24 Kasım günlerini öğrencilerin öğretmenlere hediye verme yarışına girdiği gün olarak algılamayı hiç istememişimdir.
Nasıl ki, anneleri yılın tek gününe sığdırmayı kabullenememişsem öğretmenler gününü de bu anlamda kabullenmiyorum.
Şu bir kere unutulmamalı hiçbir öğretmen “Öğretmenler günü gelsin de öğrencilerim ve veliler bana hediye getirsin” diye beklemez. Bir öğretmen için alınan hediyelerin büyük ya da küçük olması çok da önemli değildir. Ama bir öğrenci, götürdüğü hediyenin nasıl bir karşılık bulduğunu çok detaylı takip ediyor.
Bu kutsal mesleğe gönül vermiş öğretmenlerimiz, hiçbir öğrencisini ayırt etmeksizin sever. Onlara eşit şekilde eğitim vermek için gayret eder. Onlar öğretmenler gününde gelecek hediyeye göre öğrencilerini değerlendirmezler.
Bu yazıyı öğrenci velilerinin çocuklarını bu konuda eğitmeleri gerektiğini düşündüğüm için yazıyorum. Hediyeler, öğrencinin öğretmene sevgisinin en üst düzeye çıktığı anlarda çam sakızı çoban armağanı şeklinde olabilir. Tabii bu bile yapılabilirken çok dikkatli olunmalı. Hassas dengelerin korunması önemlidir.
Hiçbir öğretmen bu kutsal mesleği yaparken hediye karşılığında yapmıyor.
Onlar öğretmence kalabilmek için binlerce öğrenciyle kendilerine yüklenen sorumluluğun bilincinde ülkenin her karışında görev yapıyorlar.
Doğusundan batısına bu kutsal mesleği icra etmeye çalışan öğretmenlerin gününü elbette bizde kutluyoruz.
Buna rağmen öğretmenlik gibi her anlamda kutsallığına inandığımız bir mesleğin içinde de istenmeyen davranışlarla karşılaşmak mümkündür. Ama bunları genele yaymamak gerekir. Bu mesleğin kutsallığı içinde bilinçli olmak gerekir.
Bu yazıyı yazarken öğretmenlerin bu hafta içinde öğrencilerin öğretmenlerine gösterdikleri ilgiden dolayı, alacakları yaş pastalar ile onlara karşılık verebileceğini düşünüyorum.
Hediyeleşmeyi karşılıklı hale getirince muhabbette sevgide artar sanırım. Öğretmenlerde öğrencilerinin her birini ödüllendirmiş olur.
Bu vesileyle bende İlkokul öğretmenlerim anmak istiyorum. 3. sınıfa kadar bizimle olan Mustafa Süllü öğretmenime sonsuz sevgilerimi sunuyorum. 3. sınıftan sonra eğitim hayatımın ikinci öğretmeni olan Fevzi Ertaş’ın ellerinden öpüyorum. Fevzi öğretmenim sigara içerdi. Yine bir öğretmenler gününde bir paket sigara alarak paketlettirmiştim. Çünkü öğretmenim sigarayı çok seviyor zannediyordum. Hediyesini verdiğimde kabul etmemişti. Şimdilerde anlıyorum niye kabul etmediğini, benim eğitimimde emeği geçen her öğretmenimin ellerinden öpüyorum.