Seçimler yaklaşırken, adayları ve parti genel başkanlarını saran seçim heyecanı, vatandaşı önceki yıllardakine göre pek sarmadı kanaatindeyim. Bu biraz da ferdi bakış açısıyla alakalı olabilir. Zira “Hangi renk gözlük takarsan dünyayı o renk görürsün.” Derler ya… Okuma sürecim boyunca hep partiler üstü ve 5 senede bir yapılan seçimler üstü şeyler mütalaa ettiğim için, hiçbir seçimi merakla takip etmedim… Bundan sonra da etme niyetinde değilim, bunu on senedir yazılarımı ve radyo konuşmalarımı takip eden, dinleyici ve izleyicilerim de çok iyi bilirler.
Okuduklarım da düşündüklerim de siyasi programlarının da temsil ettikleri ideolojilerin de üzerinde şeyler olduğu için parti beyannamelerinden tutun, seçim konuşmalarına ve televizyonlardaki seçim programlarına varana kadar hepsi kafa yorucu bir sürü angarya olmaktan öte geçmiyor benim için… Benim için seçim benim kendisine uyduğum için değil, benim görüşüme ve idealimdeki şeylere hizmet edebilme ihtimalinin yüksek olduğu, benim kafamdaki şeylere uyabilecek olan bir siyasi partiye günü gelince oy atarak bir vatandaşlık görevini yerine getirmekten öte bir şey ifade etmiyor. Her ne kadar sayın Erbakan adeti mucibince bu meseleyi ademe mahkum olma(“var olma yok olma meselesi” diyor ya…) ya da “cehenneme vize alıp almama” meselesi olarak görse de/ gösterse de-AK Parti’ye oy vermeyi cehenneme vize almak şeklinde telakki etmiş hazret.- bana göre hiç de öyle değil.
İşte bu yüzden siyasi partiler bazında hiç seçim yazısı yazmadığım gibi beğendiğim ve mecliste görmek istediğim kişiler hakkında yazdığım yazılar da bir elin beş parmağını geçmez. Bu yazı da onlardan biri.
Nevval Sevindi’yi STV’de haber sunmaya başladığı yıllardan beri tanırım. Ayrıca uzun süredir siz onu gazetemizdeki yazılarıyla da tanıyorsunuz. Gerçekten düşünce ufku geniş, meseleleri çok yönlü değerlendirebilen, günümüzün yaygın aydın ve gazeteci hastalığına -yani ötekine hoşgörü ile bakma özürlüler için söylüyorum- yakalanmamış nadir kişilerden biri. Bu yüzden onun gibi değerlerimizin mecliste bulunması son derece önemli… Kendisi bu seçimlerde bir siyasi partiden adaylığını koydu. Kendisine seçim çalışmalarında başarılar dilerim.
HİLMİ ŞAHBALLI
İşin doğrusunu söylemek gerekirse şu sıralar halk müziği dinleme konusunda biraz daha eklektik davranıyorum. Şahballı’nın eski ürkülerini bir zamanlar, o zamanlardaki pozisyonumun iktiza ettirmesi nedeniyle pek çok ürküsünü ezbere bilirdim. En çok da “Yeşil ırmak, Kızıl ırmak” türküsünü severdim.
Şu an “Hilmi Şahballı’nın sanatı için ne düşünüyorsun deseler.” Pek bir şey söyleyemem ama, söz ve müziği kendine ait türkülerinin ardındaki vermek istediği mesajlar her zaman, samimi, hoşgörüye dayanan ve maneviyat kokan mesajlardır. Böyle Yunusça duyguları yüreğinde taşıyan bir sanatçımızın yine Yunusça bir tavırla, partiye lidere bağlı kalmadan –yalınkılıç- bağımsız aday olması da zaten kendine yakışan bir adaylık şekliydi… Onu da mecliste görmek temennisiyle kendisine seçim çalışmalarında başarılar dilerim.
SAADET PARTİLİLERE…
Değerli arkadaşlar internette seçim çalışmalarınız için bir google group oluşturmuşsunuz. İyi hoş da benim mail adresimi oraya üye yapın diye kim söyledi size! Oldu ki davet gönderdiniz biz de yanlışlıkla kabul ettik, gerekli teknik yollara başvurmama rağmen bir türlü üyeliği kaldıramadım cehaletime verin… Ama bu üyeliğin iptali için kaç defa mail gönderdim. Ben her zaman adresime girdiğimde okurlarımdan ve tanıdıklarımdan gelen mailler dışında, böyle otomatiğe bağlama mailler görmek istemiyorum. Ya bana bu işin teknik yöntemini tarif edin ya da rica ederim bana bir daha bu gruptan mail gelmesin. Mail adresim onurakbas1981@hotmail.com ben daveti yanlışlıkla kabul ettim diyorum. Birinin şifremi çalıp oraya adıma üye olacağını tahmin bile etmek istemiyorum. Kusura bakmayın bu tavrım size has bir tavır değil hangi parti böyle bir grup oluştursa ve bu şekil bir işgüzarlığa kalksa aynı tavrı takınırdım. Çalışmalarınızda başarılar dilerim…