Otizm Ansiklopedisi @otizmansiklopedisi Instagram sayfasında yazılan önemli yazılardan birisi oyun terapisi ve otizm üzerineydi. Bu önemli konunun muhataplarına ulaşması önemli. Otizmin ortaya çıkışından itibaren çok farklı eğitim terapi ile çözüm arayışları başladı. Bunlardan birisi de Psikoterapi’de, tedavi iddiasında bulunan bir dizi özel teknikten oluşan, Virgina Axline (1911-1988) tarafından popüler hale getirilen “oyun terapisi” oldu. Axline’ın Dibs in Search of Self (1964) kitabı da dönüm noktası oldu.
Otizmli çocukların aileleri ve eğitimciler Axline'ın “Dibs in Search of Self” (1964) adlı kitabındaki karakter gibi otistik bir çocuğun kabuğundan çıkmasını, sadece normalleşmekle kalmayıp duygusal anlayış, empati, iletişim kurma becerileri açısından üstün bir seviyeye ulaştığını gösteren anlatılarla kolayca baştan çıkarıldı.
James T. Fisher bu kitabı "dönüm noktası niteliğinde bir otizm dönüşüm anlatısı" olarak nitelendirdi ve Axline'ın Dibs'in kendi kendine koyduğu engelleri yıkmak için oyunun kullanımını protestanların "dönüştürülmüş ya da kurtarılmış bir "benlik" arayışında olan bir özne anlatısına benzetti.
Bu benlik anlatısının otizmin gerçek deneyimiyle hiçbir ilişkisi olmadığı ortadaydı. Ne yazık ki oyun terapisine umut bağlayan binlerce aile hayal kırıklığına uğradı. Nörolojik farklılıklar, bebek evlerinde oyuncak aileler ya da kum havuzlarında minyatür hayvanlarla oynayarak ortadan kalkmıyor. Tıpkı otizmli çocuklara yıllarca uygulanan Kleinian terapisi ya da otizmli çocukların annelerinin yıllarca psikiyatrist koltuğunda konuşma terapisine tabi tutulmasının sonucu ortadan kalkmadığı gibi.
'Dibs' en iyi ihtimalle bileşik ve abartılı, en kötü ihtimalle de hayali bir karakterdi. Oyun terapisi her ne kadar istismara uğramış çocuklarla çalışmada önemli bir araç olsa da otizm için fazla ayrıntılı, masraflı ve nihayetinde faydasız bir müdahaledir. Çünkü otizm bir 'benlik' bozukluğu değil…
Psikoterapistler, davranışçılar ve daha ana akım özel eğitimciler otizm konusunda ne yapılması gerektiği konusunda tartışırken daha önce LSD örneğinde olduğu gibi 1960'larda psikiyatride yaşanan 'biyolojik devrim' otizm üzerinde de etkili oldu, ancak bu genellikle olumlu bir etki değildi.
1960'larda, 1970'lerde ve 1980'lerde birçok ilaç denendi. Günümüzde bunlar yeni bir şeymiş gibi Türkiye piyasasına sunuluyor. Bunlardan en zararlısı ciddi kalp hasarına yol açtığı ortaya çıkan ve sonunda piyasadan kaldırılan, artık itibarını yitirmiş bir diyet hapı olan fenfluramin oldu.
Bernard Rimland'ın yazdığı gibi, "fenfluramin, ana etkisini beyin hücrelerini zehirleyerek gerçekleştirdiğine dair önemli kanıtlar olmasına ve Physicians Desk Reference'ın (PDR) bilinen "yan etkiler"i arasında ölümü de saymasına rağmen" satışlar otizmli çocuklarda kullanımı devam etti. Fenfluramin, 'otizm için mucizevi bir tedavi' olarak ortaya çıktığı anda, karşı davaların ve hayal kırıklığı yaratan sonuçların ağırlığı altında sahneden kayboldu
Lorna Wing (1928-2014) bir söyleşisinde (2005) 'Her türlü ilaç, fenfluramin ve diğerleri, bir şişe roket gibi fırlıyor, yükseliyor, etkisizliği ortaya çıkıyor ve balon gibi sönüyordu' der.
Sönmüş balonları Türkiye’de yeniden şişirenlere, uçuranlara dikkat.