Size doğruyu söyleyeyim mi?
Hepimiz şişirilmiş balonlarız…
Kimimiz nefesle üflenerek kimimiz oksijen tüpleriyle şişirilmişiz…
Helyum gazıyla yahut hidrojenle…
Kimimiz bir iğnenin temasıyla kimimiz de güneşin dokunuşuyla patlamaya mahkûm…
Gökyüzünde süzülenimizin de yeryüzünde dolaştırılanımızın da…
Hepimizin sonu mutlak bir patlama…
-Bizim, sizi boş bir amaç uğruna yarattığımızı ve gerçekten bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sanmıştınız?(Müminun Suresi, 115)
Size doğruyu söyleyeyim mi?
Aldığımız her nefes ve verdiğimiz; mutlak bir acı yahut emsalsiz bir keyfin kucağına taşıyor bizi…
Yeryüzünde oyalanıp dururken geçirdiğimiz zaman peşimize takılıyor da hesap sormaya başlıyor bize vakti gelince.
Aklımızın aldığını işlerken akıl almaz bir sermaye biriktirdiğimizi nasıl da fark etmiyoruz…
Hiçbirimizin yolculuğu bir diğerinden farklı değil…
Yeryüzünde bir o yana bir bu yana savrulmamız, ayırmıyor üzerinde olduğumuz yoldan hiçbirimizi…
Nefes alıyoruz ve yaşadığımıza delil olarak geri veriyoruz da; akıp giden onca gerçeğe hiçbir müdahalede bulunamıyoruz.
-De ki: “Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir.” (Cuma Suresi, 8)
Size doğruyu söyleyeyim mi?
Hepimiz haylaz çocuklarız.
Mızıkçı…
İnatçı…
Oyunbozan…
Ölümün elinden tutan çocuklarız hepimiz…
Tam da oyuna dalmışken, gün kenara çekilir de eve gitme vakti gelir…
İsyan ederiz biraz daha oynayabilmek için, lakin mümkün değildir…
Gün çekilmiştir ve çocuk eve gerektir…
Aynen böyle, değişik oyunlarla oyalanırken ömrün günü böylece çekiliverir de hepimiz çağrılırız ait olduğumuz eve…
Oyunumuz yarım kalır…
Bilyelerimiz dağınık…
-Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksiz ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete sokulursa, artık o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir. (Al-i İmran Suresi, 185)
Size doğruyu söyleyeyim mi?
Bu uğraşlarımızı…
Alışverişimizi, yürüyüşümüzü, duruşumuzu, ağlayışımızı ve gülüşümüzü…
Yazdıklarımızı ve okuduklarımızı, yediklerimizi ve içtiklerimizi…
Baktıklarımızı ve yumduklarımızı, konuştuklarımızı ve dinlediklerimizi…
Velhasıl ömrümüzü doğru dürüst birisi olarak yaşayabilirsek ne mutlu bize…
Gerisi boş…
Bunu bildim.
Ve işittim ki:
-Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. (Cuma-8)
DUA TALEBİ: Babaannem Sabire Köseoğlu’nu uğurladık… Babam “gelin oldu” diyor onun için… Hepinizden dua talep ediyorum.