Beklenen gelişmeydi.
Konya’daki FETÖ/PDY soruşturması kapsamında, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi doğrultusunda bu örgütle bağlantıları olan okullara kayyum atandı.
6 ismin yurtdışına kaçtığı ve TC devleti tarafından terörist olarak aranan FETÖ’nün en etkili olduğu ilerin başında gelen Konya’da bu karar, geç kalmış bir kara mıdır, süreç yavaş mı işlemiştir elbette ki tartışılır.
Ama önemli olan bu adımın atılmasıydı.
***
Şimdi kayyuma önemli görevler düşüyor.
Devlet bu kişilere para vererek, paradan öte onlara güvenerek, vatandaşın, devletin hakkını koruyun diye bu kişilere görev verdi.
İşin içinde yetim hakkı, kul hakkı, devletin bekası var.
Bu hakkı korumak, önce bir vatandaşlık görevi ama daha ötesi namus borcudur.
***
FETÖ; Zaman’da Cihan’da Bank Asya’da ve diğer şirketlerde olduğu gibi elbette ki Konya’daki bu şirketlerin de içini boşaltmıştır.
Aksini düşünmek saflık olur.
Kayyum heyetinin görevi tüm yolsuzlukları ortaya çıkarmaktır.
Zaten de ortaya çıkmaya başladı.
Kasaptan aldıkları eti, canlı hayvanı almış gibi fatura ettikleri, himmet, bağış gibi milletin saf duygularla verdiği veya tehditle, şantajla aldıkları paraları nasıl örgüte aktardıkları, Mevlana Üniversitesi’nde ki usulsüzlükler, devletten vergi kaçırarak nasıl milyonları ceplerine indirdikleri…
Hepsi ortaya çıkmaya başladı.
Cumhuriyet tarihinin en büyük ihanet örgütünün Konya’daki hainliklerini de önümüzdeki günlerde fazlasıyla göreceğiz.
***
Bize vatandaşlarımızdan, okuyucularımızdan çokça sorular geliyor.
Çocukları, bu okulda, Mevlana Üniversitesi’nde okuyan veliler, mağduriyet yaşamaktan korkuyorlar.
Korkmalarına, endişe etmelerine gerek yok.
Devlet hiç bir vatandaşını mağdur etmez.
GESAV bünyesinde yer alan ve savcılığın kayyum için gerekli yazışmaları yaptığı Mevlana Üniversitesi, önümüzdeki günlerde Selçuk Üniversitesi bünyesine geçecek.
Okullar, yurtlarla ilgili de gerekli yasal çalışmalar yapılıyor.
Bunlara da devlet el koyacaktır.
***
Yapılması gereken en önemli işlerden birisi de okullardaki “Abdullah Aymaz” tabelasının indirilmesi, isimlerin değişmesidir.
Terör örgütü olmaktan mahkemece aranan, devleti, onun hakim ve savcısını, yasalarını yok sayarak yurt dışına kaçan ve orada ülkesi aleyhine çalışmaya halen devam eden bir hainin isminin, MEB kontrolündeki bir okulda olması kabul edilemez.
Bu ayıp, kısa sürede ortadan kaldırılmalıdır.
Böyle olacağına da inanıyoruz.