Sevgililer günü…
Kökeni milattan önce 4. yüzyıla dayanıyor.
Sevgililer gününün başlangıcı Çobanların Tanrısı "Faurus Lupercus" şenliği olarak belirtiliyor çoğu eserde…
Yani “Tanrı Kurt” günü…
Her 15 Şubat'ta genç Romalılar, içinde Tanrı Kurt'un yaşadığı varsayılan bir mağranın önünde toplanıyorlar.
Ortada bir küp duruyor.
İçinde kız adları yazılı minik levhalar var yani bir çeşit lotarya.
Delikanlılardan yalnızca biri, belki de o savaş yılının en kahraman olanı, yüreği çarparak rastgele bir kızın adını çekiyor.
Bu yöntemle bir araya getirilen özel çift, ertesi yılki 15 Şubat çekilişine dek, akıllarından geçen her türlü ilişkiyi yaşamak ve uygulamakta serbest bırakılıyor.
Romalı gençler, I.S. 500'lü yıllara değin, bu geleneği aşk ve şevk ile sürdürüyorlar.
Ama Çoban Tanrısı "Faunus Lupercus" şenliği, dini bütün Hıristiyanların canına tak ediyor belli bir süre sonra…
Roma Kilisesi sorumluları arıyor ve Roma İmparatoru II. Claudius döneminde yaşamış olan, Papaz Valentin’i buluyor.
İmparator Cladius Gothicus gençlerin ahlakını bozduğu gerekçesiyle Valentin’in kafasını vurduruyor.
Aradan uzun bir zaman geçtikten sonra Vatikan, Valentin'e "aziz " ünvanı veriyor.
Hatta Roma kapılarının biri de zamanla onun adıyla anılıyor.
Bürokrasiye meraklı Roma imparatorluğu, Aziz Valentin'in ölüm gününü de tarihe kaydetmiş. 14 Şubat 273.
15 Şubat tarihi de "Kurt Bayramı"na rastlıyor.
Valentin'in ölümüyle bu festival arasında bir bağ kurulup, dini bir kisve giydirilerek bu gün kutlanmaya devam ediliyor.
Valentin'in ölüm günü, böylece Sevgililer Günü oluyor.....
Tarihi arka planını verdiğim Sevgililer Gününün bizim toplumumuzla ilgisinin olmadığı aşikar.
Ancak özellikle seksenli yılların sonu itibariyle ülkemizde sevgililer günü çılgınlar gibi kutlanıyor.
Hatta sevgililer günü, en çok alışveriş ve tüketimin gerçekleştiği gün sıralamasında bayram ve yılbaşını bile sollamış durumda.
Muhakkak ki insanın sevdiğine küçük de olsa hediye alması güzel bir şey.
Ancak bunun bir tüketim çılgınlığı şeklinde gerçekleşmesi, hatta bu en özel duygunun kapital sahipleri tarafından ticarete, paraya dönüştürülmesi “sevgili” kavramına da halel getirmektedir diye düşünüyorum.
Sevgi gibi özel bir duygunun genelleştirilmesi ve herkesin aynı şeyi yapar hale gelmesi, aynı tepkileri göstermesi, bunu bir dini ayin gibi gerçekleştirmesi, modern toplumun insanları ve duyguları benzeştirmesi ve tek tipleştirmesi manasını da taşımaktadır.
Oysaki “sevgili” özeldir…