Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Türk dizilerinin hiç birini seyretmiyorum. Onun yerine Lost, Prison Break, French gibi dizileri DVD’den seyrediyorum. En son Spartacus’ü seyrettim onu da 56 dakikalık bir bölümünü sardırarak 34 dakikada bitirerek... Neden sardırdığımı diziyi seyredenler bilir.
Tarih gerçekleriyle tarihtir. Yalan Tarih olmaz. Kimse Yalanıyla Gömülmez.
Bir taraftan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bir taraftan Başbakan Tayip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bas bas Osmanlıyı örnek versinler, Avrupalılara hatta Araplara, tekrar yanlış bildikleri Osmanlıyı ve Türkleri anlatmaya çalışsınlar, bizler de Osmanlı’nın en önemli şahsiyetlerini ayaklar altında, uçkur düşkünü, sanki tüm dünyasının Harem olduğunu göstermeye çalışalım.
Adı üstünde Harem yani Haram, haram olan yer anlamında adamın mahremidir harem, her neyse. Ne olacak ya altı üstü dizi diyenlere şunu hatırlatmak isterim: Sen diziyi seyretmeye başlarken dizinin başında “Bu dizide anlatılanlar TAMAMEN hayal ürünüdür” dersen sıkıntı yok ama dizi başlarken “Bu dizide anlatılanlar Osmanlı tarihinden alınmıştır” diye yazarsan adamım… İşte o zaman orda sıkıntı başlar. Gerekeni RTÜK’ün yapacağına sonuna kadar inanıyorum
Biz asıl gelelim; ne kadar tanıyoruz Osmanlı Padişahlarımızı? Osmanlı İmparatorluğunu anlatan en büyük ve değerli eserler arasına girmiş Büyük Osmanlı Tarihi yazarı değerli bir yazar olan Hammer’dir. Sanki bizler kendi tarihimizi bile yazmaktan aciziz.
Mısır Fatihi Yavuz Sultan Selim’in oğlu Kanuni Sultan Süleyman Han, Osmanlı tarihinin en kudretli idarecilerinden biridir. Ünlü tarihçi Ferdinand Braudel, kitabında ne diyor: İngiltere sarayından bir hukukçu heyeti, Kanuni döneminde İstanbul’a gelip Osmanlı hukuk sistemini inceleyip, örnekler aldılar.
Şu andaki İngiltere’deki hukuk sistemi, o dönemdeki Osmanlı’da olduğu gibidir... ABD Senatosu’nda büyük kanun yapıcıların isimleri yazılı olan salonda Kanuni’nin ismi de vardır. Kanuni, son seferi Zigetvar’a gitmek üzere yola çıkmadan oğlu Şehzade Selim’e (İkinci Selim) bir mektup bıraktı. Mektupta ne diyordu; Kanuni Süleyman, oğluna mücevherle dolu bir sandık ve iki bazubent (kolçak) bırakıyor, bunları sat oğlum ve Cidde şehrine su getir, diye vasiyet ediyordu.
Dikkat edilecek en mühim nokta: Hazineden değil, kendi biriktirdiği paradan, hacıların su ihtiyacını karşılayacak suyolunu yaptırıyordu. Kanuni’ye bütün batı kaynakları Fransızca “Soliman Magnifique” yani “Muhteşem Süleyman” derler. Denebilir ki Fransızlara çok yardım etti. Ondan muhteşem dediler. Ama hayır. O zamanın geçerli olan milletlerarası lisanı Fransızca idi, ve hatırlayın gerçi okumadıysanız nerden hatırlayacaksınız ki? Alman İmparatoru ve en acımasız Kanuni düşmanı 5. Carlos yani Charle-Quint de MUHTEŞEM diyor kendisine. Kanuni kendinden önceki kanunlara ve kendi ilave ettiklerine harfiyen uymuştur. Saltanatının on sene 3 ayı fiilen at üstünde geçen. Seferlerinde yanında aile efradından hiç kimse bulundurmayan, son nefesini o dönemdeki lüks hastanelerin yoğun bakım ünitelerinde, sarayında değil, yine bir savaş sürerken, 1 Mayıs 1566 yılında yağmur altında ve çadırda veren Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman’a ve tüm Osmanlı padişahlarımıza Allah gani gani Rahmet eylesin.
Şimdi sorarım sizlere; bu sözleri söyleyen bir padişah dizideki rezaletin hangisini yapmıştır?
Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman’ın en meşhur sözlerine gelince;
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi.
-Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi.
-Saltanat dedikleri bir cihân kavgasıdır.
-Olmaya baht ü saadet dünyada vahdet gibi…
Fransa Kralı Fransuva’ya gönderdiği mektubunu da bir hatırlayalım:
Elçimden Aldığım habere göre, ülkende dans adı altında fuhuş benzeri bir şey yapılıyormuş. Eğer mektubum yanına varır varmaz bu rezalete son vermezsen Orduyu Hümayunumla (Osmanlı Ordusu ) gelip seni kahretmeye mecbur olurum...
Padişahımız Kanuni Sultan Süleyman’ın bu mektubu Fransa’nın 100 sene boyunca danstan mahrum(!) kalmasına neden olmuştur.
KANUNİ İLE İLGİLİ ÜÇÜK BİR ANEKTOD
Süleymaniye Camii’nin inşası sırasında bir ermeni usta, yanlış duvar yapması sonucu, Kanuni tarafından cezalandırılır. Ermeni usta, Sultan Süleyman’dan şikâyetçi olur. Kadı, ikisini de huzuruna çağırır. Kanuni ve usta, kadının karşısında ayakta beklemektedirler. Karar açıklanır: "Kısas!" yani Kanuni de ayni şekilde cezalandırılacaktır. Ermeni usta, adalete hayret eder ve:
-"Madem dininiz bu kadar adil, hem davamdan vazgeçiyorum hem de Müslüman oluyorum"
Davadan sonra Kanuni, kadıya derki:
-"Eğer ben padişahım diye benim lehimde bir karar verseydin, seni bu kılıcımla öldürürdüm."
Kadı, oturduğu minderin altından bir hançer çıkarır ve:
-"Sultanım der”, “Siz de eğer 'ben padişahım' diye kararıma itiraz etseydiniz ben de bu hançeri sizin kalbinize saplardım..."
Hoşça, sağlıcakla kalın. Ama en önemlisi tarihine sahip çıkan adam gibi adam kalın.