Padişahlara iğrenç saldırı!

Bahadır Baruter, iskambil kağıtları resimledi, adını da Ottoman Bugs (Osmanlı Böcekleri) koydu.

Bahadır Baruter, iskambil kağıtları resimledi, adını da Ottoman Bugs (Osmanlı Böcekleri) koydu. Böcek vücutlu, kanlı gözlü, ifadeleri adeta insanın içine işleyen bu Osmanlı sultanları internette ortalığı birbirine kattı

Osmanlı'yı ve böcekleri bir araya getirme fikri nasıl ortaya çıktı?

Geleneksel iskambil destelerini hatırlayın. Ortaçağ Avrupa saltanat figürleri resmedilir o destelerde. Bir farklılık yaratmak istedim ben. Aslında bunu ben istemedim. PAG tasarım ofisi istedi benden. Farklı bir yorum yaratmamı istedi tasarımcım Zeynep Harunoğlu. Daha önce de Özlem Ölçer yorumlamış iskambil destelerini, aynı ofis için. Sıra bana geldiğinde benim aklıma ilkin çok kolay bir fikir geldi. Avrupa saltanat figürleri yerine Osmanlı'nınkileri resmetmek. Ancak ham haliyle yavan ve basit bir buluştu bu. Bu fikri daha zengin bir boyuta taşımalıyım diye düşündüm. O an doğdu kafamda, saltanat ve haşarat imgelerini çakıştırma fikri. Yine de bu fikrin estetik ortamda nasıl sonuç vereceğini ilk anda kestiremedim. Ama bir iki eskiz neticesinde ortaya çıkan resimler beni büyüledi. Bundan sonra ne olupbitti de bu resimler oluştu, inanın doğru dürüst hatırlayamıyorum. Birbirine taban tabana zıt iki imgenin zihinlerimizdeki katılaşmış izlenimlerini sorgulatmak istemiş olabilirim. Görkemli, kudretli ve ilelebet baki olması düşünülen yüce ‘saltanat' imgesiyle, önemsiz, küçük, zayıf ve kısa ömürlü bir varlık imgesiyle özdeşleştirdiğimiz ‘haşarat'ın ezberlerimizdeki konumlarını birbirine kırdırmak diyebiliriz.

Figürlerin en büyük ortak özelliği güçlü ifadeleri, acı çeker gibiler...

Saltanat sırtında erk taşır. Erk ağır bir yüktür. Bu yük, onu taşıyana acı verir. Kudret yükünü taşıyan saltanat erbabı acı çeker. Örneğin Osmanlı saltanatı, taşıdığı erk yükü altında derin bir yalnızlık ve mutsuzluk çeken birçok acılı kudret sahibiyle doludur. Portreleri oluştururken saltanat içi entrikaların ve kıyımların saray çevrelerindeki yoğun gerilim yükünü hayal ettim, saltanatın kanlı el değiştiriş biçimlerini hatırladım. Dolayısıyla saray çevrelerini mutsuzlaştırıcı ve yalnızlaştırıcı güvenlik evhamının yüzlere, bakışlara, ifadelere yansımalarını resmetmeye çalıştım o portrelerde. Kanlı gözlerle, melankolik ifadelerle pişmanlık, öfke, korku ve ihtiras dolu bakışlar yansıtmaya çalıştım. Sıradan halkı temsil eden kanatsızların ifadelerinde ve duruşlarında ise ardını kollayan bir endişeyi ve edilginliği resmettim.

Bu kartlar internet ortamında ortalığı karıştırdı. Sultanları böcek vücudunda çizmenizi hakaret olarak algılayanlar var.

Evet, kartları internet ortamında ilk kez sergilediğimizde birtakım çevrelerden hakaret ve kınama yağdı. Kendilerine “Ceddi Türk, nesli Türk Osmanlı torunlarıyız” falan türünden isimler veren Osmanlı fanatiği milliyetçi lumpen çevrelerdi bunlar. Osmanlı'ya kutsallık atfedişlerindeki fanatizm onları inanılmaz tahammülsüz ve saldırgan kılmış. Günlerce “Osmanlı'nın yüce mirasından çek elini bre zındık, bre kafir” türünden ya da “Senin ananı, bacını böcek yapsalar iyi mi olur?” gibisinden sataşmalarla doldu yorum listeleri.

Sizi en çok hangi yorum şaşırttı peki?

