NATO Genel Sekreter Yardımcısı Büyükelçi Tacan İldem, Türkiye'nin NATO'ya önemli katkılarının olduğunu belirterek, "NATO faaliyetleri açısından Türkiye'nin son derece önemli ve değerli bir müttefik olduğunu herkes kabul ediyor." dedi.
İldem, İletişim Başkanlığının koordinasyonundaki "WeAreNATO" kampanyası için geldiği İzmir'de, AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Türkiye'nin NATO içindeki önemi ve ağırlığına değinen İldem, pakta ilişkin destek seviyesinin yüksek olduğunu ve bunun Türkiye açısından da geçerli bir husus olduğuna dikkati çekti.
"Türk kamuoyunda NATO üyeliğimize NATO'da kalmamız gerektiğine inananların sayısının görece olarak yüksek olduğunu görüyoruz." diyen Tacan İldem, özellikle genç kuşak, kadınlar ve öğrenim seviyesi fazla yüksek olmayan kesimlerde NATO bilgisinin az olduğuna tanıklık ettiklerini söyledi.
Türkiye'nin NATO üyeliğinin 68 yıldır her iki tarafın yararına işleyecek şekilde devam ettiğini vurgulayan İldem, "Türkiye'nin güvenlik, savunma politikasının ana eksenini aslında NATO üyeliği teşkil ediyor ve üye olduğu 1952 yılından bu yana Türkiye, NATO'nun sınırlarını korumanın yanı sıra NATO'nun kuruluş belgesi niteliğindeki Washington Antlaşması'nda yer alan ilkeleri ve demokratik ülkeleri savundukları ortak değerleri de korumaya gayret ediyor." diye konuştu.
Türkiye’nin NATO'ya önemli katkılar sunduğunu vurgulayan Genel Sekreter Yardımcısı Tacan İldem, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin NATO'ya önemli katkıları var, her şeyden önce Amerika Birleşik Devletlerinden sonra NATO'nun ikinci büyük silahlı kuvvetlerine sahip olduğunu hatırlamamız lazım. Öte yandan İzmir'de NATO Kara Komutanlığına Türkiye ev sahipliği yapıyor. NATO'nun daimi deniz gücüne katkılarda bulunuyor. NATO'nun önemli operasyon ve misyonlarına ki bu Kosova, Afganistan ve Irak'ta halen devam etmekte, önemli katkılarda bulunuyor. Keza Malatya'nın Kürecik bölgesinde NATO'nun balistik füze savunma mimarisinin parçası olan bir radarına ev sahipliği yapıyor ve bütün NATO'nun ortak tatbik tatbikatlarını eğitim faaliyetlerine de katkıda bulunuyor. Dolayısıyla NATO faaliyetleri açısından Türkiye'nin son derece önemli ve değerli bir müttefik olduğunu herkes kabul ediyor."
- "Türkiye'nin meşru güvenlik endişelerini anlıyorlar"
NATO’nun da Türkiye’nin güvenlik ve savunmasına önemli katkılar sunduğuna işaret eden İldem, şöyle devam etti:
"Son yıllarda güvenlik ortamının giderek karmaşık hale geldiğini görüyoruz. Terör saldırılarının pek çok yerde baş gösterdiğini, özellikle Türkiye'nin sınırdaş olduğu coğrafyadaki istikrarsızlığın başta terörizm olmak üzere önemli güvenlik sınamalarını beraberinde getirdiğini görüyoruz. NATO'nun terörle mücadelede uluslararası camianın faaliyetlerine katkısını artırma yönünde adımlar attığını da görmekteyiz. Türkiye terörle mücadelede önemi ve ağırlığı büyük olan, katkıları vazgeçilmez nitelikte olan bir müttefik ülke. Ne yazık ki terörden en fazla çekmiş bu mücadelede çok kurban vermiş bir ülke. Bu da ittifak genelinde görülüyor. Türkiye’nin bu mücadelesi için müttefik ülkeler ve NATO dayanışma gösteriyorlar. Türkiye’nin meşru güvenlik endişelerini de anlıyorlar ve idraki içindeler."
NATO müttefikliğinin beraberinde getirdiği bazı avantajların da görülmesi gerektiğini vurgulayan İldem, "Şöyle ki NATO'nun temelini oluşturan Washington Antlaşmasının 5. maddesi ortak savunma yükümlülüğünü ortaya koyuyor. Yani 'birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için' anlayışı bu ortak savunma çabalarına yönlendiriyor. Bir müttefik ülkeye vaki olabilecek saldırının tüm ittifaka yapılmış saldırı olarak kabul edileceği kabul görüyor, bu antlaşmanın bir hükmü. Bu ise NATO'nun değeri ölçülemeyecek caydırıcılık katma değerini beraberinde getiriyor."
