ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Gölbaşı'nda bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirme teşebbüsüyle ilgili 68 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanıklar ve avukatları ile gazi İsmail Oğuz, Başbakanlık, TBMM ve şehit Ömer Halisdemir'in yakınlarının da arasında bulunduğu bazı müdahillerin avukatları katıldı.
Sanık yakınlarının da takip ettiği duruşmada tanıkların beyanları alındı.
Duruşmada, önceki celselerde alınan savunmasında 14 Temmuz'da sonradan FETÖ mensubu olduklarını öğrendiği kişilerce alıkonulduğunu, tehdit edildiğini ve aynı günün gecesinde sanıklardan Mehmet Raydemir ve "Halil" adlı kişiyle gittikleri Balgat'taki evde sanıklardan eski üsteğmen Serkan Ak'ı gördüğünü, daha sonra eve gelen iki kişiden "komutan" diye hitap edilenin "Yarın mesaiye gideceksiniz, (sanık) Ümit Bak albayınızı göreceksiniz." dediğini savunan sanık Mehmet Koç'un babası tanık olarak dinlendi.
Baba Murat Koç, darbe girişiminden bir gün önce eşi ve çocuklarıyla tatilde olan oğlunun kendisini aradığını, ulaşamayınca "Babam saat kaç olursa olsun beni beklesin" diye not bıraktığını, o sırada oğlunun komutanları tarafından Ankara'ya çağrıldığını düşündüğünü ifade etti.
Oğlunun gece 01.00-01.30 civarı geldiğini, heyecanlı olduğunu kaydeden Koç, oğlunun başına gelenlerden bahsettiğini aktardı. Koç, oğluna, "Hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti devletinden büyük değildir. Hiç kimse sana bir şey yapamaz" dediğini, sabahleyin Antalya'ya giderek torununu ve gelinini aldığını, ardından da oğlunu da alarak Safranbolu'ya geçtiklerini anlattı.
Koç, "Darbe girişimini orada anladık. Oğlum, hain darbe girişiminin hiçbir aşamasında bulunmamaktadır. Bu işi FETÖ yaptı. Bunun ortaya çıkmasını istemiyorlar. Oğlum 15-17 Temmuz'da Karabük'teydi. Kesinlikle olaylara karışmamıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız 'Sokaklara çıkın' dediği an oğlum da çıktı. Zaten oğlumu tehdit edenler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunacaktık. Oğlumun FETÖ/PDY yapılanmasıyla hiçbir ilgisi yok" diye konuştu.
Sanıklardan Serkan Ak, söz alarak, "Sizin oğlunuzun iftirası yüzünden yargılanıyorum" iddiasında bulundu.
Oğlunun savunmasında, lisede okuduğu dönemde bazı üniversite öğrencilerinden ders aldığından bahsettiğinin anımsatılması üzerine Murat Koç, lisedeyken, trafik kazası geçirmesi dolayısıyla oğlunun bazı derslerinin zayıf olduğunu ve ucuz özel ders aldırmak istediğini, bu konuda komşusundan yardım istediğini anlattı.
Koç, "Kurtuluş'ta, taşradan gelen fakir öğrenciler para karşılığı ders veriyorlarmış. 3 veya 4 gün, yarı yıl tatilinde gitti. Ben onların para karşılığında ders vereceğini zannediyordum." diye konuştu.
- "İsmail başçavuşun yüzüne bakarak söyle"
Duruşmada daha sonra olay tarihinde ÖKK icra subayı olan emekli Albay Mustafa Fırat Çelik'in beyanı alındı.
Çelik, olay akşamı darbe girişimini öğrenmelerinin ardından ÖKK'ya giderek içeriyle temas kurmaya çalıştıklarını, bulundukları yerle nizamiye arasında 500-600 metre mesafe olduğunu, diyafonla konuşmaya çalıştıklarını, ancak içeri girmelerine müsaade edilmediğini anlattı.
İçeriyi 15-16 defa aradığını, sanıklardan Ümit Bak'a 7-8 kez telefon açtığını, ancak kendisine cevap verilmediğini ifade eden Çelik, "Zekai Paşa'nın emri olduğunu, kapıyı açmaları gerektiğini sık sık tekrarladık. Bu uyarıları diyafonla yaptık. 'Buradan gidin' denildiğini duydum." dedi.
Darbe girişimi olduğunu saat 01.00 sıralarında anladıklarını, bunu beraber olduğu kişilerden bazılarının içeridekilere ilettiğini bildiğini kaydeden Çelik, "Nizamiyeden yapılan atışlar uyarı mahiyetinde miydi, yoksa üzerinize mi yapılıyordu?" sorusu üzerine, o gece ÖKK'dan açılan kurşunla gazi olan İsmail Oğuz ile aynı grupta bulunduklarını, atışların üzerlerine geldiğini söyledi.
Sanıklardan Uğur Demirtaş'ın, "O gece vurulmadan içeri girmeniz doğal mı?" sorusuna da Çelik, "İsmail başçavuş burada. İstersen onun yüzüne bakarak söyle" karşılığını verdi.
Tanık Mahmut Sönmez de olay tarihinde ÖKK'da karargah hizmetlerinde astsubay olduğunu belirterek, darbe girişimi gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamalarını televizyondan öğrendiğini, aynı şubede görev yaptığı arkadaşını aradığını, onun da bir şey bilmediğini söylediğini anlattı.
Daha sonra bir arkadaşından telefon aldığını, arkadaşının "Ömer Faruk Bozdemir albayın komutasına gireceğiz" dediğini, bunun üzerine eşi ve çocuklarıyla vedalaşarak şahsi aracıyla ayrıldığını, arkadaşını aldığını ve ÖKK'ya gittiklerini ifade eden Sönmez, "Gece 03.00-04.00 sıralarıydı. Nizamiyeye doğru ulaştım. Orada kalabalık bir grup vardı. İçine karıştım. Komutanlarla yakınlaşarak, durum hakkında bilgi almaya çalıştım. O sırada atışlar devam ediyordu. Tekrar ayağa kalkıp, arabama giderken üç el silah ayağımın dibine düştü. Bütün personelimi su kanalına sevk ettim." diye konuştu.
Sönmez, ÖKK'dan üç ayrı noktadan atış geldiğini, dürbünlü silahla atış yapıldığını, bu silahı sonradan bulduklarını anlatarak, olay günü ilerleyen saatlerde silah ve personel takviyesiyle ÖKK'ya girdiklerini, ateş eden kişilerin derdest edildiğini kaydetti.
Davaya yarın devam edilecek.
AA