ORUÇ, KADİR GECESİ VE BAYRAM

Doç. Dr. Nuri Şimşekler

Oruçluyken lokmaya
Kadir Gecesi’nde uykuya sabret de
Yüce Allah bayramda seni süslesin
Doç. Dr. Nuri ŞİMŞEKLER


“Oruç tutarak, kötü huylardan temizlenirsen,
ermiş kişilerin peşinden göğe yükselirsin.”

(Hz. Mevlâna)


Ramazan ayına girdiğin zaman Allah’a şükret, sevinçle ve gülerek karşıla orucu, der
Mevlâna ve ardından “Çünkü Ramazan ayının gelmesinden üzülenlere oruç haramdır” diye
hatırlatmada bulunur, devam eder sözlerine:

“Oruç, iyi adamla kötü adamı ayırt etmek için bir mihenktir, bir ölçüdür. Ama bunun
nasıl olduğunu açıklamak zordur. Çünkü hikmetinden sual olunmayan Yüce Allah bunu böyle
bildirmiştir. Oruç göklerin ötesinden gelen manevi bir rızıktır. Bu rızık, öyle bedeni
hantallaştıran, yedikçe beden ırmağını kirleten bir rızık değil, lâyıkıyla yiyen kişinin,
hafifleyip, tertemiz bir hale geldiği bir rızıktır. Oruç tutan ve kötü huylardan temizlenen insan,
ermiş kişilerin peşinden göğe yükselir; bunu yapmayıp da lokmanın esiri olan ise toprağa
lokma olur.”
Hz. Mevlâna Ramazan ayının vasıflarıyla ilgili der ki:

“Ramazan geldi.

Aşk ve iman padişahının sancağı erişti.

Artık maddî yiyeceklerden elini çek,
çünkü göklerden manevî rızıklar geldi.

Artık can sofrası kuruldu;
can, bedenin hantallığından kurtuldu.

Oruç bir bakıma bizim kurtuluşumuzun kurbanı sayılır;

zira canımız onun yüzünden dirilik kazanacaktır.

Sabır hoş bir buluttur, ondan hikmet ve manevî lütuflar yağar.

Bu sebepledir ki Kur’ân-ı Kerîm bu sabır ayında nâzil olmuştur.

Nefsânî isteklerden temizlen elini yıka!

Çünkü gökyüzünden manevî yemeklerle dolu sofra geldi.

Haydi elini ağzını yıka; ne yemek ye, ne iç, ne de konuş!

Hakikate erdikleri ve hakkı buldukları için

susup duran ermişlere gelen manâ lokmalarını ara!”

İnsanların orucu 3’e ayrılır:

İlki; sadece aç kalınarak tutulan oruç. Bu, normal halk tarafından tutulan ve sadece görünüşü olan oruçtur ki, orucun en alt tabakasıdır.

İkincisi; aç kalmakla birlikte, düşünce dâhil bedenin bütün uzuvlarını kötülük yaymaktan koruyarak tutulan oruç. Bu tarz orucu tutabilen insanlar özeldir ve Allah katında değerlidir.

Üçüncüsü ise; Allah’tan başka her şeyi terk etmek, yani O’ndan başka bir şey düşünmemek suretiyle tutulan oruç. Orucun en üst seviyesi olan bu oruca “Gönül Orucu” da derler ve bu orucu tutanlar da Yüce Allah’ın seçkin kulları arasında sayılır.

Mevlâna’nın Mesnevî’sinde dile gelir oruç ve Allah’ın huzurunda şahitlik yapar: İnsanların sadece yeme içmeyi terk etmekle değil, gönüllerini de ortaya koyarak sevinçli bir şekilde tuttukları bu oruç, kıyamet günü dile gelir ve insanın şahidi olarak “Ey Allah’ım” der, “Bu insan helâl lokmasına bile Ramazan ayında el uzatmadı; hiç harama, haram lokmaya el uzatabilir mi?”

Derken lâyıkıyla verilen “zekât” girer devreye. “Ey Yüce Rabbim! Bu insan ihtiyacı olanlara kendi malını bile dağıtıyor, hiç diğer insanların malına el uzatabilir mi? Hırsızlık, haksızlık yapabilir mi?”