Geçen yıl 70. yıl dönümünü kutlayan NATO'nun üye ülkelerde barış, istikrar ve vatandaşların özgürlüğünü muhafaza yönünde her bir müttefik ülkeye katkı sağladığının görülmesi gerektiğini de anlatan İldem, şu değerlendirmede bulundu:
"Son yıllardaki güvenlik sınamaları dikkate alındığında NATO'nun Türkiye'ye ilişkin güvence önlemlerini kabul etmiş olduğunu da biliyoruz. Örneğin Suriye'den gelebilecek balistik füze tehdidine karşı hava savunma yeteneğini takviye edici önlemler alınmış bulunuyor. Ayrıca NATO'nun gerek Karadeniz'de gerekse Akdeniz'in doğusunda deniz gücü varlığını arttırmış olduğunu da görmemiz lazım. Keza terörle mücadele faaliyetleri kapsamında DEAŞ ile mücadeleye katkı sağlamak üzere bu alanda oluşturulmuş küresel koalisyonun faaliyetlerine destek olacak gözetleme ve erken uyarı sistemi Konya üssünde faaliyet gösteriyor. Bu tabi Suriye'de değil Türkiye üzerinde uçuş yapıyor ancak hava resmini koalisyona iletiyor. Bu önemli bir katkıdır. Keza Awacs Türkiye yönünden de güney sınırında vaki olabilecek herhangi bir hava sahası ihlalini tespit açısından bir erken uyarı işlevi görüyor."
Tacan İldem, bütün bunlara bakıldığında aslında NATO'nun Türkiye'nin güvenlik ve savunması yönünden son derece değerli bir örgüt olduğunun görüldüğünü ve zaman zaman "Türkiye NATO ilişkileri" şeklindeki bir tanımlamanın doğru olmadığına vurgu yaptı. İldem, "Çünkü aslında Türkiye NATO'nun içindedir, NATO'nun dışındaymış gibi bir algı yaratılması da doğru değildir. NATO'nun aldığı ya da almadığı bir karar Türkiye dahil bütün ülkelerin ortak iradesi ve kararını yansıtmaktadır." diye konuştu.
Geçen yılın aralık ayında NATO devlet ve hükumet başkanlarının Londra'da bir araya geldiklerini anımsatan İldem, o toplantıda gündemindeki konuları ele almanın ötesinde bir de geleceğe dönük bir vizyon ortaya koyduklarını söyledi.
- "İnovasyon NATO çalışmalarının merkezinde yer alan bir konu"
Tacan İldem, Londra'daki toplantının tedbirlerin gözden geçirilmesine de imkan sağladığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"NATO'nun Rusya'ya karşı çifte güvenli bir politikası var. Caydırıcılığın güçlendirilmesinin yanı sıra bir de düzenli bir diyaloğun sürdürülmesi amaçlanmakta. Öte yandan hibrit, siber saldırılar gibi yeni olgularla da uğraşmak ve buna ilişkin savunma imkanlarını güçlendirmek durumunda. Bu alanda atılmış adımları da liderler gözden geçirdiler. NATO'nun uluslararası camianın terörle mücadeledeki faaliyetlerine katkısını da artırması söz konusu. Bu alanda bir eylem planı hazırlanmıştı, bu eylem planının uygulanması da yine liderlerin gündemindeydi."
Bir başka konunun ise Çin olduğunu ifade eden İldem, şu bilgileri paylaştı:
"Çin'in küresel düzeyde giderek hem bir ekonomik güç olmanın ötesinde bir askeri güç haline geldiğini de görmekteyiz. Çin'in bu şekilde güçlenmesinin güvenlik ortamına ne tür etkileri olacağı, beraberinde ne tür sınamalar getireceği liderlerin gündemindeydi. Öte yandan meseleye sadece sınama noktasından bakmamak lazım, aynı zamanda Çin ile ilişkilerin sağlayabileceği imkanlar üzerinde de durulmakta. Dolayısıyla meseleyi bir sınamalar ve fırsatlar penceresinden bakılması gerektiğini liderler görüyorlar. Bir diğer husus da gelişen teknolojiler, bu gelişen teknolojilerin günümüz güvenlik ortamına ne tür etkileri olduğunun da etraflı bir tahlili gerekiyor. Artık yenilikler, buluşlar ve inovasyon NATO çalışmalarının merkezinde yer alan bir konu vasfını kazanmış bulunuyor."