Star yazarı Ahmet Kekeç, ilk olarak Ersoy Dede'nin gündeme getirdiği bir iddiayı bugün satırlarına taşıdı. Kekeç, "Öztürk Bey, meğer, vize krizinden önce Amerika’yı kolaçan etmiş, orada bazı görüşmeler yapmış. Hem Cumhuriyetçilerin, hem Demokratların kapısını çalmış. Neler konuştuklarının ayrıntısını Öztürk Bey açıklamalıdır. Enformasyon da almış mıdır?" yazdı.
İşte o satırlar:
Konsolosluktan dönme Öztürk Yılmaz’ın, vize kararını eleştiriyor görünüp, “bir kısım Türkleri” hedef tahtasına yerleştirmesi, CHP siyasetinin nerelerden neşvü nema bulduğunun ipuçlarıyla dolu...
İddia, gazetemizin bir yazarından (Ersoy Dede’den) geldi.
Öztürk Bey, meğer, vize krizinden önce Amerika’yı kolaçan etmiş, orada bazı görüşmeler yapmış.
Hem Cumhuriyetçilerin, hem Demokratların kapısını çalmış...
Neler konuştuklarının ayrıntısını Öztürk Bey açıklamalıdır...
Enformasyon da almış mıdır?
Görüştüğü Amerikalı yetkililer, “Ülkenizle ilgili şu tasarruflarda bulunacağız, haberiniz olsun” diyerek Öztürk Bey’i bilgilendirmişler midir?
Bu soruya “hayır” diyemiyor insan...
Çünkü CHP’nin şanlı tarihi, bu nevi ziyaretlerle/bilgilendirmelerle dolu...
Hemen aklımıza, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı Amerika seyahati geliyor. Orada FETÖ mensuplarıyla görüştü, FETÖ’nün beslemesi olan düşünce kuruluşlarında ağırlandı ve elbette bilgilendirildi.
Bu bilgilerin verdiği güvenle, döner dönmez, istikbalde olabileceklerle ilgili “tahmin”i aşan bazı değerlendirmelerde bulundu, tehdit kokan açıklamalar yaptı.
Bir süre sonra da, 17/25 Aralık patladı...
Bu tarihten sonra, Kılıçdaroğlu’nu, hem kanunen, hem ahlaken suç teşkil eden örgütlü eylemler içinde gördük ve hiç şaşırmadık.
Bir siyasal iddiadan gelen koskoca CHP, kendi siyasal iddiaları üzerine muhalefet yapmayı bırakmış, FETÖ’nün temin ettiği birtakım kirli varaka üzerinden siyaset yapıyor...
Utanç verici...
Kemal Kılıçdaroğlu bununla kalmadı, FETÖ tapeleri için kurulmuş “sol” görünümlü Karşı gazetesine “lojistik destek” sağladı... (Bu gazetenin kurucusu ve yönlendiricisi Eren Erdem’e üç yıldır sorup duruyorum, “Kuruluş toplantılarınıza hangi FETÖ mensupları iştirak etti? Bu toplantıların birinde ya da ikisinde ismi Kemal Kılıçdaroğlu olan bir siyasetçi de hazır bulundu mu? Ne konuştunuz? O siyasetçi size hangi telkinlerde bulundu?” diye... Cevap alamıyorum. Daha doğrusu, Eren Erdem kaçıyor. Sorulardan kaçıyor ama Cumhuriyet savcısından nasıl kaçacak? Bilemiyorum...)
Karşı gazetesi, bir FETÖ mamulâtıydı, kuşku yok.
Bunu biz söylemiyoruz.
Gazetenin sahibi görünen Turan Ababey söylüyor.
FETÖ tapeleri için kurulmuştu. Maksat hâsıl olunca kapatıldı.
Sürekli bilgilendirilen, “bilgilendirmelere doymayan” CHP, ilerleyen günlerde, ABD’nin problemli Büyükelçisi John Bass tarafından da sık sık bilgilendirildi.
Büyükelçinin, plakası karartılmış araçla, arka kapıdan CHP genel merkezine yaptığı “seri ziyaretleri” hatırlayalım.
Her “bilgilendirme” ziyaretinden sonra, Kılıçdaroğlu’ndan, atıllara seza açıklamalar ve tehditler geldi.
İkili arasındaki son “bilgilendirme” görüşmesi Artvin’de gerçekleşmişti, hatırlayacaksınız.
Bu görüşmeden sonra iki elim hadise vuku buldu:
BİR: PKK’lı teröristler, Kılıçdaroğlu’nun aracına saldırdı.
İKİ: Saldırıdan (!) yara bere almadan kurtulan Kılıçdaroğlu, ayağının tozuyla “kontrollü darbe” tezini ortaya attı.
Bu iki olay arasındaki bağlantıyı siz kurun...
Fakat bu “bilgilendirilmeler” bazen tatsız hadiselere yol açabiliyor.
Ekrem Dumanlıtarafından “bilgilendirildikten” sonra, aldığı enformasyonla Hürriyet gazetesine koşan ve “MİT TIR’larına ait görüntüleri izledim” diyen Kılıçdaroğlu, bu cürümüyle kendi milletvekilinin (Enis Berberoğlu’nun) başını belaya sokmuştu.
Bundan sonra dikkatli olmasında yarar var.
Bu söylediklerim, konsolosluktan dönme Öztürk Yılmaz için de geçerlidir!