Nikah Masası şarkısıyla milyonların gönlünde taht kuran Ümit Besen artık sevgilerin eskisi gibi güçlü olmadığını söyledi.
Besen "O şarkıyı şimdi bestelesem inanın tutmazdı. Çünkü artık aşka saygı kalmadı. Kimse hasret çekmiyor" dedi.
O tam 33 yıldır piyanosuyla zirvede. Kimi ona 'Fantezi Müziğin Prensi' diyor, kimi de 'Sevdanın Sesi'... Eski şarkıları o kadar seviliyor ki bunca yıldan sonra bile reklamlarda, jeneriklerde hala onlar kullanılıyor... Bestelediği yaklaşık 250 duygusal şarkıyı yıllardır çalıp söyleyen Ümit Besen, dedeye de toruna da hitap edecek kadar halka malolmuş bir isim.
Bugün gazetesinden Şebnem Özcan, ünlü sanatçıyla müziği ve hayatı konuştu. İşte sevilen sanatçıdan samimi açıklamalar...
* Üç kuşağa birden hitap eden bir sanatçısınız; bu size neler hissettiriyor?
Bu benim en büyük zenginliğim. Herkese nasip olmaz. 14-15 yaşındaki çocuklar da 85 yaşındakilerde 'Nikah Masası'nı istiyorlar.
* 31 yıldır çok sevilerek dinlenen 'Nikah Masası' adlı şarkınızı nasıl yazdınız, yaşanmış bir aşk mıydı?
Evet, yaşanmış bir aşktı. O aşka sitem olsun diye yazdım ben o şarkıyı. Hatta uykudan kalktım bir rüya gördüm o rüyanın etkisiyle 20 dakikada yazdım o şarkıyı. Piyanonun başına geçtim söz ve müzik 20 dakika içinde bitti. İstanbul'a yeni gelmiştim. Yıl 1978 idi...
Bana bir teklif geldi rahmetli Metin Oktay beni dinlemiş, Hanefi Bey rahmetli o da nur içinde yatsın Tarabya Köşem Bistro'nun sahibiydi, ona benden bahsetmiş. Metin Oktay Hanefi Bey'e telefon açmış demiş ki, "Bak Adana'da bir çocuk var, çok yetenekli. Onu mutlaka buraya getirt...
BENİ METİN OKTAY KEŞFETTİ
* Sizi keşfeden kişi o halde Metin Oktay'dı, öyle mi?
Evet, beni o keşfetti. Onunla tanışma fırsatına nail olamadım ama. İstanbul'u bilmiyordum.
Halamın çocukları Köşem Bistro'nun müşterileriymiş tesadüf. Metin Oktay onlara sormuş, "Ümit adında bir çocuk varmış nedir falan" demiş. O da olsa olsa bizim Ümit'tir demişler, bana telefon açtılar. Benim de o dönem ruh halim çok bozuk. Çalgıcı diye kızı başkasına vermişler. Düğünü görmemek için çekip gidiyor ve diyor ki, "Bir gün buraya döneceğim ve herkese bahşiş dağıtacağım." O adam iki sene sonra en lüks arabayla Osmaniye'ye dönüyor ama kimseye saygısızlık yapmıyor.
Yine aynı mütevaziliğe sahip, sanki o şöhrete sahip olan o değil başka biri. Aynı şekilde geri dönüyor ve diyaloğunu devam ettiriyor. Herkesle dost, hatta o eski sevgisiyle hala dost olarak yaşayan bir insan... Onlara her konuda yardımcı oluyor.
* 'Nikah Masası'nı o kıza mı yazmıştınız?
Yani; başka bir aşkım yoktu o zaman. Bir de içine mektup yazmıştı, "Ben Ümit'i seviyorum" diye...
* Günümüzdeki sevgileri nasıl yorumluyorsunuz?
Günümüzdeki sevgiler o kadar çabuk tüketiliyor ki. İnanın ben şimdi 'Nikah Masası'nı besteleseydim belki de tutulmazdı. Çünkü aşka o kadar saygı kalmadı. Elinden tutan sinemaya götürüyor. Sinemadan çıkışta kavga edip ayrılıyorlar.
Hasret yok ortada. Hasret olmayınca, hasret şarkılarının bir değeri yok. Tabii istinaslar kaideyi bozmaz. Bazı yaşanan aşklar vardır mutlaka. Biz bir ay boyunca söz verdik karşıdan karşıya, şöyle bir bakmayı bırak, bakmaya da utanırdık, yanından geçelim derdik. El ele tutuşmak büyük bir olaydı.
Şimdi o zamanki duygularla dinlenen şarkıları düşünün, bir de aşkı çok çabuk tüketmiş iki kişinin dinlediği ne olabilir? Ancak bir ayrılık acısı çekerlerse benim şarkılarım kıymetli olabilir.
Mütevazi yaşadım
* Sizin için diyorlar ki "30 albümü var, 33 yıldır sahneye çıkıyor. Bu adam da para çok" öyle mi?
Yaaa sahneye çıkmakla, meşhur olmakla bunu bağdaştırmamak gerekir. Çünkü inanın ben ilk 15 plakta plakçıma sormadım ben kaç para alacağım diye...
