Bugüne kadar pek çok şehir yazısı yazdım. Gezdiğim gördüğüm yerleri sizelerle de paylaşmayı kendime vazife edindim. Şehirleri sadece yazmakla kalmadım, şehirler hakkında yazılan kitapları da bu sayfada tanıttım.
Bugün yine elimde bu kitaplardan biri var, kitabın adı; “Osmanlı Arşiv Belgelerinde Beypazarı Kazası- I” Kitabı iki akademisyen hazırlamış. Yrd Doç. Alpay Bizbirlik ve Dr. Mustafa Kaya. Eser Öncü Yayınlarından çıkmış.
Beypazarı’nın en bilinen yönü, tarihin, geçmişin izini günümüze kadar taşıyan, geçmişle günümüz arasında köprü kuran şehirlerden biri oluşu. Tarihi evlerinin günümüze kadar gelmiş olması ve bu evlerle birlikte bir şehrin nasıl ayağa kalktığını en canlı örneğini oluşturur Beypazarı…
Evet Beypazarı bir şehrin başarı hikayesidir de aynı zamanda...Beypazarı’nı gezdiğinizde bu söylediklerimin ne anlama geldiğini daha iyi anlayacaksınız.
Ancak elimdeki kitap Beypazarı’nın bugününü değil daha çok dününü anlatan bir arşiv çalışması. Yazarlar bu eserin “Anadolu Ahkâm Defterleri” verileri üzerinden bir araştırma yapmışlar.
Kazanın kuruluştan günümüze tarihsel gelişimi bu veriler ışığında değerlendirilmiş.
Bu eserde en çok dikkatimi çeken şey, bizim arşiv geleneğimizin pek de bilinmeyen bir alan olduğu gerçeğiyle yüzleşmemiz.
Tarih kitaplarında ve tarih öğretiminde geçmişten bahsederken sadece savaşlar, yani tarihi büyük vakıaların dışında sosyal hayatın ne olduğuna dair hiçbir ize rastlamayız. Oysa ki tarihimiz özellikle Osmanlı tarihinde sadece savaşlar değil sosyal vakıalar da kayıt altına alınmıştır.
Osmanlı’da neredeyse herşey bu “Ahkâm Defterleri”nde kayıt altına alınmış. Bu eserde de görmekteyiz ki, Osmanlı’da kaydı tutulmayan hiçbir şey yokmuş. Bu da Osmanlı devletinin neden zamanın en güçlü devletlerinden biri olduğunu ortaya koyması bakımından önemli bir gösterge olsa gerek.
Eser’e gelecek olursak; Beypazarı’nda o dönemde neler olmamış ki?
En küçük bir vakıa bile bu belgelerde kendine yer bulmuş. Vergi usulsüzlüklerinden Alacak Verecek davalarına, Cemaat ve Taife Davalarından Görevlilerin usulsüzlüklerine, Mal gasbından Ailevi Meselelere kadar pek çok olay neredeyse en ince ayrıntılarına kadar Divan’ı Hümuyan’dan çıkan hükümler olarak Beypazarı Ahkâm Defterlerinde yerini almış.
Eserde dikkatimi çeken bir örneği burada sizlerle paylaşırsam aslında ne demek istediğimi daha iyi anlatabilirim sanırım.
Defter kayıtlarında geçiyor, Sayfa 6 Hüküm No: 28 ; “ Ayaş kasabasına bağlı Multalu köyünden Kadıoğlu Mustafa, kardeşi İbrahim, Hacı Osman ve Kasım oğlu Hamid isimli şakilerin Beypazarı kazasına bağlı Öziviran köyünden azı kimselerin bahçe ve ağaçlarına yaptıkları müdahalenin engellenmesi hususunda Ayaş Kadısına ve Kütahya mütesellimine yazılan hüküm.”
Yine vakıf mallarının önemine dikkat çeken başka bir vakıa kayıtlarda şöyle geçmiş: Sayfa 198, Hüküm No. 83. “ Yirminci bölüğün vakıf malından dört kese akçe zimmetinde iken ölen Yazıcıoğlu El Haç Ahmed’in üzerindeki meblağın oğlundan alınması hususunda Beyzpazarı kadısana, mübaşir çavuşa ve kaza serdarına yazılan hüküm”
Düşünebiliyor musunuz, bir vatandaşın bahçesine yapılan müdahale bile defter kayıtlarına girmiş o dönemde. Vakıf malından alınan en küçük Lira’nın nereye gittiğinin peşine düşülmüş… Neredeyse Osmanlı toplumu ne içiyor ne yiyor, herşey kayıt altına alınmış.
Beypazarı kitabında bunun gibi pek çok örneğe yer verilmiş. Ancak bu eser herşeyden önce Türk devlet geleneğinin köklerinin ne kadar derin olduğunu, o dönemde küçük bir kazada olan bitenlerin bile en ince ayrıntılarına kadar merkez tarafından nasıl bilinebildiğini göstermesi bakımından oldukça önemli… Bu tarz çalışmaların yapılması doğru tarih öğrenimi açısından da oldukça mühim.. Bu çalışmalar yalnızca Beypazarı için değil, tüm şehirlerimiz için çokça yapılmalı ki bizler de tarihimizin bir kısmına değil bütününe vakıf olabilelim…