O günlerin imkan ve şartlarında ilgi çekici uygulamalar genelde okurlarımızın merak konusudur . Sık sık isteklerde bulunurlar.. Onların bu arzularına bizlerde iştirak ediyoruz kuşkusuz .
Vaktimizin müsaadesi nisbetinde sizlerle beraber olmak üzere Tarihten bazı aktarımlarda bulunuyoruz.
YILDIRIM BEYAZIT VE BİR KÖYLÜ
Yıldırım Bayezit Han bir gün köylerde dolaşıyor . Köyün birinde çok yaşlı bir adama rastlar . Bu köylü evinin bahçesine meyve ağaçları dikmektedir. Fakat diktiği ağaçlar çok körpe ve cılız cinsten .
Yıldırım bayzitin merakına gider bu.. Ve Köylüye sorar .
- Köylü baba bu fidanlar ne zaman büyüyüp de meyve verecek. Bu meyvelerden yemek acaba sana nasip olacak mı der.
Köylü hiç zannetmem. Allah bilir der .
Öyle ise neden şu ihtiyar halinde kendini yoruyorsun. ?
Köylü biraz duraklar sonra cevap verir ..
- Biz atalarımızın dikmiş oldukları ağaçların meyvesini yiyoruz . Torunlarımız da bizim dikdiğimiz ağaçların meyvesini yesin. Cevabını verince
Padişahtan kocaman bir aferini kazanır köylü baba .. Ve Padişahın verdiği bir kese altını alır. Teşekkür eder ve derki.
Bak Sultanım , gördün mü diktiğim fidanlar şimdiden meyvesini verdi. Der..
Bu cevaba daha çok sevinen Padişah Hazretleri Köylünün sırtını sıvazlayarak bir kese altın daha verir ..
Kısmet insanın ayağına gelince neler olmaz ki …