İSTANBUL (AA) - Eğitimci-yazar Muzaffer Doğan, Necip Fazıl Kısakürek'in, Yunus Emre ve Baki gibi isimlerle yan yana anılabilecek bir şair olduğunu ifade ederek, "Üstat Necip Fazıl devamlı hakikati söyleyen biriydi ve davasından bir milim sapmadı. Ben bu ülkenin yeni Necip Fazıllar da çıkaracağına inanıyorum." dedi.
Şair, yazar ve düşünür Necip Fazıl Kısakürek, doğumunun 114. yılında "Şiirin, Düşüncenin, Davanın Zirvesi" konferansında anıldı.
Birlik Vakfı İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen etkinlik, Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi.
Kısakürek ile birlikte çalışma şansı bulan eğitimci-yazar Muzaffer Doğan, konferanstaki konuşmasında, yüzyıllar içinde Necip Fazıl gibi bir şairin zor yetişeceği değerlendirmesinde bulundu.
Doğan, Kısakürek'in Yunus Emre ve Baki gibi isimlerle yan yana anılabilecek bir şair olduğunu belirterek, "Birçok şairimiz, ilim ve fikir adamımız var ama Türk şiirinin, düşüncesinin ve davasının zirvesi Necip Fazıl Kısakürek değilse zirve kim olabilir? Üstat Necip Fazıl devamlı hakikati söyleyen biriydi ve davasından bir milim sapmadı. Ben bu ülkenin yeni Necip Fazıllar da çıkaracağına inanıyorum." diye konuştu.
- "Mahkemeye çıktığımızda 'Bizi asın.' diye bağırdık"
Kısakürek'in yanında birçok kişinin yetiştiğine işaret eden Doğan, "Üstada talebe olmak, onun yürüdüğü yolda yürümek netameli bir yoldur. Ülkünün ne olduğunu üstadı tanıyınca anladım. Gerçek ve kurtarıcı ülkünün İslam olduğunu ondan öğrendim. Onun methedilmeye ihtiyacı yok. 110 cilt eser yazmış. Bu vakti nasıl buldu Allah biliyor. Bu eserleri ona övgü için yeterlidir zaten." ifadelerini kullandı.
Necip Fazıl'ın cenaze töreninden bahseden Doğan, şunları kaydetti:
"O gün cenaze sabote edildi. Yaklaşık 800-900 kişiydik ve bizi tutukladılar. Fotoğraflarımızı ve görüntülerimizi çektikten sonra birçoğunu gönderdiler, biz yaklaşık 50 kişi kaldık. Bizi o gece sorguladılar ama sorgulama biçimleri çok dehşetliydi. Kafamıza birer çuval geçirip kalın bir sopayla vurdular. Alakasız sorular sordular. 4 gün sonra Selimiye Kışlası'na götürdüler. Oradaki genç arkadaşları örgütledim ve nihayetinde mahkemeye çıktığımızda 'Bizi asın.' diye bağırdık. Muhtemelen bir yüzbaşıydı, şaşırdı ve 'Cenazeye katılmak neden suç olsun? Necip Fazıl iyi şairdir, çıkın gidin.' dedi ve öyle kurtulduk."
- "Sahne çöktü"
Araştırmacı-yazar Dr. Şakir Diclehan da Necip Fazıl'ı ilk kez 1967'de MTTB Konferans Salonu'nda dinlediğini ve o gün kalabalıktan sahnenin çöktüğünü dile getirdi.
İnsanlardaki coşkunun giderek azaldığını aktaran Diclehan, şöyle devam etti:
"Entelektüel, aydın bir gençlik yetiştirmediğimiz müddetçe bu ülkenin kurtuluşu mümkün değildir. Müslüman dertli olmalıdır. Onun derdi, mutlak suretle bugün ateş içinde olan Orta Doğu topraklarını ayağa kaldırma düşüncesidir. Batı'da bir tek insan ölse bütün dünya ayağa kaldırılıyor ama maalesef bugün, Müslüman'ı Müslüman'a kırdırmak suretiyle 6 milyon şehit verdik. Bu durum hala devam ediyor. Bugün Orta Doğu yangın yeridir. Bunun nedeni, Müslümanlarda bilincin olmamasıdır."
Diclehan, Necip Fazıl'ın hassasiyetlerine dikkati çekerek, "Biz İslam'ı tekrar ayağa kaldırmak istiyorsak, aydın, entelektüel ve kılı kırk yararcasına İslam'ı yaşayan bir toplum örmek durumundayız. İşte rahmetli Necip Fazıl'ın en büyük özelliği bu. Üstat, 'Biz hohlaya hohlaya buz dağlarını erittik, şimdi ortalık çamurdan geçilmiyor.' demiştir. Eğer bugünleri görseydi farklı bir şekilde konuşacaktı. Maalesef hem Müslümanlar hem İslam ülkeleri bin parça oldu. Biz birlik sağlamadıkça toplum ayağa kalkmaz." yorumunu yaptı.
Eğitimin önemine değinen Diclehan, yeni nesillerin büyük fikir adamlarının eylemleriyle ve düşünceleriyle yetiştirilebileceğini sözlerine ekledi.
Necip Fazıl Kısakürek'in şiirlerinin de okunduğu etkinlik, hatıra fotoğrafı çekilmesiyle son buldu.
AA