Hac görevimizi ifa etmek üzere kutsal topraklarda bulunduğumuz 22 gün içinde malumunuz olduğu üzere yazı yazamadım. Vazifemizi tamamlayıp döndükten sonra da hac hatıralarımızı da kapsayan ve hacla ilgili bilgiler içeren16 gün süren bir yazı dizisi kaleme aldım.
Bu münasebetle Türkiye ve Konya gündeminden epeyce uzak kaldım. Tabii ki gündemi takip ettim. Ülkemizde ve Konya’mızda neler olup bittiğini sürekli gözlemledim. Ama bu gelişmelere yazılarımda yer veremediğim için yazılarım gündem dışı oldu.
Onun için hac mevzuundan uzak bir konu içermesi gereken bu yazımda inanın neyi kaleme alacağımı kestiremedim. Ne yazmam gerektiğine karar veremeden bilgisayarın klavye tuşlarına öylesine vurmaya başladım. Bu da öylesine bir yazı olacak gibi görünüyor.
Çevremizde, ülkemiz açısından son derece önemli gelişmeler oluyor.
ABD’nin başlattığı vizeyi askıya alma uygulaması, bu ülkenin bize dost ve müttefik olmadığını ayan beyan ortaya koymuştur.
Vize uygulaması iki önemli konuda ABD’yi açığa çıkarmıştır. Bunların her ikisi de bizim için bilinen bir gerçek olsa da, ABD’nin artık kendisini gizleyemeyeceği iyice görülmüştür.
Birincisi, bu uygulama ile, ABD – FETÖ arasında doğrudan bir bağ olduğu ortaya çıkmıştır. FETÖ’yü yıllar öncesinden ABD’nin kurup geliştirdiğini ve günü gelince Türkiye’yi ele geçirmede bir malzeme olarak kullanacağını basiret ve feraset sahibi insanlar görüyor, biliyordu.
15 Temmuz ihanet girişiminden sonraki gelişmeler, ABD’nin Türkiye’ye karşı samimi davranmadığını gözler önüne serdi.
Şimdi ise, ABD’nin Türkiye’nin dostu ve müttefiki olmadığı gibi karşısında olduğu gün gibi ortaya çıktı.
Şayet ABD, FETÖ’cu bir kişinin tutuklanması bahanesiyle vize yaptırım uygulaması başlatıyorsa, bunun arkasından neler geleceğini kestirmek zor olmasa gerek.
Türkiye, FETÖ ile mücadeleyi hız kesmeden ve taviz vermeden sürdürürse, ABD’nin başlattığı bu uygulamayı ambargoya dönüştürmeyeceğinin hiçbir garantisi yok.
Demek ki ABD, Türkiye’nin kendi bekası için verdiği mücadeleden son derece rahatsız. Niçin? Karşılarında el pençe divan duran eski Türkiye olmadığı için…
İkincisi de, ABD’nin Türkiye’nin Rusya ile birlikte başlattığı İDLİB harekâtından son derece rahatsızlık duyduğu ortaya çıkmıştır ki, bu da ABD’nin PYD ve PKK’yı kullanarak Türkiye’yi kuşatma planına sekte vurduğundandır.
Merhum Erbakan Hocamız 25 yıl öncesinden ileri görüşlülüğü ile bugünleri görmüş ve şöyle demişti?
“Bir gün hedef Suriye olursa, bilin ki asıl hedef Türkiye’dir.”
Başka ne demişti?
“Körfez savaşı bitecek. Saddam gidecek. Bu bölgede devlet otoritesi kalmayacak. Kürtler oluşan boşlukta bir devlet kurmak isteyecek. Bölgedeki Kürtler, çok daha güçlü silahlarla donatılacak. Sonra Türkiye’den toprak talebinde bulunulacak.” Şimdi aynısı olmuyor mu?
