Oda TV’nin sahibi Soner Yalçın, Habertürk TV'de Fatih Altaylı’nın programına konuk oldu. FETÖ ve PKK destekçisi oldukları suçlamasıyla Oda TV’den aylar öncesi ayrılan Nihat Genç, program üzerinden Soner Yalçın’ı ve Fatih Altaylı’yı topa tuttu. Nihat Genç, veryansintv.com'da yayınlanan yazısında eski patronu Soner Yalçın'a İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Fatih Altaylı üzerinden “Rockefeller” eleştirisiyle ağır szöler sarfetti
İşte Nihat Genç’in o yazısı;
Ekrana çıkmış, ilaç, Rockefeller, yine kimi yiyorsun Soner Yalçın!
Henüz bir yıl önce kimsenin tanımadığı İmamoğlu’na ODA TV binlerce haberi neden yaptı niçin yaptı ne adına yaptı ne karşılığı yaptı cevabını Soner Yalçın susarak kaçarak yan yatarak veremezken şimdi kalkmış, Fatih Altaylı programında, lafı gündemi üstüne yapışmış istifhamları imajı değiştirmeye çalışıyor, neymiş efendim, yine geldik Rockefeller’e.
Gargarayı bırak kardeşim, iki yüzyıldır Amerika tarihi ve derin devletinin omurgası olmuş Rockefeller bir şirkettir, tıpkı programına çıktığınız Habertürk ve Ciner gibi.
İnsanları yeme kandırma manipüle etme konusunda ikisi de aynı kapıya çıkar, birinin gücü Türkiye’ye yeter, biri dünyayla oynar.
‘Aşıyı tartışalım’ ayağına yatma, aşıyı dünyada tartışan yüzbinlerce bilim adamı var, yer yerinden oynuyor, bilim hastalık ilaçlar kökünden tarihinden her yerde tartışılıyor, İmamoğlu’nun adamlarına kalmadı bu işler!
İlacın sınırları belirsizdir, mesela Amerikan halkının müptela olduğu damardan burundan uyuşturucu da bu sınıra dahil midir, ki, Amerikan halkının bir yarısı esrar içimini yasal hale getirmiş desteklemektedir, ekranlar şirketler kelimeler manipüleler hepsi ‘antidepresan’a dahil midir, çünkü şirketler ve kapitalizmin iki ucu boklu değnektir, ve şirketler ekranlar reklamlar hepsi bu aşı ilaç antidepresan dünyayla bir ‘bütündür’.
Yalan haberler de halk sağlığıyla oynamıyor mu?
Yalan, yanlış, kasıtlı, manipüle, algı haberleri de insanların beynini yemiyor mu, manipüle haberler de halk sağlığıyla oynamıyor mu, taraflı haberler halkı çıkarları uğruna kışkırtmak yönlendirmek isteyenler için insan bedenini zehirleyen felç eden en keskin ‘aşılar’ değil mi?
Kitabının reklamını yapan Habertürk ekranı on yıllarca FETÖ’nün etnik milliyetçiliğin açılımın reklamını yapmadı mı? Rockefeller’in asıl başarısı Nagehan Alçı zekalarını her akşam şimdi oturduğun koltukta on yıllarca oturtanlar değil mi? Asıl kanser asıl otizm asıl zehir bunlar değil mi?
Antidepresan ilaçlar niçin bu kadar satılır, çünkü insanlar da ‘şirketler’e dönüşmüştür, yani, insanlar hayata ‘kar-zarar’ ‘girdi-çıktı’sıyla bakmaya başladığından beri, liderlere ve siyasete kar-makam-istikbal diye kapılandığından beri.
Chattam House’u desteklemek hangi hastalığa giriyor?
İnsan mısın gazeteci mi yoksa şirket misin, Chattam House projesini desteklemek hangi kategoriye giriyor!
Hüzün, sevinç, dürüstlük, mutluluk, başkalarının sorumluluğu, idealizm, saflık, masumluk vs. gibi duygular insan bedeninde beyninde kalbinde yer bulamıyor artık, hak getire, artık herkes ‘kazancına’ göre ‘kişilik’ edinmeye başladığından beri antidepresanlar çoğaldı.
Henüz kırklı yaşlarda Manukyan kadar serveti olan adamların sayenizde haberlerinizle memlekete ‘İkinci Atatürk’ diye ilan edilmesi hangi tür felç otizm antidepresan kızamık aşısı kategorisine giriyor?
Bir insan yalan söylediğinde, hırsızlık yaptığında, yapma, torunundan çıkar, denir, Hititler’den beri bu topraklarda ve bütün kültürlerde.
Yani en etkili antidepresan dürüstlüktür, itiraftır, şeffaflıktır, samimiyettir, temizliktir ve insan sevgisi ve karşılıksız gayrettir ve sabra tevekküle inanmaktır.
Bunlar şaka değil, o kitapların yüzlercesini hıfz ederek okuduk, hastalıklarla ilaçsız başa çıkmak istiyorsan kendine ve etrafına ‘dürüst’ olacaksın, beynine kalbine gizlilik yalan hinlikler sinsilikler sokmayacaksın, paranın şirketin peşinde kendinle ve doğayla oynamayacaksın, Allah hepsini fitil fitil insanın burnundan getirir, sonra da oturup aşıymış zehirli gıdaymış antidepresan beynimi yemiş diye ağlarsın.