Yüce Allah, kıyamet günü bu şekilde insanın diğer ibadetlerinin de şahitliğini dinleyerek, kulunu hak ettiği mertebeye ulaştırır.

Bir başka kulun sorgusuna gelir sıra, Mesnevî beyitlerinde:

Oruç, Zekât, Namaz vs. kulun yaptığı tüm ibadetleri Allah’ın huzurunda o insanın şahitliğini yapar. Yapar, ancak Yüce Allah “Tamam” der, “Ben ayıpları örterim, kullarımın sırlarını gizlerim, onları bağışlarım; amma, böyle olmakla birlikte bu kulumu cezalandıracağım.” Tabi ki tüm ibadetlerini yerine getiren bu kulunuza “niçin ceza veriyorsunuz?” sorusu sorulamaz Yüce Yaradan’a. Ancak, Mesnevî bu soruların cevabını Yüce Allah’ın dilinden aktarır. “Onu cezalandırdığımın sebebi şudur: Tamam, oruçlarını tuttu, namazlarını kıldı, zekâtını verdi; ayrıca bol bol dua etti, başka ibadetler de yaptı. Amma, yaptığı bu ibadetlerin hiç birinde ruh yoktu, mutluluk yoktu, tat yoktu. Bedeni bu ibadetleri yaparken ruhu bir an bile zevk duymuyordu.”

Mevlâna devam eder kendi benzetmeleriyle Mesnevî’sine: “İçi sağlam az ceviz, içi çürük çok cevizden daha iyidir.” Bu beyitle de yetinmez, sadece dış görünüşe önem veren, yaptıkları ibadetleri şekil olarak algılayan ve gösteriş için ibadet eden acınası insanlara şu şöyle seslenir: “İbadetlerin netice vermesi için zevk, tohumun ağaç olması için iç gerek!”

Oruçlunun gülüşü, oruçsuzun secdesinden iyidir.

Mesnevî’deki anlam dolu beyitler, yerini Divan-ı Kebir’deki Mevlâna’nın öğüt dolu şu gazeline bırakır:

“Oruçlu iken nefsine uyup da

sinirlenme,

bağırıp çağırma;

satma ucuza orucunu!

Bunalsan bile,

sık kendini,

at yerlere bedenini

bağır, çağır:

‘satmam, satmam ben öyle ucuza orucumu’ de

çünkü şunu iyi anla ki;

oruçlunun gülüşü,

oruçsuzun secdesinden daha iyidir.”

Peygamber Efendimiz (SAV) misali lâyıkıyla oruç tutmayı Yüce Yaradan’dan niyâz ettiğimiz Ramazan ayının sabrı ve bereketi hepimizin üzerine olsun, orucumuzu “ucuza satacak” ânlardan, olaylardan ve insanlardan bizleri yine O korusun…

Hz. Mevlâna’dan Oruç’la ilgili öğüt:

“Ramazan ayında gereği gibi oruç tutarsan,

senin vücut toprağını altın haline getirirler.

Senin fani varlığını taş gibi ezerler de

gökyüzüne sürme yaparlar.

İftar vaktinde yediğin lokmanın her biri,

birer mânâ incisi olur.

Ramazan’da yemek, içmek, kötü söz söylemek

ve kötü iş işlemek konusunda sabırlı ol!

İşte bu sabrından dolayı da

manevî görüşün artsın ve gönül gözün açılsın.”

Hz. Mevlâna’dan Oruç’la ilgili mânâ:

“Ramazan geldi,

ama bayram bizimle.

Kilit geldi,

ama anahtar bizimle.

Oruç ağzı bağladı,

ama can gözünü açtı;

gözün gördüğü o nur, artık bizimle.

Oruç ile canı ve gönlü temizledik,

ama beden kirli de olsa bizimle.

Evet Oruç’ta zahmet vardır,

ama görünmeyen gönül definesi bizimle.

Ramazan gönle geldi;

artık gönlü yaratan bizimle.”

