Nebevî güzellikler aynası ve bizim aynamız!
Hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekip, o büyük hesap gününe hazırlanmamız gerekir. Bu meyanda şimdi şöyle düşünelim:
İki boy aynamız olsun. Bunlardan biri Hz. Peygamberin nebevî güzelliklerini yansıtan boy aynası olsun, onun karşısındaki ayna da bizim özelliklerimizi yansıtan bir boy aynası olsun. Şimdi bir Nebevî güzellikleri yansıtan aynaya bakalım, bir de kendi boy aynamıza bakalım ve iki aynadaki görüntüleri birbirleriyle karşılaştıralım.
İşte Nebevî aynada öne çıkan pek çok güzellikten bir kaçı: Emin Elçi… Dost İnsan… Bilge İnsan… İnsanlık Sevdalısı… Rabbine Kul… Ümmetine Düşkün… Örnek Aile Reisi… Dirayetli Yönetici… Düşkünlerin Sahibi… En Cömert… En Vefalı… Cesaretli Asker… En Etkili Hatip… Kısaca her konuda, her zaman, herkese En Güzel Örnek…
Şunlar da bizim boy aynamıza yansıyan özellikler: Güvensizlik… Vefasızlık… Düşmanlık… Günahlar… Tembellik… Cimrilik… Korkaklık… Beceriksizlik… Bilgisizlik… Kötü örneklikler… Daha nice karalar…
Evet, bir tarafta Emin Muhammed, onun karşısında güvensizlik problemi yaşayan bir ümmet.
Bir tarafta muhabbet abidesi dost insan Hz. Muhammed, onun karşısında birbirini yiyen bir ümmet.
Bir tarafta ilk emri Oku olan bir dinin tebliğcisi bilge insan Hz. Peygamber, öteki tarafta en az okuyan toplumların başında gelen bir ümmet.
Bir tarafta vefa abidesi bir peygamber, öbür tarafta vefaya hasret çeken bir ümmet!
Bir tarafta cesaret abidesi bir peygamber, diğer tarafta korkak bir ümmet!
Bir tarafta düşkünlerin sahibi, cömertlik abidesi bir peygamber, öteki tarafta aç komşularına rağmen tok yatmasını bilen cimri bir ümmet.
Bir tarafta büyük düşünen, büyük hedefleri olan, bu hedefleri için durmadan çalışan bir peygamber; öteki tarafta küçük hedeflerin içerisinde kaybolan, doğmadan ölmeyi bekleyen tembel bir ümmet!
Örnekleri çoğaltabiliriz. Ama en güzeli yol yakınken, ömür kredileri kapanmadan kendimize çeki düzen vermektir. Zira biz aynaya, kendimize çeki düzen vermek için bakarız/bakmalıyız. Bu iki aynaya da özümüzdeki, sözümüzdeki ve işimizdekilere çeki düzen verme adına bakmalıyız. Yoksa yanlışlar düzeltilmeden, eksikler tamamlanmadan aynaya bakmanın da bir anlamı yoktur, Muhammed ümmetindenim deyip övünmenin de!
Evet, Peygamberimiz Hz. Muhammed sallallahü aleyhi vesellem, peygamber olarak gönderildiği gün gibi hala kırk yaşında ve ümmetinin başında durmakta. Kur’ân ve Sünnet emaneti ile onları yönetmeye devam etmekte. Biz ümmetine düşen ise, gönül ve beyin alıcılarımızı O’na çevirip O’nun güzelliklerini hayatımıza yansıtmaktır. Vesselam.