“Eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için çok hayırlıdır.” (2/184) Böyle Buyuruyor Kur’ân.
Eğer bilirseniz.. Orucu bilirseniz.. Rabbinizi bilirseniz.. Orucu, Rabbinizin niçin emrettiğini bilirseniz.. Oruçtaki güzellikleri bilirseniz.. Orucun sizi takvaya götüren bir araç olduğunu bilirseniz.. Oruçla melekleşmeye doğru adımlar attığınızın farkına varırsanız.. Orucu, peygamberinizin orucuna benzetirseniz.. İşte o zaman, oruçtan hakkıyla istifade edersiniz. İşte o zaman oruçtan vazgeçemezsiniz. İşte o zaman oruç sizden razı, siz oruçtan razı olarak oruç tutarsınız. İşte o zaman, siz orucu şevkle tutarsınız, oruç da sizi aşkla tutar, sizi istikamette tutar, kötülüklerden alıkoyarak sizi tutar, Rabbinizin huzuruna yüceltmek ve cennete sizi götürmek için elinizden tutar..
Oruç hükümlerinin açıklandığı ayetlere (2/183-187) baktığımızda şunlar dikkatimizi çekmektedir:
Ayetler Ey iman edenler ifadesi ile başlamaktadır. Demek ki önce iman etmek gerekir. Çünkü amellere değer kazandıran imandır. Davranışları ibadet yapan da onların inanarak yapılmasıdır.
Söz konusu oruç ayetleri şu anlamlı cümlelerle sona erer: Umulur ki takvaya erersiniz. Eğer bilirseniz.. Umulur ki şükredersiniz.. Umulur ki rüşde/kemale/doğru yola ererler.. Umulur ki onlar takvaya ererler. Takva, bilinç, şükür ve rüşd.. Kur’ân’ın en temel kavramları. Bu kavramlarla donanmak için Kur’ân ayı Ramazan ve oruç iyi bir fırsat. Eğer bilirsek, bu büyük fırsatı değerlendirebilirsek bu donanıma sahip olabilmek oruçla mümkün olacaktır. Ama bizi bu hedeflere taşıyacak olan gerçek oruçlarla.
Nihayet ayetler şu cümlelerle sona erer: “İşte bunlar Allah’ın sınırları/ ilkeleridir, onları aşmayın. Allah işte böylece ayetlerini/ ilkelerini insanlara açıklıyor. Umulur ki onlar takvaya ererler.”( 2/187) Ey iman edenler diye konuya başlandı, sonuçta hitap tüm insanlara yöneltildi. Çünkü Kur’ân tüm insanlığa hitaben gelmiştir. Bütün insanlar onun muhatabıdır. Ancak Kur’ân’ın bu evrensel çağrısını tüm insanlığa ulaştıracak olan iman edenlerdir. Bu nedenle iman edenler, önce kendileri dini en güzel bir şekilde hayatlarında yaşamalı, sonra da yaşadıkları bu güzellikleri insanlığa ulaştırmaya çalışmalıdırlar.
Oruçla ilgili ilk ve son ayette de belirtildiği üzere Kur’ân’ın ve orucun temel hedefi, tüm insanları takvaya erdirmektir. Zira Marifetüllah bilinci demek olan Takva ile insanlar Allah’ı hesaba katarak yaşayacaklar, O’na kaşı yükümlülüklerini yerine getirerek hem dünyada cennet hayatı yaşayacaklar, hem de ahirette cenneti hak edeceklerdir.
Unutmayalım ki rahmet ve bereket kaynağı olan Ramazan ayı, mümin, münafık, kâfir her insana uğrar. Ama onun rahmet ve bereketinden iman eden ve ona gereken özeni gösterenler istifade ederler. Ramazanda, hayatında cehennem kapılarını kapatıp cennet kapılarını açanlar müminlerin kendileridir. Şeytan ve yandaşlarıyla ilgilerini kesip onları zincirlere vuranlar da onlardır. Müminlerin sağlam iman ve iradeleri, ibadet ve tatları bunu gerçekleştirecektir.
Ramazan ayı, Kur’ân’ın indirilmeye başlandığı aydır. Kur’ân ise, Yüce Allah’ın kullarına olan en büyük lütfudur. İşte bir anlamda bizler, oruç tutarak, ibadetlerimizi nicelik ve nitelik bakımından artırarak bunu kutluyoruz Ramazan’da. Allah’tan kullara vahiy, kullardan Rabbe oruç, namaz, şükür, zikir ve dua. İşte Ramazan, Allah ile kul iletişiminin en kapsamlı ve dolu dolu yaşandığı aydır.
Ramazan ayının bu doluluğundan fazlasıyla istifade edebilmek için, bu ayda hepimize büyük görevler düşmektedir. Şöyle ki, bu ayda çalışanlarımız, işlerinin hakkını vermeli, asla orucu istismar konusu yapmamalıdır. Esnafımız, dürüstlüğünden taviz vermemeli, asla Ramazan fırsatçılığı yapmamalıdır. Yöneticilerimiz, iş verenlerimiz, anlayışlı, hoşgörülü ve kolaylaştırıcı olmalıdır. Fakirlerimiz, sabırlı ve kanaatkâr olmalıdır. Zenginlerimiz, daha cömert olmalıdır. Oruç tutan tutamayan herkes oruca ve oruçluya saygı duymalıdır.
Bu güzel ayı değerlendirirken bilinçlenmeyi, gelişmeyi, kendimizle ve çevremizle barışmayı asla ihmal etmemeliyiz. Bilinçlenerek ibadetlerimizi adetlere dönüşmekten kurtarmalıyız. Gelişerek, eksik ve yanlışlarımızdan kurtulmalıyız. Barış dininin bağlıları olarak, barış ve esenliği yaygınlaştırmalıyız. En önemlisi de kul olarak bize düşenleri yaptıktan sonra, gönül ve ellerimizi kendisine açarak Yüce Rabbimize dua ederek yardımını dilemeliyiz.