Son olarak 2003 yılındaki bir konuşmasında da şunları söylemişti:
“Dış mihraklar, arz-ı mev’ud u alıp İsrail bağlamak için başlattıkları planları, şimdi Suriye’yi hedef alıp yutmak üzere yeni adımlarla devam ettirme arzusu içindedirler. Nitekim kısa bir süre önce ABD temsilciler Meclisi, Suriye’yi cezalandırma yasasını onaylamıştır. Yasaya karşı çıkan Temsilciler Meclisinin bazı üyeleri, “Suriye hakkında ileri sürülen iddiaların doğru olmadığına kaniyiz, bunlar uydurma iddialardır” demişlerdir ama Haçlı Siyonist ittifakı içinde bulunan diğer üyeler, Suriye’nin derhal işgal edilmesini istemişlerdir. Irak’ın işgali için ortaya atılan uydurma iddiaların hepsi şimdi Suriye için uydurulmaktadır. Biz, bu planların arkasında arz-ı mev’ud un İsrail’e bağlanması için yapıldığını her zaman belirtmişizdir. Asıl maksat Büyük İsrail’in kurulmasıdır. Asıl maksat bütün insanlığın köle yapılmasıdır. Asıl maksat ya öleceksiniz ya teslim olacaksınız kararının uygulanmasından ibarettir. Bu adım Afganistan’dan ve Irak’tan sonra, Suriye ile de kalmayacak, Mısır ve Türkiye ile devam edecektir. Asıl hedef Türkiye’dir.”
İşte ABD, Büyük İsrail’in önündeki engelleri ortadan kaldırmak üzere adım adım planını uygulamaktadır. Şimdi sıra merhum Erbakan hocamızın belirttiği gibi Türkiye’ye gelmiştir. ABD; Türkiye’yi ya Mısır ‘da olduğu gibi kendisine köle yapacak veya işgal edecektir.
Kendisine köle yapacak yöneticileri işbaşına getirmek için çeşitli yollar denemiştir. 15 Temmuz girişimi ve sonrasındaki gelişmeler bunun en bariz göstergesi olmuştur.
Bunlarda başarılı olamayınca bu defa Kuzey Irak ve Suriye’deki Kürtleri kullanarak ve silahlandırarak, kendisinin güdümünde bir Kürt devleti kurma planını hayata sokmuştur. Bu plan, Türkiye’yi kuşatma ve Büyük İsrail’in kurulma adımıdır. Daha sonraki adımda ya Türkiye’nin Güneydoğusunu isteyecekler ya da işgal edeceklerdir. Zira, Büyük İsrail’in haritası bellidir.
Ama şuna inanıyoruz ki, Allah’ın da bir hesabı vardır ve Allah’ın hesabı ABD’nin hesabının üstündedir. İşte 15 Temmuz, ABD’nin 40 yıllık planını alt üst etmiştir. Arkasından Suriye’de yaptığımız Fırat Kalkanı operasyonu yine ABD’nin planlarına büyük darbe vurmuştur. Şimdi de İDLİB operasyonu, ABD’nin adımlarına engel oluyor ki, adamlar çıldırıyorlar.
Ne yaparlarsa yapsınlar, önümüzdeki yıllarda ABD parçalanacak, İsrail yok olacak, Hak ve Adalet dünyaya hâkim olacaktır İnşaallah…
Öylesine bir yazı düşüncesinden böyle bir konu çıkmış oldu. Başlığı da buna uygun olarak değiştirmiş oldum. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.
NOT: Konya'da ilk defa, Mevlâna Anma Törenleri ve Aşıklar Bayramı gibi Konya'nın kültürüne büyük katkı sağlayan etkinlikleri düzenleyen ve yıllardır devam etmesini sağlayan, ayrıca Konya Kültürü ile ilgili çok sayıda kitap yayınlayan ve Konya Kültürünü dünyaya tanıtmada büyük rol oynayan, 1998 yılı başından 2003 yılı sonuna kadar Aşıklar Bayramı programlarında beraberce jüri üyeliği yaptığımız, yazar, şair, Konya eski Senatörü değerli ağabeyim Feyzi HALICI' nın vefatı bizleri derinden müteessir etmiştir. Merhuma Allah'tan rahmet, ailesine, yakınlarına ve gönül dostlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Mekânı cennet olsun İnşaallah...