2017’ye daha güzel girelim, gitsin bu 2016, dağılsın başımıza musallat olan karabulutlar diyorduk olmadı.
Yine bir terör kâbusuyla uyandık 2017’ye…
Belli ki Pandora’nın Kutusu açık kalmış…
Belli ki yeryüzünde güzellik, iyilik, merhamet, sevgi istemeyenler 2017 yılında da boş durmayacaklar…
Belli ki,umudu Pandora’nın kutusuna hapsedenler, kötülüklerin, çirkinliklerin yeryüzünde cirit atmasına göz yumacaklar…
Ama biz umudumuzu yitirmeyeceğiz, çünkü biliyoruz ki sevgi ve muhabbet kazanacak….
Çünkü biz o sevgi peygamberinin ümmeti olduğumuzu hiçbir zaman unutmayacağız.
Çünkü bizler, “ iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.” Diyen ve imanı sevgiyle sarmalayan bir ümmetin fertleriyiz…
“Yaradılanı yaradandan ötürü sev” diyen Yunusların torunlarıyız…
“Ne olursan ol gel diyen” Mevlanaların çağrısının 800 yıllık temsilcileriyiz…
Sevginin yeryüzünde her türlü karanlığı aydınlatabileceğine en çok bu topraklarda şahit olduk…
Bu topraklarda Osmanlı Barışı denilen 600 yıllık bir huzur imparatorluğunu inşa eden de yine bizlerdik…
Kardinal Külahı görmektense Osmanlı sarığı görmeyi yeğleriz dedirtecek bir hoşgörü ve sevgi timsali olan bizler tabii ki bu topraklardan umudumuzu kesmeyeceğiz…
Dün nasıl ki mazlum milletlerin umudu olduk, gittiğimiz coğrafyalara huzuru götürdük yine aynı şekilde mazlumların sesi olmaya devam edeceğiz…
Demokrasimizi de, geleneğimizi de batıyla doğu arasında köprü olduğumuzu da unutmadan yolumuza devam edeceğiz…
Biz olarak kalacağız, kimliğimizi, dünümüzü unutmadan bugünümüzü geleceğe taşıyarak, Selçuklunun çift başlı kartalı gibi bir yüzümüz doğuda bir yüzümüz batıda olmaya devam edecek…
Binlerce yıldır nasıl bu güzel vatan topraklarında kaldıysak yine bu topraklarda kalmaya devam edeceğiz…
Kaybedenler umudunu yitirenlerdir, ne umudumuzu yitireceğiz ne de kaybedeceğiz…
Terörle, yıldırmayla bu milletin umudunu söküp alamayacaklar…
Pandora’nın kutusunu açıp etrafa kötülükler saçanların seslerine kulak vermeyeceğiz…
İyinin ve güzelliğin çığlığı kötülüğün uğultusunu bastıracak…
Biz yine merhamet isteyen bir küçük ele elimizi uzatacağız, gözü yaşlı bir teyzenin gözünün yaşını sileceğiz, susuz kalmış bir köpekle suyumuzu paylaşacağız, güvercinleri penceremizde beslemeye devam edeceğiz…
Karda kışta donmuş kibritçi kız hikayelerinden etkilenmeye devam edeceğiz, merhametin içimizi ısıtması için dua edeceğiz…
Biliyoruz ki sevgi bu toprakların hamurunda var, merhameti harmanlayan, aşkı ululayan velisinde delisinde var…
Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar Ferhatların, Şirinlerin, Leylaların Mecnunların aşk pınarlarını kurutamayacaklar…
Bizi birbirimizi sevmekten alıkoyamayacaklar…
Çünkü biliyoruz ki Pandora’nın kutusuna kapatılan umut er ya da geç etrafa yayılacak…
Umut er ya da geç hepimizi sarmalayacak…