İslam literatüründe “kardeşlik” kavramı çok önemli. “Bütün Müminler kardeştir” öylesine söylenmiş bir söz değildir.
İslam kardeşliği hem dini hem de sosyal planda çok güçlü bir söylemdi.
Bunun İslam tarihinde çok bariz bir uygulaması da gerçekleşmiştir.
Resul-i Ekrem Hazreti Muhammet (SAV) Mekke ve Medinelilerin arasındaki samimiyeti kuvvetlendirmek için Muhacirlere Ensar arasında bir kardeşlik vücuda getirmeyi düşünmüştü.
Bu nedenle Medine’de kardeşliği kurumsal bir müessese haline getiren bir girişime imza attı: “Hicretin birinci yılının yedinci ayında idi. Hazreti Peygamber, Muhacirlerle Ensar’ı Malik oğlu Enes’in evinde topladı. Biri Mekkeli diğeri Medineli olmak üzere ikişer kişiyi bir Ensar ile bir Muhaciri birbirlerine kardeş yaptı. Bir rivayette 90 diğer bir rivayete göre 300 sahabe arasında kardeşlik muahedesi yapıldı. Medineli Müslümanlar, Mekkeli kardeşlerini alıyorlar evlerine götürüyorlar, mallarına ortak ediyorlardı. Bu din kardeşliği, öz kardeşlikten daha kuvvetli idi. Öyle ki, yalnız hayatta iken yardım sağlamakla kalmıyor ölüm halinde de din kardeşine mirastan hak veriyordu.”
Buna İslam tarihinde Muâhât adı verildi.
Evet bütün Müslümanlar kardeş kılındı…
Malları, canları, aileleri birbirine emanet edildi…
Peki şimdi Müslümanlar ne durumda?
Mallarını paylaşan, hatta birbirlerine miras bırakan bir İslam anlayışından, mal mülk biriktirmekten başka bir şey düşünmeyen bir İslam anlayışına nasıl gelindi?
Birbirlerinin canına kasteden, birbirlerini yok ederek İslam adına hizmet ettiğini iddia eden anlayışa nasıl gelindi?
Ünlü düşünür Hobbes insanın ne kadar acımasız bir hal alabileceğini, insanın başka bir insana nasıl zarar verebileceğini ortaya koymak için “İnsan insanın kurdudur” der.
Maalesef aynı yargı şu günlerde Müslümanlar için kullanılabilmektedir…
İslam coğrafyasına baktığımızda bunu çok açık bir şekilde görüyoruz…
Güya İslam adına Müslümanları katleden örgütleri görüyoruz…
Müslümanlara işkence yapan, Müslümanların malına, namusuna göz diken yapılanmaları görüyoruz..
İnsan olanın yapamayacağı, vicdanın aklın el vermediği işkenceler Müslümanlara bu yapılar eliyle gerçekleştiriliyor.
Nerede İslam kardeşliği?
Bütün bu yapılanlar karşısında İslam dünyasında çok güçlü çok yürekli bir ses maalesef henüz duyulmuş değil.
Maalesef İslam alimlerinin bu konuda yeterince seslerini duyurmadıklarına şahit oluyoruz.
Müslümanların da aynı duyarlılığı göstermediğini üzülerek görüyoruz…
İslam dünyasının bu perişanlığını gördükçe ve tabii ki sormadan edemiyoruz: “Müslüman Müslüman’ın kurdu “haline nasıl getirildi?