Kiichiro Toyota, 1894 yılında dokuma işçisi, yoksul bir babanın oğlu olarak dünyaya gelir. Japonyalı iyi bir milliyetçi olan Toyota, gemi mühendisi olmasına rağmen 1930’larda yeni piyasalara çıkan otomobillere ilgi duymaya başlar. Özellikle yabancı marka otomobiller ülkesinde yüksek fiyatlara satılır. Bu durumu kendi kendine yediremez ve otomobil üretmek için kolları sıvar. Gerekli olan eğitimler için Amerika ve Avrupa’da eğitimler alır. Ülkesine gelir gelmez, otomobil yapmak için kolları sıvar. Cebindeki paradan başka parası olmayan Toyota, otomobil yapan makineleri, vadeli olarak ülkesine getirtir.
İşte hikaye buradan sonra başlar…
İlk başlarda parası olmayan biri, otomobil yapmak için kolları sıvasa da; kimse ciddiye almaz.
Kahramanımızın, soyadı “Toy’ota” olduğu için Amerikan Ford ve General Motors ‘Bu adam yapsa yapsa, oyuncak araba yapar’ soy ismine mizahen dalgalarını geçerler.
İş artık ciddiyete biner. Toyota, otomobil yapan makinelerin siparişini verir. Parasını da ‘otomobil yapmaya başladıktan sonra ödemeye başlayacağım’ diye anlaşmasını yapar. Dev firmalar da işin ciddiyetini anlar, araya büyük oyunlar sokarak, Japonya’nın gümrüğünde makineleri beklettirirler. Alacaklı firmalar, Toyota’yı sıkıştırmaya başlarlar ve yaklaşık 1 yıl makineler gümrükte hapis kalır. Japon hükümeti, olaya el atar ve gümrükten makineleri kurtarır. Toyota 1930’da başlattığı macerası 1945 yılında ilk otomobilini üreterek mutlu sona ulaşır.
Toyota; 2016 yılında dünyanın en büyük otomobil şirketleri içinde olarak dünya piyasasında artık en güçlülerden…
Ortadoğu pazarı, neredeyse tamamen elinde.. Ülkesine milyar dolarlar kazandırıyor.. İş istihdamı sağlıyor.. Baba mesleği dokumacılığı da ülkesinde yeniden sürdürmeye başladı.
* * *
Konya’da yerli otomobil yapılması için var gücümüzle bağırıyoruz… Mesele Konya’da yapılması değil, asıl mesele, bir ‘Babayiğit’ bulup üretime bir an önce başlanılması! Hem de hükümette destek verecek, makineler de gümrükte beklemeyecek…
Aslında dev otomobil firmaları artık sütten ağzı yandıkları için, yoğurdu üfleyerek yiyecekler. Yani önümüze her türlü oyunu koyacaklar, iç huzursuzluklar çıkartacaklar, dolar endekslerini yukarı çekecekler, dünya piyasalarında dolaşan paralar, Yeni Delhi Borsası’ndan direkt Berlin Borsası’na Türkiye’ye uğramadan geçirtecekler. Aranılan ‘Babayiğit’ zamanın şartlarında mücadele edecek. Kiichiro Toyota gibi düşmanlarına karşı, tek başına kılıç sallamayacak. Arkasında Türkiye olacak.
* * *
İnsanın aklında, soru kalmıyor da değil aslında…
Bu ‘Babayiğitler’ kolları sıvadıktan sonra; koşu bandında ansızın ölmekten mi korkuyorlar yoksa?