Ömür Tüketen Üniversite Tercihleri…

Serpil Yalçınkaya

Siz bu yazıyı okurken çoktan üniversite tercihleri yapılmış bitmiş olacak ama ben yine de yazmak istedim bu konuyu…

Sınav öncesi ve sonrasında birçok gencimizin hayali tuzla buz oldu. ‘Hayallerini gerçekleştirebilecek olan hiç mi genç yok’ diyebilirsiniz. Elbette ki var… Ama bu oran hayalleri yıkılmış olanlara nispetle belki binde üç, belki binde beş.

Daha sınava girileceği hafta bir yerlerde bu konuyla ilgili düşüncelerimi şu şekilde ifade etmiştim:

“Sudaki balığı gökte uçmaya, uçan kuşu denizin derinliklerinde yüzmeye zorlayan; çocuğun ilgi, yetenek ve isteklerinin tamamen göz ardı edildiği; çocukluğunu ve gençliğini bile yaşamasına fırsat verilmeden; saçma sapan onlarca dersle, onlarca yıl boğuşmasına neden olan bu eğitim-öğretim sistemi ve sonrasında birkaç saatlik yine saçma sapan bir eleme yöntemiyle sınıflandırılacak (sınırlandırılacak) binlerce çocuk ve ailesini bekleyen gerilim dolu birkaç gün ve gece… Ve belki de sonrasında yıllarca sürecek olan sorgulamalar, pişmanlıklar, üzüntüler ve yılmışlıklar… Yazık bu milletin gencecik dimağlarına yazık…”  

Bu düşüncelerimin yanı sıra bugün şunları da eklemek istiyorum. Sınav sistemimiz ne kadar gudubet bir hal aldıysa tercih sistemimiz de bir o kadar gudubet bir durumda. Niye mi? Şu yüzden efendim. Sınav sonrasında ilk 20-25 binlik yüzdelik dilimde sonuç alırsanız ne âlâ; fakat ondan sonrasındaki sıralamalarda yer alan öğrenciler için durum hiç de iç açıcı değil.  Ha 50 bininci olmuşsunuz ha 200 bininci pek bir önemi yok artık.  Hâlâ anlamamış ve konuya uzak olan okuyucularım için işi biraz daha kolaylaştırmak amacıyla şöyle izah edebilirim.  Henüz şimdilerde yaşanılan bir örnek diyalog üzerinden gidelim:

-Hocam ne yaptınız sizin kızı bu yıl?

- Valla bir şey yapamadık. Geçen yıl 145 binlerdeydi, hadi bu yıl için tekrar girsin dedik, yeniden dershaneye gönderdik;  75 bine çekti başarısını… Ama…

-Amaaa. Ne işe yaradı hocam. İstediğiniz oldu mu?

- Hiç de olamadı ne yazık ki. Geçen yıl da aynı okulları tercih edebiliyordu bu yıl da… Geçen yıl Konya’da tercih edebildiği birkaç bölümün şehir dışı olanlarına belki girebiliyor. Ama kız çocuğu sonuçta. Şehir dışına gitmesindense yanımızda okuması çok daha iyi. Ama şimdi şehir dışında okumak isteyecek diye korkuyoruz annesiyle.

- Haklısınız hocam. Ben de aynısını düşünüyorum.

-Bir de şu var. Dışarıda mesela mühendislik okuyup dönse bile Konya esnafı açısından ha A okulunda okumuş ha B okulunda okumuş hiçbir farkı yok ki. Sonuçta iş bulabilirse ki çok zor bu şartlarda, o da ancak asgari ücretle olur sanırım. Bunun üzerindeki şartları sağlayacak kaç firma var ki şehrimizde. Boğaziçi, Odtü, Bilkent v.s. gibi adı sanı belli bir okul olmadıktan sonra ne işe yarayacak bizim iş bilemiyorum… Keşke geçen yıl tercihini yapmış olsaydı.  60 bin kişiyi geride bırakmasının, bizim için,  hiçbir ehemmiyeti yok ne yazık ki …

Evet değerli okuyucularım evladı tekrar üniversite sınavına giren ailelerde bu günlerde en çok konuşulan ve tartışılan konu bu şimdilerde. Anne babaların çocuklarına söz geçirmeye çalışmaları; çocukların kendini ispatlama çabasıyla, kendince daha iyisini başardığına göre şehir dışında çok da farklı olmayan bir üniversitede okuma istekleri…

İşin içinden çıkılması oldukça güç bir arap saçına dönmüş durumda aileler ve aile içi ilişkiler… Tüm bu yaşanılanları düşününce; geçtiğimiz aylarda farklı ortamlarda ifade ettiğim görüşlerimi ve eleştirilerimi az bile yapmışım diyorum…

 

 

 

 

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.