Çoğu dağ köylerimiz yoksulluğun pençesinde kıvranıyor. Bu kötü kaderden kurtulabilmek için çareler arıyor. Günümüze kadar iki temel faaliyet alanı var bu köylülerin, hayvancılık ve tarım ama ikisinde de ancak evin geçimine yetecek kadar ürün alabiliyor, belki alamıyor da.Bu yüzden köyün gençleri çareyi köyden kaçışta buluyorlar,köy yaşlılara,kadınlara kalıyor.
İlkin Hadim çevresindeki köyler bu kötü gidişe bir son vermek için çareler aramaya başlıyorlar. Kiraz üretimi can simidi oluyor onlara. Bu yüksek bölgelerde kiraz geç olgunlaşıyor ve iyi para ediyor. İhracaat yapıyorlar. Köylünün cebine para giriyor.
Bu atılımları gerçekleştirebilmek için önderler gerekiyor. Köylünün ufkunu açacak, ona yol gösterecek, yenilikleri kabul ettirebilecek önderler.
Seydişehir’e bağlı Yaylacık köyü şehrimize 65 km. İlçeye 35 km. Kilimleri ve yatak halıları ile ünlü ama yoksulluk içinde kıvranan bir köy. Tarım ve hayvancılıkla uğraşıyorlar ama bütün arazileri 700 dönümü bulmuyor. Belki bu yüzden düz araziye hiç ev yapmamışlar. Köy sırtını dağa vermiş.
Aslında müthiş güzel bir köy. Başpınarda ulu meşenin altına oturup buz gibi bir bardak ayran içmek bile ömre bedel.
Köy muhtarı İsmail Portakalcıoğlu köyüne tutkun gerçek bir önder insan. Genç ve dinamik. Köyün kötü kaderini kırmak için çareler arıyor. Çeşitli kurumlarla iletişime geçiyor. 2006 yılında İl Özel idaresinin maddi desteği, İl Tarım Müdürlüğü Çiftçi Eğitim Şubesinin eğitim desteği ile 5 dekarlık bir alanda organik çilek üretimine geçiyor. Bu deneme üretimi başarılı oluyor ve bugün organik çilek üretilen alan 200 dekara çıkıyor ve üretilen çilekler değişik Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor. Yani yoksul köylünün cebine para girmeye başlıyor. Muhtar İsmail Portakalcıoğlu sadece çilekle yetinmeyip günümüzde gerilemeye başlayan Nuzumla yatak halılarının yeniden canlandırılması için çareler arıyor, köylüyü bu konuda teşvik ediyor. Nuzumla halı ve kilimleri desen, kökboya vb. kendine has özelliklerini hala koruyor. Muhtar bu halı ve kilimlerin de iyi bir ihraç ürünü olabileceklerinin farkında. Nuzumla genç kız ve kadınları köye gelen yabancılara ürettikleri halı ve kilimleri gururla gösteriyorlar ama bunları günümüzde çocuklarına cehiz vermek için üretiyorlar. Dokuma işi yaygınlaşıp ihraç edilmeye başladığında belki çilekten daha çok para girecek köylünün cebine.
Bizde marifet iltifata tabidir diye bir söz vardır. Buradan Vali Osman Aydın’a bir önerim var. Sadece kendi köyüne değil çevre köylere de örnek olan muhtar İsmail Portakalcıoğlu’nu yılın muhtarı mı seçer yoksa bir başka şekilde mi taltif eder bilmiyorum ama bu değerli halk önderini mutlaka onurlandırıcı bir şey yapmalı.
Her köyümüzün de böyle bir öndere ihtiyacı var.