Gazete haberlerine bir göz atmak, televizyon haberlerini ana başlıklarını bile dinlemek yetiyor, toplumca nasıl bir paranoyanın içine sürüklendiğimizi göstermeye. Gün günden çoğalıyor aramızdaki paranoyaklar.
Esen yelden bile nem kapar olmuşuz.
Bir zamanlar burnundan kıl aldırmayan, ordunun tepe noktalarına ulaşmış bir general hangi korku yüzünden hiç olmaması gereken oluşumlarda yer alabiliyor?
Neval Kavcar Hanım 671 sayfalık bir kitap yazıyor. Şehrimizin onurlu değerli aydınlarını hainlikle suçluyor, şehrimizin onlarca değerli aydınının oluşturduğu bir derneği paravan dernek olmakla karalıyor.
Bu konuda tepkimi dile getiren yazımdan sonra bir yanıt yollamış Neval Kavcar. Bu yanıt kitabında ileri sürdüğü hainlik suçlamalarından da beter.
“Bahsi geçen kitap 2002-2006 yılları arasında ki araştırmadır” diyor.
Bu kadar uzun bir zamana gerek yokmuş böyle bir kitap hazırlamak için. Çünkü Neval hanımın temel kaynağı Tarih Vakfının internet sitesi olmuş. Oradan bilgileri indir indir, ardından asılsız iddiaları sırala, al sana kitap. Yahu ben bu insanlar hakkında bir takım suçlamalar yapıyorum, bir de onları araştırayım, gerçekte neler yapıyorlar, nasıl insanlar, diye merak etmez mi insan?
Yazar kullanmayı, kullanılmayı iyi biliyor olmalı ki “Kişiler kullanılır, siz de o gruptasınız” diyebiliyor kolayca. İnsan yazar olmayı öğrenmeden önce karşısındakine karşı saygılı olmayı öğrenir.
Bizimle ilgili satırları iyi niyetle yazmış, iletisinde öyle diyor.
“Ve sizin de kurban olduğunuzu düşünüp, iyi niyetle yazdığım o satırları köşenizde kullanmışsınız.”
Vah vah birilerinin kurbanı olmuşuz.
Tepki göstereceğimize ondan yazdıklarını düzeltme talebinde bulunmalıymışız.
“Sizden bana ‘bizler sadece iyi niyetimizle bu toplantıya katıldık, düzeltir misiniz’ talebi gelmeden düzeltmeyeceğimi biliniz” diyor.
Düşünebiliyor musunuz, birilerini kolayca suçlayacak, Seyit Küçükbezirci, Caner Arabacı, Zeki Oğuz da düzeltme talebinde bulunacaklar?
Benim yazımdan sonra bu konuda Murat Güzel bir yazı yazdı. Onun yazısı üzerine gelen bir okur tepkisi, kuşkuculuğun hangi boyutlara ulaşabileceğini göstermesi bakımından ilginç.
“İstihbarat örgütleri sizin ruhunuzu ve yaşadığınız şehrin, toplumun ruhunu okur”; demiş ve kuşkularını sıralamış.
Seyit abi Konya Halkbilimini, ben Konya dağ köylerinin geleneklerini yazarak ne büyük kötülük yapmışız görüyor musunuz?