Bayramların güzel yönlerinden biriside, uzun süre görüşmeyen dostların bir araya gelmesi ve ülkemizle ilgili birçok konuyu konuşmasıdır.
Bayramda iktidar partisinden yönetici bir dostuma sohbet sırasında sordum “Ne olacak bu dershaneler”
Başbakanımızın emri var dershaneler kalkacak. En kısa sürede bitirin bu işi diye emir verdi dedi.
Bende; Başbakan böyle istediyse, talimatı da verdiyse, yapacak bir şey kalmamıştır dedim.
Ancak ilk anda benim düşündüğüm gibi olmamış. Parti içinden önemli bir gurup bu iş zor ve zaman alır diye itiraz etmişler. Bana sorarsanız da itiraz edenler doğru yapmışlar. Sonra da başbakanın kararlı tavrı karşısında işi daha fazla uzatmamışlar.
Eski bir özel öğretimci ve dershaneci olarak ben bu olaya daha farklı bakıyorum.
Öncelikle sormak istiyorum;
Dershanelerden sonra evinde özel ders veren Öğretmenlerin de işini bitirecek misiniz? Tabiî ki bunu önlemek mümkün değil.
Eğer başbakanın bu emri, dar gelirli ailelerin, dershanelere para akıtmasını engellemek ve hiç kimseyi dershaneye göndermeyerek "yarışta eşitlik" sağlanmak için ise, bu mantıkla özel dersin de yasaklanması gerekir.
Sayın Başbakanın dershaneleri kapatma kararının, üniversite giriş sınavlarını kaldırma kararıyla bağlantılı olduğunu biliyorum.
Başbakan, üniversite sınavı kalkarsa dershaneye de ihtiyaç kalmayacağını, böylece anne babaların da bu yükten kurtulacağını düşünüyor.
Ancak tüm eğitimcilerin birleştiği bir konu var;
Üniversite sınavları kaldırılıp üniversite girişleri okul performansına da endekslense, ya da buna benzer başka bir yöntem de bulunsa;
Sonuç ta üniversiteye girmek isteyen çok, yerleştirilen az ise (Girmek isteyen 2 milyon yerleştirilecek 500 bin kişi) burada çok ciddi bir eleme yapılması gerekiyorsa; adaylar arasındaki rekabeti ortadan kaldırmak mümkün değildir.
Böylesine bir rekabetin olduğu yerde, öne geçmek isteyenlerin özel hazırlık yapmasını da kimse engelleyemez.
Hem bu yarış olacak, hem de bu çocukları yarışta öne çıkaracak dershaneler kapatılacak..
Peki o zaman ne olacak dersiniz?
Daha az sayıda öğrenci daha fazla para ödeyerek ya kaçak dershanelere gidecek yada özel derse yönelecektir.
Birde devletimizin üzerinden büyük bir yükü aldığını düşündüğüm dershanelerin kapatılmasıyla binlerce öğretmen işsiz kalacak, Türkiye”deki işsizler ordusuna yeni isimler katılacaktır. Buda yetmiyormuş gibi dershanelerin ödediği vergiden devletimiz mahrum kalacaktır. Çünkü dershanelerin en büyük ortağı devlettir. Değişik isimlerle dershanelerin ödediği vergi % 45 dolaylarındadır.
Bu olayın bir başka yönü de
Özgürlüklerin kısıtlanmasıdır. bitirilecek konu hür bir toplumun olmazsa olmazlarından olan girişim özgürlüğünün "bitirilmesi" dir.
Daha anayasamız değişmemiştir.Değişse de bu maddenin değişmesi mümkün değildir.
1982 Anayasası'nın "Çalışma ve Sözleşme Hürriyeti" başlıklı 48'inci maddesi "Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir" demektedir
Anayasal bir hak olan girişim özgürlüğünü kaldırılabilmesi için, yapılan bu yasaklamanın "kamu yararı"na olduğunun ispatlaması gerekir
Eğer dershaneler, gençliğe kötü alışkanlık edindiriyor, ruh ya da beden sağlığını bozuyorsa, o zaman benim söyleyecek hiçbir sözüm yoktur.
Anayasamıza göre insanlar çocuklarına istediği yatırımı yapabilir bu konuda istedikleri kadar da para harcarlar.
Tekrar soruyorum; Eğer başbakanımız dershaneleri kapatın emrini, dar gelirli ailelerin, dershanelere para akıtmasını engellemek ve hiç kimseyi dershaneye göndermeyerek "yarışta eşitlik" sağlanmak için vermişse.
"Özel okullar” ne olacak
Özel okullarda birçok açıdan daha geniş imkânlara sahip oldukları için öğrencilerini daha iyi yetiştiriyorlar; o okullarda okuyan çocukların üniversite kazanma ihtimali daha yüksek oluyor.
Bu da fırsat eşitliğine aykırı bir durum yaratıyor.
Öyleyse özel okulları da kapatalım.
Kapatalım, benim için hava hoş,
Ama bu yasaklama açıkça Anayasa ihlalidir. Onu da söylemeden geçemeyeceğim.
Kardeşliğin doğduğu,
Sevgilerin birleştiği, mutlu ve umutlu, sevgi dolu nice bayramlara...