Neler oluyor? Tarih boyunca düşünürlerin, bilim adamları ve siyasetçilerin zihinlerini hep meşgul edip durmuş bu soru... Sorular, bizim coğrafyamızda bazen soru sahiplerine büyük paralar kazandırmış; bazen de kılavuzu karga olanın burnu ... kurtulmaz örneği başlarını büyük belalara sürüklemiş.
Neler oluyoru öğrenmek için sanırım önce İnsan nedir? sorusuna cevap bulmamız gerekiyor. Bence dünyanın en zor sorusu bu. Yanıtını öğrenmek refah ve çile getirmez. Bu bağlamda sorular üretmek sıkıntı vermez gibi geliyor bana. Evrenin tarihi boyunca insanlara rehber olan fani isimlerin, bilimle uğraşanların kimisi insanı konuşan bir canlı olarak tanımlamış, kimisi de insan, soylu bir hayvandır demiş. Bana göre insan, vicdan sahibi bir yaratıktır. Dolayısıyla, vicdanı teşekkül etmemiş kişilere insan demek doğru olmaz. İnsan, en güzel şekilde yaratılmıştır. Kainatın gözbebeğidir. Yeryüzünde Allahın halifesidir. Tamam! Ama bir şartla: Vicdanı teşekkül etmiş olmak koşuluyla. Aksi durumda o, sefillerin en sefilidir.
Bu cümlelerin ruhu dini yaşam için olduğu kadar sosyal hayat için de geçerlidir. Belli mevkilere gelmiş kişilerin vicdanlarından önce cüzdanlarını düşünmeleri insanlıkla bağdaşır mı?
Şehr-i Konya ve Türkiyede neler oluyor ? Siyaset, ticaret, devlet daireleri, medya ve sivil toplum örgütlerinde nelerin yaşandığını, yeni hedefleri veya gizli planları merak etmez miyiz? Bu sorulara kamusal alanlarda fısıltı, mırıltı ve yüksek sesle cevap aramaz mıyız?
Beklentilerimiz gerçekleşmezse ah ve feryatlar kulakları sağır etmez mi? Bu ne biçim siyaset, adamlar öyle bir çalışıyor ki, lobiciliğin kralını yapıyor demez miyiz?
Bu kente hizmet, himmet ve kimlik borcu olanlar kamuoyunu doğru bilgilendirmek zorunda.
Konyalı olarak nelerin doğru, nelerin yanlış olduğunu öğrenmemiz gerekiyor. Yeri ve mekanı önemli değil. Ne olup bittiyse, ne öğrenmek istiyorsak, dersimize iyi çalışmalıyız.
Demokrasilerde olan biteni iyi anlamak ve önlemleri akılcı yöntemlerle bağlamak mecburiyetindeyiz. Sayılı günler tez zamanda biter. Gelecekte rahat yaşamak istiyorsak sokaklara, caddelere, insanlarımıza, ideolojilerimize sahip olmalıyız.
Bizler insanız. Sorunlar karşısında aklımızı birleştirip çıkış yolları bulacağız. Ama, asla teslim olmayacağız. Çünkü teslimiyetin felaket olduğunu öğrendik artık. Çözümleri de halka inerek, onları dinleyerek, mazlumu ve mağduru sevindirerek sağlamalıyız.