Yıllarca emek verip en üst düzey okullarımızda okuttuğumuz avukatlarımız, çıkıp kendi meslektaşlarını gözlerini kırpmadan vuruyorsa…
Yıllarca eğitip öğrettiğimiz doktorlarımız, attıkları bunca yeminlere rağmen, ameliyat masasında yatan ve ölümle pençeleşen hastalarını satabiliyor ve onları ölüme terk edebiliyorsa…
Geleceği kendilerine emanet edebilmek için bağrımıza basıp büyütüp yetiştirmeye çalıştığımız gencecik yavrularımız, birbirlerinin üzerine gözlerini kırpmadan kurşunlar yağdırabiliyorsa…
Bunca ders ve kurslarda aldığı trafik eğitimine rağmen, ehliyetli biri çıkıp trafik canavarı olarak bir çok kişinin ölmesine, yaralanmasına ve zarara uğramasına neden oluyorsa..
Sağlığa ve topluma zararını ve kullanmanın günah olduğunu bildiği halde bu kadar kişi alkol ve uyuşturucu almaya devam ediyorsa…
Paketlerinin üzerinde yazan “Sigara öldürür, kanser yapar, zayıflatıp çürütür” uyarılarına rağmen bu kadar insanımız para sayarak sigara içmeye ve kendini zehirleyerek taksitle intiharı göze alabiliyorsa…
Bunca uyarıya rağmen insanımız, rüşvete yönelip tüyü bitmemiş yetimin hakkını göz göre göre yiyebiliyorsa…
Örnekleri çoğaltabiliriz.. Evet tüm bunlar her gün ülkemizde azımsanamayacak kadar oluyorsa, bir yerlerde yanlış yaptık, bir şeyleri eksik bıraktık, bir şeyleri görmezden geldik demektir.
İnsanımıza pek çok şeyi öğrettik, hayatında belki hiç lazım olmayacak bilgilerden, fonksiyonlardan redokslara, dünya başkentlerinden iki bilinmeyenli denklemlere varıncaya kadar azımsanamayacak bilgiler yükledik yüklemesine ama, onların adam gibi adam olmasını sağlayacak bilgilerle donatamadık. Zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi derslerimiz vardı var olmasına ama onlar da yetersiz ve etkisiz kaldı.
Öyle ya “Haksız yere bir insanın canına kıymayı tüm insanlığı öldürmek gibi gören ve adam öldürmenin cezasının ahirette ebedî cehennemde kalmak (5/32) olduğunu bilen bir kimse cana kastedebilir mi?
Kendinizi, kendi ellerinizle tehlikeye atmayınız..(2/195) Ey inananlar, hem kendinizi hem ailenizi, yakıtı insan ve taşlar olan ateşten koruyun.. (66/6) uyarılarını bilen bir kimse kendini ve çoluk çocuğunu tehlikeye atabilir mi?
Kısaca kimselerin görmediği yer ve zamanda bile kendisini bir görüp gözetleyenin olduğunun farkında olan, yaptığı zerre kadar iyiliğin ve kötülüğün karşılığını bulacağı bir Ahirete inanan ve bu inancını canlı tutan bir kimse kötü olabilir mi, kötülük yapabilir mi, karıncayı incitebilir mi?
O halde dinden ürküp korkmayı, dinî ve ahlakî değerlere duyarsız kalmayı bir kenara bırakarak ve nerede yanlış yaptık, sorusunu herkes bir kez daha kendisine sorsun. Anne babalar, öğretmenler, öğrenciler, âmirler-memurlar, basın yayın organları vb etkili ve yetkili olan herkes sorsun ve bu soru ile kendini hesaba çeksin. Çeksin ki hem dünyamız huzur bulsun, hem de ahiretimiz kurtulsun. Aksi takdirde içimizde beyinsizler olduğu sürece helak ve felaketler kaçınılmaz olacaktır. “İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi de helak eder misin Allah’ım!”(7/155)”Bozguncu bâtıl ehli yüzünden bizi de helak eder misin!” (7/13)