Aydınlar Ocağı’nda Şeker Şakir’i dinledik önceki akşam…
Programa Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektör Yardımcısı Tahir Yüksek de icabet etti.
Tahir Hoca’yı eskisi gibi kültürel etkinliklerin müdavimi olarak görmek çok güzeldi.
Şakir Tuncay Uyaroğlu, Selçuk Üniversitesi Türk dili ve edebiyatı okutmanı.
İsmiyle söylediğimiz zaman değil de ‘Şeker Şakir’ dediğimiz zaman daha çok biliniyor.
Biliniyor ama Şeker Şakir, her zaman şeker değil.
Mesela…
Son numarası çocuğu doğduğunda, bir bebek kıyafeti hediye edilmiş.
Üzerinde ‘Kiss me’ yazıyor.
Bizim Şeker Şakir çok hiddetlenmiş bu duruma.
Hanımına “Benim Türkçe duyarlılığımı bilmiyor mu bu arkadaşlar” diye sormuş, azarlamış.
“Aman Hoca” demiş hanımefendi… “Bu kerelik idare et.”
Hoca da idare etmiş.
Bir süre sonra gittikleri tatil beldesinde seyyar satıcıda bir bebek kıyafetine rast gelmişler.
Kıyafette Türkçe harflerle “Beni öpme solarım” yazıyormuş.
Şeker Şakir, “Satıcı, 100 TL dese verip alacaktım o elbiseyi. Nihayetinde de aldım” diyor.
Şakir Hoca için Türkçe bu kadar önemli.
Ayrıca iki ayrı bakış açısı; biri öp diyor, diğeri bizden: Öpme!
***
Bundan önce Meram Belediyesi’nin düzenlediği etkinlikte dinlemiştim Şakir Hoca’yı…
Program 2.5 saat sürmüştü…
Aydınlar Ocağı’ndaki sohbetine başlamadan önce eline aldığı onlarca not kâğıdını görünce “Hocam bunlardan bir tanesini okuyacaksınız, değil mi?” diye latife yaptım.
Hoca derste de çok hevesli…
Ona boşuna Şeker Şakir dememişler…
Şakir Hoca’yı dinlerken içtiği suya bakın.
Bir pet şişesini bitirmişse, daha söyleyeceği çok şey var demektir.
Aydınlar Ocağında sadece suyun 3’te birini tüketti ve programını 1 saate sığdırdı.
Okulda ders verirken de, pet şişesindeki su biterse, öğrencilerinden biri koşarak yenisini getiriyormuş. Ders bitmesin diye…
Hocanın her daim verdiği ders şu: Türkçe Konuşacaksak, Türk’çe Konuşalım.