KAHRAMANMARAŞ (AA) - Büyük Birlik Partisi (BBP) kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin 25 Mart 2009'da hayatını kaybettiği helikopterin düşmesinin ardından, GPS cihazlarının sökülmesiyle ilgili 10 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Göksun Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya başka bir soruşturmadan da tutuklu sanıklar Davut Uçum, Aydın Özsıcak ve Yusuf Yiğit ile tutuksuz sanıklar Ebubekir Semih Yüksekkaya, Halil İbrahim Açan, Bekir Çerikçi, Cemal Şahin, Suat Kaplan, Nedim Bakırhan ve Nusret Memiş ile avukatlar katıldı.
Dosyaya eklenmek üzere mahkemeye gönderilen bazı belgelerin okunmasının ardından, tanıkların ifadeleri dinlendi.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden ifade veren kaza kırım ekibi başkanı tanık Ferudun Seren, olay yerinde hava şartlarından dolayı sadece helikopterle havadan fotoğraf çekebildiklerini söyledi.
Bir sonraki gün askeri helikopterle kazanın meydana geldiği bölgeye iniş yaptıklarını dile getiren Seren, şunları kaydetti:
"Bölgeye giderken yanımızda Esas Havacılık teknisyeni Kenan Köksal da vardı. Bölgede 15-20 dakika kadar ancak kalabildik. ELT cihazını test etmek amacıyla söktük. Aynı gün tekrar döndüm. Ertesi gün olay yerine gidemedik. Ancak bir sonraki gün olay yerine gittik. O gün kokpitteki paneli söktük, ancak iki gün önce fotoğraflarımızda kokpitteki Argus 5000 adlı cihazın olmadığını fark ettik. Önem arz etmediğini düşündüğümüz için sökmemiştik. Kar altında kalabileceğini düşünerek tutanak tuttuk."
Orta Doğu Teknik Üniversitesi tarafından hazırlanan raporun sorulması üzerine Seren, "ODTÜ öğretim görevlilerince düzenlenen tutanak bizim gösterdiğimiz fotoğraflardan ve kendi yaptıkları araştırmadan yararlanılarak hazırlanmıştır." diye konuştu.
Seren, daha sonra avukatların olay tarihinde kaza kırım uzmanlıklarının bulunup bulunmadığına yönelik sorularına, "Kaza kırım tarihi itibarıyla bizim ekip olarak herhangi bir kaza kırım eğitimimiz ve belgemiz yoktu. Kaza kırım yapmak için de eğitim şartı yoktur." ifadesini kullandı.
Kaza kırım ekibinde görevli tanık Şıhmehmet Sevdim ise olay yerinde 15-20 dakika kadar kaldıklarını ve fotoğraf çektiklerini belirterek, "ELT cihazının sökülüp sökülmediğini bilmiyorum. Bir sonraki gün olay yerine gidemedik. 31 Mart'ta gittiğimizde helikopterin enkazının aşağıya doğru kaymış olduğunu gördük. 29 Mart tarihinde olay yerinde yaptığımız çalışmalarda 'Argus 5000' isimli cihaz vardı. Ancak bu gittiğimizde cihaz yerinde değildi, bunu da savcılığa bildirdik." dedi.
- "Bir ekip söktü, biz de yaktık' ifadesi..."
Başka bir soruşturma kapsamında tutuklu bulunan sanıklardan Yusuf Yiğit, suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
Hakkında Ahmet Ergeç'le yaptığı telefon konuşmasının delil olarak kullanılamayacağını savunan Yiğit, şöyle konuştu:
"Ben Elazığ'da görev yapıyordum, olay yerine hiç gitmedim. Ahmet Ergeç'le aynı yerde görev yaptığım için tanışıyoruz. Telefonla görüşmemiz 2011 yılı 11'inci aydadır. Telefon görüşmemizde 'bir ekip söktü, biz de yaktık' ifadesi, kulak misafiri olduğum kişilerden duyduğum sözdür. Olmadığım bir yerde, dahil olmadığım bir olayda hırsızlık gibi bir ithamla karşı karşıyayım, beraatimi talep ediyorum."
Tutuklu sanıklar Davut Uçum ve Aydın Özsıcak da önceki savunmalarının geçerli olduğunu belirterek, beraatlerini talep etti.
- "Tutuklu yargılanmalarını talep ediyorum"
Diğer sanıklar da suçlamaları kabul etmeyerek beraat talebinde bulundu.
Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Kemal Yavuz da söz alarak, "Karşımızda örgütlü bir yapının işlediği bir cinayet vardır. Beyanlar sürekli değişmekte, deliller karartılmakta, dosyalar ayrılmakta ve süreç tıkanmaktadır. Sanıklar tutuklu yargılanmadığı müddetçe maddi hakikat ortaya çıkartılamaz. Bu nedenle sanıkların tutuklanmasını, tutuklu yargılanmalarını talep ediyorum." diye konuştu.
Muhsin Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu ise geçen 10 yıllık sürece rağmen olayın aydınlığa kavuşmamasını kabul etmediğini belirterek, "İsmi geçen her kim varsa tutuklu yargılanmasını ve huzur getirilerek bizzat savunmalarının alınmasını talep ediyorum." dedi.
Duruşma, eksik belgelerin giderilmesi için 17 Nisan'a ertelendi
Gülefer Yazıcıoğlu, adliye çıkışında gazetecilere yaptığı açıklamada, ülke adına bu olayın aydınlatılmasının şart olduğuna inandığını söyledi.