Hz. Mevlâna’dan Oruç’la ilgili özlü sözler:

“Oruca sarıl; sabret, orucu terk etme, her an Yüce Allah’ın rızkını bekle!”

“Oruç göklerin ötesinden gelen manevi bir rızıktır. Bu rızıktan lâyıkıyla yiyen, hafifler ve tertemiz bir hale gelir.”

“Oruç tutarak, kötü huylardan temizlenirsen, ermiş kişilerin peşinden göğe yükselirsin.”

“Oruç, insana can bağışlar, gönül lütfeder. Sen, şaşılacak bir şey görmek istersen, oruca şaş!”

“Sen, göklere çıkmak, Mi’râc etmek istiyorsan şunu bil ki, oruç senin önüne konulmuş bir Arap atıdır.”

“Oruç, can gözünün açılması için bedeni kör eder.”

“Oruç, insan şeklindeki hayvanın hayvanlığını giderir. Bu yüzden oruç, insanın olgunlaşmasına vesiledir.”

“Dünyada Oruç’tan daha fazla şeytan öldürücü, nefsin kanını dökücü bir şey yoktur.”

“Oruçlunun gülüşü, oruçsuzun secdesinden daha iyidir.”

“Oruç seni maddî-manevî kirliliklerden ve bütün kötülüklerden temizleyen bir hamama benzer.”

“Beden bir hayvana benzer; hayvanın ardına düşüp de Orucu terk etme!”

“Ey insan! Oruçlu iken Allah’a misafirsin, sana gökyüzü sofrası yakışır.”

“Sen, canının içinde Kur’ân nurunu istiyorsan, şunu bil ki, oruç bütün Kur’ân’ın tertemiz nurunun sırrıdır.”

Oruç sedefindeki inci: KADİR GECESİ

“Doğrusu biz Kur’an’ı Kadir Gecesinde indirmişizdir. Kadir Gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler de inerler. O gece tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” (Kadir Sûresi 1-5. Ayetler)

Ramazan ayı içerisinde bulunan Kadir Gecesinin hangi güne tesadüf ettiği tam olarak bilinememektedir. Ancak, Peygamber efendimizin “Kadir Gecesini Ramazan’ın son on gününde ve tekli gecelerde arayınız” hadis-i şeriflerine binaen din âlimlerince 27. gece olarak tahmin edilmektedir. Peki bu mübarek gece ne manaya gelmektedir?

Peygamber Efendimiz bu gecenin önemiyle ilgili şöyle buyurmaktadır:

“Kim ki Ramazan’da orucun farz bir ibadet olduğuna inanarak ve sevabını umarak oruç tutarsa, geçmiş küçük günahları bağışlanır. Yine kim Kadir Gecesinin faziletine inanarak ve mükâfatını umarak bu geceyi ibadetle ihya ederse, küçük günahları bağışlanır.”

Din âlimlerine göre de bu ayda ve gecede üç önemli unsur vardır:

1. Yüce Allah’ın iradesi bütün işleri ve hükümleri bu gecede takdir etmiştir.

2. Dinimizin kutsal kitabı Kur’ân-ı Kerim bu mübarek ayda Peygamberimize inmeye başlamıştır.

3. Bu gecede yeryüzü, Müminleri selâmlamak için inen meleklerin çokluğundan dolayı adeta daralmaktadır.

Bütün geceleri Kadir Gecesi bil!

Peki bu mübarek gece hakkında İslâm’ın en güzel açıklayıcılarından olan gönüller sultanı Hz. Mevlâna ne demiştir, ne tavsiye etmiştir.

Mevlâna Kadir Gecesinin Ramazan ayının hangi gününe rastladığını yine kendi üslubunca vurguladığı beyitte, bu gecenin önemli olduğunu, fakat insanın her geceyi Kadir Gecesi gibi bilip Allah’a ibadet etmesi gerektiğini vurgulayarak şöyle der:

“Bedenin Kadir Gecesidir. Onun yüzünden nice devletler elde edilir. Canın da dolunaydır. Karanlıklar onun yüzünden yarılıp yok olur. Hak Kadir Gecesidir. Can, yani insan bütün geceleri sınasın diye geceler içinde gizlidir. Bütün geceler Kadir Gecesi değildir. Ancak her gecenin Kadir Gecesi olma ihtimali de yok değildir.”

