Dedeman’ın 18. katına çıktık… Balkondan Konya’yı gösterip nasıl da geliştiğini, çehresinin değiştiğini söyledi.
“Bu şehrin en önemli sorunu ağabey eksikliği” dedi. Hasan Angı’nın bir ara Konya’nın ileri gelenlerini bir araya toplamaya çalıştığına, sonra onun da vazgeçtiğine dair hızlı cümleler kurdu.
Aşağı indiğimizde, her biri ayrı bir güç haline gelen Konya’nın ileri gelenlerine ağabeylik yapmanın kolay olup olmadığını sordum.
“Nusret Argun’a ağabeylik yapabilecek, onu koluna takıp ‘hadi şöyle yapalım’ dediğinde harekete geçirebilecek biri var mı” dedim.
“Olmalı” dedi.
Kayseri’den, Sivas’tan, Eskişehir’den, Denizli’den örnekler verdi.
Gaznet’in yaklaşan kış öncesi Konya’nın hava kirliliğini önlemeye dönük bilgilendirme toplantısına Konya Gazeteciler Cemiyeti yönetimi olarak davet edilmiştik.
Genel Müdür Ali İhsan Sılkım’ın slâyt eşliğinde yaptığı sunumlar sırasında da sık sık araya girdi Nusret Argun…
Mesela Konya Ticaret Odası Başkanı Hüseyin Üzülmez’e teşekkür etti.
Üzülmez’in gaz dağıtım işinin Konyalı firmalarda kalması için sarf ettiği çabanın küçümsenemeyecek olduğunun altını çizdi.
Esas, Ali İhsan Bey’in sunumu bittikten sonra oldu olanlar…
İlk genel kurulda Gaznet’in yönetim Kurulu Başkanlığı’ndan ayrılacağını söyleyiverdi.
Konya dışında yaptığı işlerde ne kadar da saygı gördüğünü, oysa bu şehirde aynı nezaket dairesi içinde karşılanmadığını…
Dedeman Otel’in arsasına ruhsat almak için bir çuval para götürdüğünü söyleyip, “Yatırım yapmak istiyorum, kimse kolaylaştırmıyor” dedi.
Söylediği her şeyi ağzını elinin içiyle kapatmadan ve de ‘bunları yazmayın’ demeden söyledi…
“Antartika’ya gitsem çocuklarımın karnını doyururum çok şükür” diye başlayan söz dizininin sonunda neredeyse ‘benden bu şehir için bu kadar’ cümleleri çıkacaktı…
Çıktı, çıkmadı…
Hatta bazen cümlelerini öyle bir saldı ki, ahaliden ismi geçmeyen kimse kalmadı…
Konya’nın en önemli iki marketine ömür biçti…
Carrefour’u Konya’ya getirmek istediğini, ama bir sürü ayak oyunuyla karşılaştığını anlatıp, “Ne olurdu Carrefour Konya’ya gelseydi? Yeni istihdam alanı açılmaz mıydı? Marketler arasında rekabet olmaz mıydı?” diye gözlerimizin içine bakıp bizim cevaplamamızı istedi.
Özellikle Gaznet’te çok yorulduğunu, yıprandığını; yönetim kurulu başkanlığını bir başka ehil kimseye devretmesinin uygun olacağını da, ailesi ve kardeşlerinin profilini de söylemekten geri kalmadı…
Konya Valisi Osman Aydın’dan çok umutlu olduğu, daha önceki görev yerlerinde onu toplumun her kesiminin çok sevdiği, Konya için faydalı bir vali olacağını umduğu düşüncelerini de paylaştı bizimle…
“Herkes bir yer kapmış bırakmama telaşında… ‘Şu adam iyi siyaset yapar bunu da alalım aramıza’ diyen kimse yok, herkes kendi yerini muhafaza çabasında. Sanki en iyi siyasetçi, en iyi tüccar, en iyi başkan kendisi… Başkası yapamaz bu işleri… Böyle olunca da Konya ilerlemiyor… ‘Eskiden sen yoktun biz vardık’ diyorlar, çelme takmaya çalışıyorlar. Konya dışında böyle bir şey yok. Konya kendi arasında büyüyen kişiyi saymıyor. Hikâyesini bilmediği insanlardan medet umuyor…”
Daha böyle, o bize yazmayın demese de bizim fayda ummadığımızdan buraya koymadığımız pek çok cümle sarf etti Nusret Argun…
“Kimsenin hakkını yemem, çakal olsa da kimseye hakkımı yedirmem” cümlesi ise anlatmaya çalıştıklarının özeti gibiydi.
Uğurlarken de “Kusura bakmayın, bunları da söylemek lazımdı” dedi.
Argun’un Gaznet başkanlığını bırakacağını açıkça söylemesi ve diğer imaları öyle gösteriyor ki, Konya kendine yeni bir ‘küs’ daha kazanmış…
Fakat bu kazancın faydası olur mu şehre, bunu da erbabı olan kestirir…
Abisi olmayan bir şehrin elleri de böylesine salıktır işte…
Herkes bir yana, şehir bir yana savrulur gider.