Biliyorsunuz Ortadoğu’da ciddi bir vekâlet savaşı var. Birileri birilerini piyon olarak kullanıyor, bir başkası muhatap olmadığı halde bölgede yer söz almaya çalışıyor, bir diğeri farklı bir şeyler istiyor…
Bölgede İran var, Rusya var, Amerika olmazsa olmaz illaki var, Türkiye var…
Münbiç’te yapılan operasyonla ilgili fotoğrafı çekilmesi gereken bir dolu konu var. Orada Amerika bir şey istemezse olmuyor, Türkiye istediği adımı atamazsa olmuyor, Rusya’nın gönlü yapılmazsa olmuyor, velhasıl olmuyor…
O zaman bu düğüm nasıl çözülecek?
Türkiye neden bölgede?
Türkiye’nin bekasını tehdit eden örgütler orada, Türkiye’de bu örgütlerle mücadelesini yapmak zorunda. Görünen o ki üst düzey yetkililer de bu konuda kararlılıklarını sürdürüyorlar. Yapılacak harekâtlar IŞID, YPG, PKK’yı yıpratacak hatta bölgeden silecek.
Uzmanlara göre Türkiye’nin bu operasyonla ilgili elinde ciddi kozları da var. Türkiye için kırmızıçizgi olarak belirlenen bölgelerde yaşanan olaylarla ilgili elde bazı belge, bilgilerin olması da şaşırtıcı değil. O halde, Türkiye sınır güvenliği için bu operasyondan başarıyla çıkmak zorunda.
Tıpkı El Bab’ta olduğu gibi.
El Bab operasyonu da bizim için çok önemliydi, birileri değilmiş gibi lanse etmiş olsa da… Operasyon başarıyla cereyan etti. 2 bin 868 IŞID’li terörist öldürüldü. Özgür Suriye Ordusundan 406 kişi hayatını kaybetti. Ve bizim de 69 canımız şehit oldu.
180 gün süren operasyon öyle anlatıldığı ve konuşulduğu kadar kolay değildi. Askerimiz olağanüstü bir başarıya oturduğu yerden imza atmadı. Sonuç itibariyle son derece başarılı ve olumlu dönütleri olan bir operasyondu.
Şimdilerde terör örgütlerine yönelik Suriye ve Irak'ta devam eden operasyonlarda Türk Silahlı Kuvvetlerine, bölgede yer alan uzmanlara ve diplomatik çaba gösteren herkese Allah yardım etsin. Olacak olan her ne ise ülkemizin bekası içindir. Hayırlı olanın vücut bulmasını temenni etmek zorundayız.
8 Mart’tı!
Geçtiğimiz Çarşamba 8 Mart’tı. Dünya Kadınlar Günü. Ya da, Dünya Emekçi Kadınlar Günü diye düzelteyim. Geçen sene bir okurum doğrusunun bu olduğunu söyleyip kızmıştı, tekrar aynı hatayı yapmayalım.
O zaman emekçi kadınların günü kutlu olsun. Olsun olmasına da şu özel günlerde hatırlayıp yılın diğer günlerinde hunharca yiyip tükettiğimiz şeylerden ne zaman vazgeçeceğiz? Cevap veriyorum hiçbir zaman. Çünkü bitirmeye alışmışız, ne var ne yoksa her şeyi.
Sevgiyi, saygıyı, hürmeti, anlamayı, dinlemeyi, sohbeti, hoşgörüyü, iyimserliği… Ne varsa hepsini bitirmişiz. Ondan sonra da “kadınlar güldür, çiçektir.”
Yok işte. O öyle olmuyor.
Olmadığından da yok kadınlar günü, yok neneler günü, yok ebeler günü diye kasmayın hiç.
Hepimiz birbirimizi biliyoruz, öyle değil mi?
+++
Kul kula ne sormalı: Mezhebi geniş olmak nasıl bir his? Bu kadar pişkin olmayı nasıl başarıyorsunuz? Ya da şöyle sorayım dinden, diyanetten, namazdan, abdestten bahsedip nasıl bu kadar yüzsüz, nasıl bu kadar pişkin olabiliyorsunuz? Yazık ki ne yazık hem de…