Geçen hafta Hollanda Hükümeti Bilimsel Danışma Kurulu’nun hazırlamış olduğu ‘İslami aktivizmin dinamizmi’ adlı raporun Noordwijk’teki tartışmasına yer vermiş ve raporun en önemli sonuçlarından bir tanesinin bazı çevrelerce sanıldığı veya iddia edildiği gibi islam’ın demokrasi ile bağdaşmadığı tezini çürüttüğünü yazmıştım.
Bu hafta yine UETD’nin Noordwijk tartışmalarının ikinci bölümünde yer alan “Musa Carullah’a göre islam’da kadın” başlıklı konuya yer vermek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı sayın Mehmet Görmez’in sunduğu konuya geçmeden önce kısaca Musa Carullah’ı tanımaya ne dersiniz.
Benim için Musa Carullah ismi çok fazla değil, üç dört yıl öncesinde duyduğum bir isim. Hatırlayanlar olacaktır belki. Bu köşede “Hatun” başlığı taşıyan yazımda bu konuyu işlemiştim. Türkiye’de ‘Hatun’adlı kitabı bulabilmek için kaç kitapçı gezdiğimi ancak Konya’da ikinci el kitap satan bir kitapçıda sözkonusu kitabı bulduğumu yazmıştım.
Önce Musa Carullah’ı tanıyalım isterseniz.
Musa Carullah kimdir?
“1875'de Kazan'da doğan Musa Carullah, öğretimini Buhara, Mısır, Hicaz, Hindistan ve Şam medreselerinde tamamladı. Tahsil hayatından sonra döndüğü memleketinde ilmî, siyasî ve içtimaî hareketlere öncülük etti. 1917 Bolşevik İhtilali'nden sonra da bu çalışmalarını sürdürdü. Yazdığı bir eserden dolayı tevkif edildi, eziyet ve işkencelere uğradı ve Rusya'dan kaçmak zorunda kaldı. Sürgün denilebilecek bu hayatı, Çin, Hindistan, Almanya, Türkiye, Japonya ve Mısır'da geçti. Mısırda Abduh ile tanışır ve kendisinden dersler alır. 1949'da Kahire'de vefat eden Musa Carullah'ın çeşitli meselelere dair çok sayıda eseri bulunmaktadır. Carullah’ın son dönemde Türkiye'de tanınmasını sağlayan ise Mehmet Görmez olmuştur.”
Çok değerli bilim adamımız Mehmet Görmez’in gerek Noordwijk’teki hafta sonu programında yaptığı konuşmasından gerek hazırlamış olduğu ‘Musa Carullah Bigiyef’ adlı kitabından öğrendiğimize Musa Carullah’ın hayatı çile, ızdırap ve sürgünde geçmiştir. Ülke ülke dolanmıştır. Çok sevdiği hatun’undan, çocuklarından ayrı kalmış, onları görmeden hayata veda etmiştir.
Doçent Mehmet Görmez konuşmasına başlarken şu önemli tesbiti yapıyor. İslam’ın en temel kaynağı olan Kur’an’daki ayetler genel anlamda ikiye ayrılırlar. Bir gruptaki ayetlerin önü kapalıdır. Yorumlanmasına gerek kalmadan anlaşılan ayetlerdir. İtikatla ilgili ayetlerdir. Diğer gruptaki ayetler ise ‘önü açık” ayetlerdir. Sürekli yorumlar getirilmesi gereken ayetlerdir.
Müslümanların bu konuda bilgi boşlukları vardır. İşte bu konulardan bugün en çok tartışılan bir konu İslam’da kadın meselesidir. Oysa “Kadınla ilgili sorunlar bütün insanlığın sorunudur. Zira kadın ile erkek arasındaki biyolojik farklılığın toplumsal ve kültürel bir farklılığa dönüştürülmesi bin yılların ötesinden günümüze intikal eden bir sorundur.
Oysa ki Kur'an kendi inananlarına, kadın hakkında çizdiği çerçeve ile de yetinmeyip zaman içerisinde daha ileri adımlar atmalarını emretmiştir. Ne var ki Müslümanlar tarih içinde Kur'an'ın bizzat çizdiği çerçeveyi dahi yakalayamamış ve Kur'an öncesi düşünceler İslam toplumlarında hayatiyetini, hem de İslam görüntüsü altında, devam ettirmiştir. Kadim din ve kültürlerin Müslümanlara tesiri, yerleşik kültür ve geleneklerin dine baskın çıkması, dinin ve dini metinlerin yanlış anlaşılması ve yanlış yorumlanması yanında, Müslümanların ahlaki zaafları da bu tür düşüncelerin yaşamasına ve kökleşmesine zemin teşkil etmiştir.
Kadının hicabına yönelik bütün hükümlerin, sadece erkekleri fitne ve fesada düşmekten alıkoymak için vazedildiği söylemi insafsızcadır. Zira bunu Allah'ın (c) adaleti ile izah etmek kabil-i imkân olmayacaktır. Kadın erkek ilişkilerinde medeniliğin ölçüsü, mutlaka bunların insanlıklarını, günlük hayatın her anında cinsiyetlerinin önüne geçirmek olmalıdır.”
Dolayısiyle kadın her şeyden önce insan’dır.
Hafta sonu programına katılanları mest eden bu ve benzeri açıklamalar, Müslümanlarda bazen geleneğin dini hükümlerin önüne geçtiğini bizlere bir defa daha göstermiş oldu. Konu sadece Musa Carullah’a göre İslam’da kadın konusuyla sınırlı kalmadı elbette. Katılımcılar ve Mehmet Görmez özellikle tartışma bölümünde Müslümanların Avrupa’da karşı karşıya kaldıkları sosyal ve dini meseleleri de masaya yatırma imkanı buldular. Musa Carullah’la tanışmanın yanısıra, hafta sonu programının ikinci bölümünün çok önemli bir yönü de bu problemlerin envanterinin çıkartılması oldu.
Nedir bu sorunlar?
Bu sorunlar, çok dinli evlilikten tutun da, kadın/erkek eşitliği, feminist Müslüman kadınlar, Kültürel baskı, kadın ve katılım, eşcinsellik, çok evlilik, cariyelik, koruyucu aile, evlatlık, ihanet, vs. vs.
Ortaya çıkan sorunlar mutlaka bir şura çerçevesinde geniş bir kadroyla tartışılmalıdır. Bu konuda tüm desteğin verileceğini en yetkili şahıstan duymuş olmak ise bambaşka bir şeydir.
Demek ki yapılacak daha çok iş var....