Millet yerel seçimler öncesinde oy kullanacak seçmen sayısının artışından bahsederken biz Konya’da bunun tam tersine kafa yorabiliriz…
Hani Nail Güreli “Konya’da ev diye gösterilen adreste (meğer polis öğrenci yurduymuş) 360 seçmen kaydedilmiş” diyordu ya.
Konya’daki eksilme öyle 360 kişiyle falan dolacak cinsten değil.
2007 nüfus sayımının sonuçları yavaş yavaş okunmaya başlanıyor.
Buna göre nüfusu en çok azalan il hangisi biliyor musunuz?
Konya, evet Konya…
Türkiye’de 37 ilin nüfusu artarken, 44 ilin nüfusu azalmış.
TÜİK verilerine göre nüfusu en çok artan il 2 milyon 555 bin kişi ile İstanbul olmuş.
Tabi bu çok normal.
İstanbul’u Ankara, İzmir, Bursa ve Gaziantep izlemiş.
Gaziantep’in artışı Konya’nın kaybettiği nüfus kadar.
Gaziantep 1 milyon 285 bin 249 kişiden 1 milyon 560 bin 23 kişiye yükselmiş.
Nüfusu en çok azalan Konya’nın nüfusu 233 bin 84 kişilik eksilmeyle 2 milyon 192 bin 166 kişiden 1 milyon 959 bin 82 kişiye gerilemiş.
Biliyorsunuz nüfus sayımının ardından Konya 2 milletvekili hakkını kaybetti; 16 yerine 14 vekil göndereceğiz meclise…
“16’sı ne yapıyordu ki” demeyin.
Nihayetinde kullanılabilse bir temsil gücüdür, önemlidir.
Sadece bununla da sınırlı değil kaybettiklerimiz.
Şehirlerde yaşayanların sayısının değişmesi, özellikle altyapı yatırımları açısından büyük önem taşıyor. Çünkü illere yapılan yardımlardaki para tutarı nüfusa göre ayarlanıyor.
Şimdi Konya’ya devlet tarafından gönderilen parada nüfusa göre bir ayarlama yapılacak.
Zaten devletten pek çok beklenti içinde olan Konya, bir de bu yüzden gerileyecek.
Tabi Konya’nın nüfusunun azalmasının tek boyutu göçle alakalı değil.
Yani Gaziantep, kendisinin doğusundaki insanlar tarafından bir geçiş yolu olarak kullanılıyor. Böyle olunca da nüfusu artıyor.
Sonra nüfusu artan illerin problemleri de buna paralel olarak artar.
Başbakan Erdoğan’ın 3 çocuk tavsiyesini hatırlarsınız…
Şu ya da bu nedenlerle Erdoğan’ın işaretiyle dalga geçenlere söyleyeyim; Türkiye’de nüfus artış hızı düşüyor.
Yapılan hesaplamaları ortaya koyalım:
Bu yıl yüzde 1,18 olarak hesaplanan nüfus artış hızı 2010 yılında yüzde 1,11’e gerileyecek, 2015 yılına gelindiğinde ise yüzde 1’in altında olacak.
2046 yılında nüfus artış hızı hemen hemen sıfır seviyesine düşecek ve nüfus 89 milyon 165 kişi olacak. 2050 yılına gelindiğinde ise eksi yüzde 0,000958’lik artış hızıyla ülke nüfusu 88 milyon 986 kişiye gerileyecek.
Yabancı ülkelerin genç nesilden yoksunluğuna benzer bir hadise Türkiye için kapıda…
Tabi Başbakan Erdoğan’ı dinleyip 3 çocuk sahibi olmak ya da hiç çocuk yapmamak kişilerin kendilerine kalmış.
Kendi bireysel geleceği ile ülke geleceğini düşünenlerin tercih edecekleri bir şey bu durum.
Bunu da bir kenara bırakırsak…
233 bin 84 kişi daha azız, tamam.
Peki, ama yollarımızdaki trafik, hastanelerimizdeki kalabalık, okullarımızdaki yoğunluk neden bu azalmaya paralel olarak seyretmiyor.
Hani nüfusu artan ilin problemleri de artar demiştik ya…
Bizim nüfusumuz azaldığı halde neden her binimize bir dernek, on binimize 7 hekim, 15 hastane yatağı, 5 bin kişiye 1 diş hekimi düşüyor?
233 bin 84 kişi azalmışsak aldığımız hizmetlerin kalitesinde bir yükselme beklememiz gerekmez mi?
Bu soruların cevabını da, sayısı iki azalan milletvekillerimizle yerel yöneticilerimiz verecekler.
“Verecekler” mi dedim.
Hiç sanmam.