Hz. Mevlâna Kadir Gecesinin parlak bir dolunay olduğunu ve insanların gece karanlığını ortadan kaldırdığını ve eğer insan isterse bütün gecelerini Kadir Gecesi haline getirebileceğini bu beyitleriyle bizlere aktarıyor.

Bir gece de uyumasan ne olur?

Mevlâna bu gecede neler yapılması gerektiğini ve bu gecenin önemini de bir gazelinde şöyle dile getiriyor:

“Ey kardeş! Bir gececik de uyumasan ne olur? Mum gibi uyanık olsan, kıvılcım gibi diri olsan ne olur? Gök kapıları geceleyin açılır, bahtlar gece uyanır.

Sen de ay gibi uyumasan da talih yıldızın parlasa ne olur?

Sen göklere mensup bir kişi isen, elbette o âleme özlemin vardır. Bu kirli dünyada yücelerden başka bir yerde yatıp uyumasan ne olur?

Geceleyin yürü ki, yollar geceleyin alınır; menzillere geceleyin varılır.

Eğer sen de O eşsiz padişahı istiyorsan bir gece de uyumasan ne olur?

İyi insanlar, Allah’ın merhameti ve sevgisinin gölgesinde uyurlar.

Ey kardeş bunu anlasan da başka bir yerde uyumasan ne olur?”

İşte Mevlâna bu beyitleriyle Kadir Gecesini, Allah’ın istekleri doğrultusunda geçiren Mü’minlerin amaçlarına kavuşacağını vurgular. Mesnevî’sinde de gerçek bayrama kavuşmak isteyenlerin bu gecede hizmete koşmalarını öğütler.

Hz. Mevlâna’nın şiirlerinde ve diğer eserlerinde, Kadir Gecesini en güzel şekilde ihya etmenin, geceyi uyanık geçirerek Yüce Allah’a ibadetle meşgul olmanın önemi sürekli vurgulanır:

“Canın için bir gececik olsun iş arasında uyuma!

Ömürden bir geceyi eksik say da, diri ol; uyuma!

Kendi hevesin için binlerce gece uyudun,

Ne olur bir gece de Allah için uyuma!

Geceleri uyumaktan da münezzeh olan o Sevgili için uyuma da gönlünü ona teslim et!

Yüce Allah’ın ‘Dostlar gece uyumazlar’ sözünden utan da bir gececik uyuma!”

Mevlâna, geceleyin ibadetten dolayı ayakta durmaktan Peygamber efendimizin ayaklarının şişmesini onun gelecek ve geçmişteki günahlarının bağışlanması veya Allah korkusundan dolayı yapmadığını, bilâkis aşkının bir coşkusu olduğunu vurgular. Peygamber efendimizin bu özelliği de; yani “korkudan değil, aşktan dolayı ibadet” vasfı da örnek almamız gereken güzel hasletlerin başında gelmektedir. Tanınmış kadın sufilerden Rabia-yi Adeviyye de o meşhur sözünde şöyle dememiş miydi:

“Ey Allah’ım! Cehennem ateşinin korkusundan dolayı Sana ibadet ediyorsam, beni Cehenneminde yak. Eğer Cennet vaadinden dolayı da Sana ibadet ediyorsam, Cennetinden beni mahrum eyle...”

…ve Bayram

Hz. Mevlâna’nın bayramla ilgili bir şiiri:

“Bayram geldi, bu bayram ne mübarek bir bayram.

Gökyüzünün ağzı olsaydı, sevinçten gülerdi.

Bu böyledir, fakat şunu da benden duy:

Ne yazık ki bayram bizim gerçek bayramımızı göremedi.”

Hz. Mevlâna’nın (bayramlarda) yaptığı bir münacatı:

“Bayram geldi. Herkes gücü yettiği kadar güzel görünmek için kendini süsledi. Bize bayram sensin ey Allah’ım! Ey dikene gül elbisesi giydiren Yüce Allah’ım. Bizi de sen süsle.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.