Müteahhit konusunda ne kadar şanslı bir şehiriz. Seyyid Harun Camii restore edilme sürecinde, gazeteciliğin verdiği refleks ile “Bu restore nasıl oluyor acaba? diye çalışmaları yerinde görmek için ara sıra giderdim.
Ne inşaatçılıktan anlarım, ne ustalığım var, ne de marangozluk diye bir şey bilirim. Bir ziyaretimde gördüm ki, pencereler tamamlanmış ama normal olmadığını gördüm. “Acaba orijinali mi böyle de ona uydurmaya mı çalışıyorlar?” dedim içimden. Birleşen yerlerde gözle görülür derece de açıklıklar var. Kanatlar kapanınca eğrilikler çarptı gözüme. Bu durumu işten anlayan birisine bildirdim ve o zamanın yetkili ve etkili kişileri ile bir inceleme yaptılar. Sonuçta yanlışlıkların düzeltilmesi istendi ve yeniden sökülüp düzeltilmesi yapılarak yerlerine takılmıştı. Tarihi özelliği olan bir camide bu işler böyleyse sen var git dedim ve; “Seydişehir müteahhitlik konusunda ne kadar şanslı!” diye içimden geçirmiştim. Konuya bu şekilde girince hemen birilerinin aklına onlarca buna benzer olumsuzlukların gelebileceğini düşündüm. Haksız da sayılmaz vatandaşlarımız.
Hastane konusunu diyelim mesela... Beyşehir’de adamlar bizim hastanenin iki, üç katı büyüklüğündeki hastaneyi yaptılar ve bitirdiler...
Bizim hastane ise yılan hikâyesine döndü ve “ha bugün ha yarın, ha bu yıl ha gelecek yıl, ha bu bahara ha gelecek bahara, her şey tamam tefrişat yapılıyor” falan derken çatısı akmaya başladı. “Omuzum yamızım…” değişen müteahhitlere rağmen hastanemiz hâlâ açılamadı.
Bunu da geçtik…
Bu durum bize, Mahmut Esat Ortaokulu yapılıp tamamlanmadan dökülmesini anımsatıyor. Yazık…
Seydişehir'in başarılı öğrencilerinin bulunduğu okul ve öğrencileri nerede okurlar? Alüminyum da mı yoksa İmam Hatip Ortaokulu’nda mı? Oradan oraya koşuşturma ile geçen eğitim öğretimde bu başarıyı yakalayan okul idaresi ve öğretmenlerini kutlamak gerekir.
Ne oldu bizim arıtma tesisine? Milyon dolarlık yatırım, gelecek için elzem olan yatırım… Yine bir türlü bitirilemedi…
Rahmetli Erbakan Hoca’nın açtığı Konya yolunun açılmasından bu yana kaç yıl geçti hatırlayan var mı? Hâlâ bitecek hâlâ bitecek… Neyse bu konular yazdıkça uzar gider…
Suçu hep başkalarında arayamayalım; “Biraz da kendi kendimizle uğraşmayı bırakıp bu işlerle ilgilensek daha mı iyi olur” diye düşündüm…
Bu arada yazının esas kapak konusunu da unutmayalım “Birileri işin şov kısmını bırakarak yapımı devam eden bahse konu yerlere giderek defalarca inceledi (gerçi şu günlerde biraz azaldı) görüntüsü verip boy boy fotoğraf çektirme yerine; “Bu işler nasıl erken biter diye bu işin üzerine kafa yorsa nasıl olur acaba?” diye sormak geldi içimden.
Haksız mıyım?
İleriki haftalarda son günlerdeki yatırımlar konusuyla devam edeceğiz inşallah…