Malum savaş sahneleri görselliğiyle ve harcanan parayla göklere çıkarıldı. Ancak eleştiriler de hemen sıralandı. Bu sahneler "Cesur Yürek" filminden aşırmaydı. Osmanlı ordusu, hiçbir muharebede bu şekilde saf tutmamıştı.
Show TV, tüm bu eleştirilere nazire yaparcasına, aynı hafta içinde "Cesur Yürek" filmini ekranlara getirdi. Ve görüldü ki, cesur yüreklilikle aynı sahneleri çekmekten kaçınmamışlar.
Osmanlı hareminde harem ağalarının özel bir yeri vardır. Bunu "Muhteşem Yüzyıl"daki Sümbül Ağa ve Gül Ağa karakterleriyle de görüyoruz. Yalnız yine çok iyi bilinen bir şey daha vardır:
Harem ağaları, siyahi kölelerden seçilirdi. Birçok detayı olduğu gibi göstermeye özen gösteren dizi, bu ayrıntıyı neden atlamıştı? Sorun, siyahi oyuncu bulmaksa Pascal Nouma orada hazır bekliyordu, muhtemelen.
Geçen yıldan kafamıza takılan bir sorunun yanıtı bu yıl da bizi meşgul edecek gibi görünüyor. Malum Hürrem, yanında birkaç kızla birlikte devşirilerek Osmanlı Haremi’ne dahil edilmişti. Hürrem, içlerinde en zekisi, en akıllısı olarak, tüm hünerlerini (!) kullanıp Hürrem Sultan mertebesine ulaştı.
Ancak anlaşıldı ki, yabancı dile karşı pek bir yeteneği yok. Çünkü onunla birlikte devşirilen Gülnihal birkaç bölümden sonra, şakır şakır ve aksansız bir Türkçe konuşurken, Hürrem hâlâ "Ben gelmek, sen gitmek" düzeyinde kaldı. Hatta, dördüncü çocuğunu doğuracak kadar sarayda yaşadı ama bir arpa boyu ilerleyemedi.
Denilebilir ki, dizi sesli çekiliyor, Hürrem’i oynayan Meryem Uzerli yurt dışında yaşadığı için ancak o kadar Türkçe konuşabiliyor falan. E, o zaman Gülnihal’i de öyle konuşturun ki Hürrem zeka özürlü durumuna düşmesin.
O muhteşem dekorlar, o kalabalık sahneler için dünya kadar para harcayan yapımcılara bu uyarıyı yapacak bir danışmanları yok mu? Ya da, birbirinden iyi işlerine tanık olduğumuz senarist Meral Okay, bu ayrıntıyı nasıl atlar?