Yani 15 tane plak yaptım 1980'den 1990 yılına kadar 1990 yılında dedim, "Yaaa bunun adını koysak ben ne alacağım plaktan" diye...
Sahnede meşhur olup da en mütevazi şekilde çalışan insan da benimÖ "Müşterilerden az alın ki ben sevildiklerim tarafından daha çok dinleneyim, sevenler bana daha çok gelsin. Siz onlardan para alın ama az alınÖ Ben sizin aldığınız paranın içinden alacağım. Size yük olmayacağım" demişimdir.
O yüzden uzun çalıştım. Yoksa 20 gün çalışıp ayrılırsın. Ayak uyduramazlar sana. Senin istediğin yevmiyeyi veremezler ki. Müşteri gelmezse nerede verecek? Ancak önemli bir yüzde tarzı koyarsın çalışırsın, o şekilde uzun sürer.
İlk filmimi Selim Soydan yaptı
* Futbol takımı tutmadığınız doğru mu?
Doğru. İlk gittiğim maç babam götürdü beni Fenerbahçe maçıydı... Görüyorsunuz Metin Oktay rahmetli beni lanse etti. İkisinin arasında kaldım. Fenerbahçeli Selim Soydan ilk filmimi yaptı. Beşiktaş'tan Samet Aybaba arkadaşım. Benim aşçımın çocuğu 17 yaşındaydı Beşiktaşlıydı; bıçakladılar öldürdüler.
Şimdi ben futbol anarşisine o kadar karşıyım ki o yüzden kendi hayranlarımı bölmeme adına futbolda herkesi seviyorum. Ama futbol takımı tutmuyorum. Siyasi parti denince orada da yine halkın yanındayım. Çünkü ben duyguların adamıyım, gönüllerin insanıyım. Bu yüzden benim siyasetle bir işim olamaz. Bize, ülkemize iyi olan neyse onu alkışlarız.
Biri sinirliyse diğeri susar
* Kaç yıllık evlisiniz?
30 sene bitti.
* Onca yıldır aynı yastığa baş koyuyorsunuz. Mutlu evliliğin bir formülü var mı?
Birbirine güvenmek çok önemli. Sanatçı eşi olmak, o sanatın getirdiği alkışları, o insanların sarılışlarını taşıyabilmek demektir. Benim eşim bunu iyi yapıyor. Ve kimseden kıskanmıyor beni. Bu sebeplerden kavga dövüş olmuyor.
Kavga neden olur? "Niye bu kadar tuz attın? Ben tuzsuz istiyorum" gibi ufak tefek şeyler olur bizim evde. Başka türlü olmamasına gayret ederiz. Ben sinirliysem o sesine keser, o sinirliyse ben sesimi keserim. Hatta, "Dur sana limon suyu yapayım. Şunu iç de tansiyonun çıkmasın" derim. Ben küs duracak bir insan değilim. 5 dakika küs dururum 6'ıncı dakika hiçbir şey olmamış gibi konuşurum. Mutlaka gönlünü alırım.
* Neden, ünlülerin evliliklerinin yürümediği söylenir?
Vallahi hiç bilmiyorum. Çünkü ben kendimi ünlülerin arasındaki yaşantıya hiç sokmadım. Benim görüştüğüm insanlar bile sayılıdır. Fazla kargaşa bir yaşamın içinde değilim. Çok mütevazı bir hayatım var. Hep evimdeyim, evimde olmayı çok severim. Telefonlarımı bile kapatırım çoğu zaman. Rahat etmek için. O kadar arayan var ki beni, sinirliysem o insanların kalbini kırmamak için telefonumu açmıyorum. Çünkü sinirimi yansıtmayayım onlara diye.
Baba kral gibi ünvanlara karşıyım
* Size 'Fantezi müziğin prensi' denmesi hoşunuza gidiyor mu? 'Kral', 'Baba' gibi ünvanlar sizce yerinde mi?
İnanın ben bütün bu ünvanların hepsine karşıyım. Baba gibi gören insanlar olabilir, ağız alışkanlığıdır. Hani seni sevecen bulduğundan söyler ama ben her zaman derim ki televizyonda beni lanse edecek kişilere, bir şeyler söylerken yazarken halk beni nereye koymuşsa ben oradayım. Bunu emrivaki ile köşelendirmenin bir anlamı yokÖ Ben neredeysem herkes zaten yerimi biliyor. Bu yüzden sadece tek Ümit Besen yeterlidir diye düşünüyorum.
Halka piyanoyu sevdirdim
* Taverna müziği tarzına karşı çıkıyorsunuz, kendi müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Taverna müziği denmesini istemedim çünkü gerçekten öyle bir müzik yok. Hep duygusal şarkılar çıkardım. Bende hareketli şarkı hiç tutmamıştır. Oysa taverna denilince biraz daha hoppada şıkkada, buzikiler falan anımsanır. Piyanoyu halkın içine ben indirdim diye düşünüyorum.
Piyano Bebek'teyken piyano her tarafa indi. Neden indi? Çünkü benim iletkenliğim, benim beste yapışım diğerlerinden farklı oldu. 'Nikah Masası', 'Okul Yolunda' bana ait olan çok meşhur olmuş şarkılardır. Halk benimle piyanoyu sevdi.