Konya Aydınlar Ocağı’nın Salı mesajında Alparslan Türkeş, Muhsin Yazıcıoğlu ve Abdullah Çatlı’yı anlatan Dr. Mustafa Güçlü, “Devletimizin bekası için hayatlarını feda eden üç kahraman Türkeş, Yazıcıoğlu ve Çatlı, çağımızın Kürşat’larıdır” dedi.
Dr. Mustafa Güçlü, bu haftaki Konya Aydınlar Ocağı’nın Selçuklu Salı Mesajında, efsane lider Alparslan Türkeş ile BBP’nin eski lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve Asala’yı tarihe gömen Abdullah Çatlı’yı anlattı.
Türk’lerin 3 bin yıldır devam eden bir devlet geleneği olduğunu ve devleti kutsayan bir millet olarak tarih sahnesine çıktığımızı ifade eden Dr. Mustafa Güçlü, “Türkler tarihte 130 tane devlet kurdu. Bunların 16 tanesi cihan devletiydi.” dedi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Osmanlı’dan sonra 17. Cihan Devleti olma temennisinde bulunan Dr. Güçlü, Alparslan Türkeş ve ailesi hakkında tarihi bilgiler verdi. Alparslan Türkeş’in hayatından kesitler sunan Dr. Güçlü, İsmet İnönü devrindeki yasaklardan bahsederek aralarında Nihal Atsız ve Türkeş’in de bulunduğu çok sayıda milliyetçi aydın ve şahsiyetlerin tutuklandığı 3 Mayıs 1944’deki Tabutluk olayını anlattı. Türkeş’in meziyetleri arasında önüne gelen fırsatları iyi değerlendirmesi bulunduğunu kaydeden Güçlü, Türkeş’in 1955-57 arasında Amerika’da askeri eğitimin yanı sıra ekonomi eğitimi de aldığını ifade ederek “Türkeş, 27 Mayıs 1960 darbesinin içinde 14 arkadaşıyla birlikte yer aldı ve darbe metnini radyodan tok sesiyle o okuyor. İhtilalci diğer grupla anlaşmazlık doğunca Türkeş, 14 arkadaşıyla birlikte tutuklanıyor. Daha sonra yurtdışına askeri ateşe olarak Alparslan Türkeş Hindistan’a, Muzaffer Özdağ Japonya’ya, Ahmet Er Libya’ya ve diğer arkadaşları da başka ülkelere gönderiliyorlar. Türkeş, Delhi’de üç yıl boyunca hiç boş durmuyor. Yaptığı bütün görüşmeleri not tutarak rapor halinde Dışişleri’ne gönderiyor. Bu raporların 20 sene sonra büyük faydası olduğu Hikmet Çetin’in dışişleri bakanı olduğu dönemde ortaya çıkıyor” dedi.
“YIKILMADIK, AYAKTAYIZ!”
Türkeş’in 1963’den sonraki siyasi hayatını ve mücadelesini de dile getiren Güçlü, Afganistan ile İran’da nüfuzunu kaybeden Amerika’nın Türkiye’de 80 ihtilalini yaptırdığını, niyetinin ise Türkiye-İran arasında bir savaş çıkarmak olduğunu ve buna muvaffak olamayınca Irak’ta Saddam Hüseyin’i başa getirerek sekiz sene devam eden Irak-İran savaşının çıkmasında büyük rol oynadığını söyledi. Türkeş’in ihtilalden sonra üç gün Halil Şıvgın’ın evinde kaldığını ve sonra teslim olduğunu, Muhsin Yazıcıoğlu’nun da Sivas’tan Ankara’ya gelerek teşkilatları ve arkadaşlarını yeniden organize ederken bir ihbar neticesinde kaldığı evde yakalandığını anlattı. Nurettin Soyer tarafından açılan MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası’nın ilk askeri mahkeme duruşmasında Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşları, Alpaslan Türkeş mahkeme salonuna girdikten sonra topluca ayağa kalkarak İstiklâl Marşı’nı okuduklarını ifade eden Güçlü, “Burada şunu demek istiyorlar. Biz yıkılmadık, ayaktayız! Ölmedik! Bizi konuşturamadılar. MHP’lilere siz de konuşmayın, çözülmeyin, dik durun mesajını verirken mahkemeye de; ‘biz nasıl bir teşkilatız görün. Demokratik süreç başladığı zaman bunun hesabını sorarız’ demeye getirerek böyle müthiş bir tavır sergiliyorlar.” dedi.
ONLAR ÇAĞIMIZIN KÜRŞAT’LARIYDI
1973-83 arası Türk hariciyesinde büyükelçi ve ataşelerimizi öldüren Asala örgütünün, MİT tarafından anlaşmalı olarak görevlendirilen Abdullah Çatlı ve arkadaşları tarafından bir yılda çökertildiğini ifade eden Güçlü, Ermeni terör örgütü Asala’nınyerine, Amerika tarafından PKK’nın kurdurulduğunu ve 1970’de FETÖ’nün devreye sokulduğunu söyledi. Güçlü, Alparslan Türkeş’in zehirlenerek, Abdullah Çatlı’nın Susurluk’ta araba kazasında, Muhsin Yazıcıoğlu’nun da helikopter kazasında şehit edildiklerini belirterek “Devletimizin bekası, güçlenmesi ve var olması için hayatlarını feda eden bu üç kahramanı ben, tarihimizdeki Kürşat’a benzetiyor ve çağımızın Kürşat’ları olarak yorumluyorum.” dedi.