklamadan dolayı görevden alınmasıyla ilgili de bilgi veren Müezzinoğlu, gastroenteroloji uzmanı bir doktorun bir hafta kadar önce, "Ergene Nehri'nin kirliliği dolayısıyla pirincin kanser yaptığına" ilişkin açıklamada bulunduğunu anımsattı.
Kamuda çalışan bir hekimin, bir bilimsel çalışması varsa bilim kurullarına, bilim dergilerine iletmesi, gözlemlerini de Sağlık Bakanlığı ile paylaşması gerektiğini ifade eden Müezzinoğlu, "(Ergene'nin kirli suyuyla yetişen pirinç kanser yapıyor) gibi, kahvedeki, sokaktaki bir vatandaşın bakış açısıyla bir cümle söylemesini, bir meslektaşımızın mesleki etiği veya deontolojisi açısından çok doğru bulmadığımı ifade etmek isterim" dedi.
Ergene Nehri'nin suyuyla çeltik alanlarının sulanmadığını hatta bu havzadaki mülk sahiplerinin 50 bin dönümlük alana çeltik ekilemediği için siyasetçilerden suyun temiz akmasını talep ettiğini belirten Müezzinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Edirne, Türkiye'nin çeltiğinin yüzde 50'sini üretiyor. Edirne'nin ürettiği pirincin kanser ihtimali gibi bir şeyi, bir hekimin bilimsel veriye dayanmadan konuşuyor olması, tabii ki doğru değil. Bazı sivil toplum örgütleri, vatandaş bunu konuşabilir, kendine göre bir yorum yapar ama bir bilim adamı, kamu görevlisi, elinde veri olmadan veya elindeki veriyi ilgili yere iletmeden kamuya konuşuyorsa herhalde bir müeyyide gerekir. Yoksa üretici feveran eder. Düşünün ki binde bir etkili oldu ve pirinç tüketimi binde bir azaldı. Bedelini kim ödeyecek? Vatandaş ödeyecek. O nedenle meslektaşımız yanlış yapmıştır. Elinde bu tür veri varsa bizlere göndermesi gerekir."
(Bitti)