Bir tanesi vardı ki beni hakikaten dehşete düşürdü. “Ben bu herifi araştırdım, kendisi Ermeni asıllı ve Amerika'da eğitim görmüş bir şahısmış” gibisinden sözde bir ‘karalama'. Giderek bu protesto silsilesi birbirini tetikleyerek bir linç dalgasına dönüştü. Arada aklıselim birileri çıkıp da “Yahu yapmayın etmeyin, yanlış anlıyorsunuz, adamın derdi o değil” falan diye savunmaya kalktığında onu lince yelteniyorlardı bu kez. Hepsini silip söz haklarını kısıtlayarak güya susturduk da bu linç silsilesi durabildi. Oysa o yorumlar da olumlularıyla bir arada orada kalsınlar isterdim.

Böcekler mi saraylılara benziyor, saraylılar mı böceklere?

İskambil destesinin içinde yer alan öyküye göre: “Baruter ölümsüz bir ‘yarı-dev'di. Osmanlı İmparatorluğu devrinde, Osmanlı saraylarının kuytu köşelerinde böceklerle birlikte yaşardı. Karanlık çökünce, saray sakinlerinin resimlerini çizmek için ortaya çıkardı. Osmanlı saraylarında yaşayan insanlar her sabah kafalarında aynı soruyla uyanırlardı: Bu gece acaba hangimizi çizdi/resmetti? Günlerden birgün imparatorluk çöktü, saraylar yıkıldı. Baruter, sırra kadem bastı. Yaklaşık bir asır sonra, her şey unutulmuş olsa da hala cevaplanmamış bir soru kaldı geriye: Baruter böcekleri mi sarayda yaşayanlara benzetmişti, saraylıları mı böceklere?”

‘İnsanoğlu çok daha tiksinç'

Tüm bu tartışmalar ne hissettirdi size?

Müthiş bir sanatçı ve entelektüel düşmanlığı dikkatimi çekti. Örneğin çizerler olarak bizler toplumda bir hayli şefkat veya en azından makul düzeyde hoşgörü gördüğümüze kendimizi inandırmış insanlarız. Meğer sadece kendi küçük çevremizdeki kültürlü bir azınlığın bize lütfettiği bir sevgi ve kabullenişmiş bu. O çevrenin dışına çıktığımızda, hele bir de bir alınganlığı uyardığımızda sanatçı ya da entelektüelliğimizin nasıl bir tiksinti ve nefretle karşılanabileceğini görmek beni bir hayli sarstı. Bence biz sanatçılar veya aydınlar, yazarlar, çizerler ve onların takipçileri olan kültürseverler, bizler bu ülkede kendi pişirip kendi yiyen bir avuç azınlığız. Çevremiz kabus gibi bir taassup ve düşmanlıkla sarılı. Böcekler canlılık zincirinin en faydalı ve hayati öğeleri. Ölçü tiksinçlikse hiçbir böcek türünün kurbanlarının kadınlarına tecavüz etmediği ve çocuklarını diri diri gömmediği ve düşmanlarına zevk için işkence etmediği bir dünyada insanoğlu tüm bunları büyük bir vicdan rahatlığıyla yapabilen bir varlık olarak çok daha tiksinçtir diye düşünüyorum. Savaşlarda birbirimize yaptıklarımızı hatırlayalım, en zehirli böcekten çok daha ölümcül değil mi bizim bombalarımızın zehiri. Yaratılan her mahlûkun faydalı olduğuna inanmış dinsel görüşler bile benim savımı destekler gibi. Hiçbir kutsal kitapta böceklerin faydasızlığıyla ilgili bir tek ifade bulamazsınız. Bence insanoğlunun böceklere olan düşmanlığının kökeninde bir gün öldüğünde onlar tarafından yenilecek olduğunun bilgisi ve korkusu yatıyor. Bir de böceklerin mi daha çok insan, insanların mı daha çok böcek öldürdüğünü düşünecek olursak, kimin daha bencil bir vahşet taşıdığı ortaya çıkar. İnsanoğlunun mu tarihi daha karanlıktır yoksa böceklerinki mi sizce?

Radikal

Medya Haberleri

Yapay zeka ile Müslüm Gürses albümü
Hataylı Minik Yetenek Ahmet Kazar, Haluk Levent ile Aynı Sahneyi Paylaşmak İstiyor
Okan Yalabık’ın Gençlik Hali Görenleri Şaşırttı!
Ankaralı Turgut’tan kötü haber geldi
Akasya Durağı’nın Dilek'i yıllar sonra ortaya çıktı