Yaptığı program ve programlarda vatandaşları İslam dininin gereklilikleri konusunda bilgilendiren, hurafalere karşı uyaran İlahiyatçı Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, Ebru Yaşar'ın Radyo Viva'daki programına konuk oldu.
Yaşar, Hatipoğlu'na son zamanlarda siyaset kulislerinde sıkça konuşulan "Adaylık teklifini" sordu.
Yaşar'ın "Cumhurbaşkanımız sizin ne kadar sevildiğinizi, Reis-i Cumhur size siyasete girme teklifinde bulunmuş duyduğumuza göre, nasıl geçti konuşma, siz bu konuya nasıl yaklaştınız, sizden dinlemek isterim" sorusu üzerine Nihat Hatipoğlu, "Tabii bir kısmı özel. Sayın Cumhurbaşkanımız çok naif bir insan, çok beyefendi bir insan" dedi.
"Ben onu seviyorum, bunu herkes de biliyor. Siyaset dışı bir şey bu yani. Hem ülkemizin Cumhurbaşkanı hem de imam hatip kökenli, benim gibi. O ayrı bir sempati oluyor benim için. Bir de samimi olduğuna inanıyorum ama bunları parantez içi-siyaset dışı ifade ediyorum. Konuşmalarımız oldu tabii, o anlatmadan ben anlatmam" diyen Hatipoğlu, devamında kendisine gelen teklifi doğrulayarak şunları söyledi:
— Anlatmam doğru olmaz, bu konuda belli bir edep var ama özetini söyleyeyim. Tabii ki Diyarbakırlı olduğum için, orada büyüdüğüm için. İlk 15 yılımı ben orada geçirdim, benim babam da müftüydü. 2 dedem de müftüydü yani, aile hep hoca bizim. 15 yıl oralarda kaldım geri kalan ömrümün bütün bölümünü Ege tarafında geçirdim. Uşak, Afyon, İzmir. 10 yıl İzmir'de kaldım, sonra 30 yıldır da Ankara'dayız. Sanıyorum Cumhurbaşkanımız o bölgeyi kucaklaştırmak için, insanlarla kucaklaşmak, insanları bir araya getirmek, siyaset her şey değildir, vicdan, insanlık çok daha önemli. Din müthiş bir güçtür yani. Din bir çimentodur her şeyi birleştiren. O vasıtayla "Siz orada insanlarımızı kucaklaştırabilir, bir araya getirebilir misiniz?" anlamında çok kritik ama aynı zamanda onurlandıran bir teklifte bulundu.
2014'TE YAPILAN TEKLİFİ DE İLK KEZ ANLATTI
- 2014'te de bu teklif vardı. Belediye başkanlığı için bu dönemde de vardı. Ben şunu ifade ettim kendilerine, "Tabii ki sizin böyle bir teklifiniz beni onurlandırır, çünkü uzun bir görüşmemiz oldu. Daha önce de olmuştu. Beni onurlandırıyorsunuz" dedim. Yani sizin tarafınızdan böyle bir göreve aday gösterilmem şereftir benim için. Teşekkür ederim. O da çok naif bir insan, "Ben senin görüşünü almak istiyorum bu konuda" dedi. Ben izah ettim çok önemli bir görev yapıyorum din adına, din alanı çok önemli. Ramazanda, iftarda ve diğer zamanlarda on binler toplanıyor, ben on binlerce insanla namaz sözü aldırıyorum, günah işlememe sözü aldırıyorum, sözü Allah'a veriyorlar bize değil tabii de. Ama ben farklı bir şey yapıyorum, benim yaptığım din programı değil. Sadece bu ülkede gereken bir program ve insanları birleştiriyorum. Şimdi hangi siyasi partiden olursa olsun beni gören herkes diyor ki "Bizim ailemizin hocasısınız". Şimdi herkese hitap ediyorken birden bire bir şehre gitmek, orada kalmak veya siyasi bir isimle isimlendirilmek acaba dini hizmetime zarar verir mi benim bütün derdim o.