Saf insan doğası, nedir, göklerde yerin kayaların altında binbir süzgeçden geçip sızım sızım arınıp yağmur suları gürül gürül kaynak suları gibi temiz kalabilmeyi başarabilmektir!
Arkası karanlık adamların ruhları da karadır. Arkası karanlık insanların parasına gücüne tapanlar arkası karanlık insanların ancak ‘antidepresan’ı olurlar, çünkü arkası karanlık insan süzgeçten eleştiriden geçmemiştir.
Arkası karanlık insanlara havayla gazla şişirmeyle histerik mutluluklar sahte mani coşkular yaşatırlar. Yani karanlık adamların reklam ve para güçleriyle kendilerini geçici olarak tedavi ettirirler ve sonra bir milletin başına Özal gibi Evren gibi Tayyip gibi İmamoğlu gibi bela ederler, bunların hepsinin orjini Rockefeller değil mi?
Karanlık mikrop bakteri kir pislik içinde hastalıklardan hastalıklara savrulmamak için kendinize dürüst olun, yanlışlarınızı eksiklerinizi görün. İnsanlığın gerçek aşısı kendine itiraftır. Kimseden ve kendinden korkmadan apaçık çırçıplak gerçeği söyleyebilmek tehlikelerle zehirlerle çevrili dünyamızda sığınabileceğimiz tek limandır.
Bir şişeye renkli su doldurup ölümsüzlük şurubu diye satanlarla şarlatan siyasiler arasında fark yoktur.
Ekranlar sahte antidepresanlar değil mi, kalkmış kitabının reklamını ekrandan niye yapıyorsun, reklamın kendisi göz boyama, katkı maddesi, aşı değil mi? Reklamın kendisi kapitalizm değil mi? Aynı ekranda deve sidiği üstelik ayetlerle övülüp satılmadı mı, aynı ekran dua okuyup penis öpen cübbelileri pazarlamadı mı? Bunların hepsi dünya ‘aşı’ ‘ilaç’ piyasası ve Rockefeller’la aynı kapıya çıkmıyor mu?
ÖNCE FELSEFE
İmamoğlu başkan olur olmaz yardımcısını niye Koç Holding’ten seçti? Koç Holding’le Rockefeller arasındaki fark nedir? Şimdi senin kitabını pazarlayan Habertürk sümüklü mehdiye de bu ülkede çok sattırmadı hatta iktidar yapmadı mı? Bu aldatıcı reklamlarıyla Koç Holding Ciner FETÖ ve senin kitabın arasındaki derin bağlar, aynı satış aynı oyalama aynı pazarlama, aynı baskı, aynı göz boyama, aynı derin iktidar bağları, devletle iktidar bağları, vs. hepsi aynı kapıya çıkmıyor mu?
Rica edeceğim o ilacın bu şirketin tarihini okumadan önce biraz felsefe okuyun!
Habertürk’te oturduğun koltukta daha bir ay önce Celal Şengör, ‘İngiliz sömürgesi olmak Hindistan’a iyi gelmiş Hindistan’ı kalkındırmış geliştirmiştir’ demedi mi?
Karşındaki Fatih Altaylı, Konya’da bir Mercedes içinde elli üniversiteli genç yanarak öldüğünde, olayın üstüne gitmeyin yoksa Mercedes firması Türkiye’ye yatırımdan vazgeçer demedi mi?
Aynı Fatih Altaylı Mümtaz Soysal Telekom ihalesini iptal ettirince Mümtaz Soysal hazineye on milyar dolar zarar ettirdi, demedi mi?
Rica edeceğim eşyaların olayların dünyayla siyasetle bedenimizle bağlantı ve karşılıklarını iyi kurun, Rockefeller bunlardan başka bir şey mi?
Kendine yalan söyleyen insana şirketlerin gücüyle parasıyla reklamıyla kendini ‘oyalayan’ insana hiç bir ‘ilaç’ kar etmez, Chattam House ve Rockefeller’i aynı kapıya çıkar.
Bırakın bu şarlatan piyasasını, feryat figan kelimeler ağıtlar şiirler hikayeler dürüstçe itiraflar insanlığın en mucizevi ilacı’dır.
Şirketler, insanların beynini ve kalbini ‘kelimeleri’ ele geçirerek ve kelimeleri ekranlarda topu tüfeği en ölümcül silahları haline getirip, insanları ruhsuz oyuncak robot haline getiriyor, bu vahşete karşı tek ilaç, o şirketlere meydan okuyabilmektir.
Kardeşlerim, insanlık dersine iyi hazırlanmadan insan içine çıkmayın, önce, içinizdeki neşe size saygı duyacak!
Önce, duyduklarınız gördükleriniz şahit olduklarınız muhakeme ettikleriniz size saygı duyacak!
Bedeninizde kalbinizde beyninizde olup bitenlere karşı kutsal bir saygınız yoksa, beyniniz kalbiniz bedeniniz insanlık alevi saçan ilahi bir araba değilse, iki günde rezil olur, sattığınız pazarladığınız siyasilerin şirketlerin uçurumuna yuvarlanırsınız.
Ancak, kimseye eyvallahı olmadan konuşan anlatan insan, siyasetle tıbbı ayrım gayrım demeden her şekilde her yerde kusabilme cesaretini gösteren insan rahatlar, ve insanlığı bir nebze sağlığına saf doğasına kavuşturur.
Yani, ilacın aşının en sahtekarı ekranda oturduğun o pazarlama koltuğudur