ANKARA (AA) - S.AHMET AYTAÇ - Ankara Üniversitesi (AÜ) İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Din Sosyolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İhsan Çapcıoğlu, orucun yalnızca aç kalmak olmadığını söyleyerek, "Biz orucu tutarken, orucun da bizi tutması en büyük temennimizdir." dedi.
Çapcıoğlu, AA muhabirine ramazan ayı ve Müslümanların artan sorumluluklarına ilişkin açıklamalarda bulundu.
İnsanın iyiyi ve kötüyü, doğruyu ile yanlışı, adaleti, zulmü birbirinden ayırabilecek özelliklere sahip tek varlık olduğuna dikkati çeken Çapcıoğlu, şöyle dedi:
"Allah insana, diğer varlıklardan üstün niteliklerle donatılmış olmasından dolayı pek çok nimet bahşetmiştir. Ancak varlıklar arasındaki bu ayrıcalıklı durum, ona aynı zamanda büyük bir sorumluluk da yüklemektedir. İnsan dünya hayatında, iyi ve kötü olanı seçip seçmemekte özgür bırakılmış olup, tercihlerinin sonucu ahirette açıklanacak olan bir imtihanın öznesidir."
Dünya nimetlerinin çekiciliğine aldanılmaması gerektiğini vurgulayan Çapcıoğlu, onların albenisine kapılmanın, ahirette ödül getirecek olan, doğruluk, dürüstlük, adalet, vefa, iyilik, erdemlilik, affedicilik, toplumsal dayanışma ve yardımlaşma gibi yüksek ahlaki değerleri unutma ve onlardan uzaklaşma sonucunu doğurabileceği uyarısında bulundu.
- “Veren el, alan elden üstündür”
Çapcıoğlu, Hazreti Muhammed'in, "Dünya ahiretin tarlasıdır", Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış" ve "Veren el, alan elden üstündür" gibi hadisleriyle çalışmayı, kazanmayı, üretmeyi, kazanılan ve üretilenlerin bir bölümünü karşılıksız olarak toplum yararına harcamayı ile dengeli bir hayat yaşamayı teşvik ve tavsiye ettiğini belirtti. Çapcıoğlu, şunları ifade etti:
"Çünkü sonsuz ahiret hayatının kazanılması, geçici olan bu dünya hayatında gerçekleştirilecek salih ameller, yani yalnızca Yüce Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak niyetiyle yapılan hayırlı, iyi işler ve eylemler ile mümkündür. Dünya, ahiret hayatı için gereken hazırlıkları yapabileceğimiz yegane mekandır. Bu nedenle, inanan insanın, inancının gereğini yapması, yani hayatını, Allah’ın buyrukları doğrultusunda sürdürmesi gerekir. Çünkü dünya ve ahirette mümin ve Müslüman olan bireyi mutlu kılacak olan, Allah’ın buyruklarına boyun eğip yasaklarından sakınarak, O’nun rızası ve hoşnutluğunu kazanma gayreti içinde olmaktır. Dolayısıyla, dünya hayatındaki sınavı geçerek ahirette sonsuz hayat ödülünü kazanacak olanların, özünde iyi olan yüksek ahlaki değerleri dünyada iken yaşayanlar ve yaşatanlar olduğunu, bunları yaşayıp yaşatma gayreti içinde olmayanların ise sınavı kaybedeceklerini unutmamalıyız."
Allah’ın varlıklara rahmet ve mükafatını çokça artırdığı ramazanda müminlerin de birbirlerine şefkat ve merhamet duygularıyla yaklaşmalarını isteyen Çapcıoğlu, "Unutmayalım ki, ramazan ayında, iftar sofralarının özellikle yoksullara açılması, muhtaçların her zamankinden çok gözetilmesi, insanlar arası sevgi, şefkat, merhamet ve kardeşlik duygularının zirveye çıkması, kısaca insanların her zamankinden daha çok birbirinin acısından ve sevincinden haberdar olması gerekir. İnanan insana yakışan da ancak budur." ifadelerini kullandı.
- "Oruç sadece aç kalmak değildir"
Orucun sadece aç ve susuz kalmak olmadığını aktaran Çapcıoğlu, bireyin ruhsal açıdan olgunlaşıp özgürleşmesi, kişisel zaafları besleyen tutkuların baskısından kurtulmasına giden yolda çok önemli işlevleri de yerine getirdiğini anlattı.
Çapcıoğlu, bu yüzden ramazan ayının bireyin bencilce duygularından kurtulup daha paylaşımcı bir hayata adım atabilmesi için iyi bir fırsat olduğunu düşündüğünü belirterek, "Yüksek ahlaki bilinç uyandırma konusunda iyi bir öğretmen olan ramazan ayının getirdiği huzur, barış, bereket ve esenliğin kalıcı olmasını diliyorum. Oruç sadece aç kalmak değildir. Biz orucu tutarken, orucun da bizi tutması en büyük temennimizdir." değerlendirmesinde bulundu.
AA